Irak ve demokrasi

IRAK'ın kuzeyinde istikrara yönelik uzlaşma adımının atılmasını, bölge demokrasisi açısından olumlu bir gelişme. Dünkü yazımı da bu konuya ayırmıştım, bugün devam etmek istiyorum. ÇünküSaddam sonrası Ortadoğu'yu bekleyen sorunlar ve değişim süreci Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.

ABD Başkanı Bill Clinton'ın Türkiye'yi ziyaretinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmayı anımsıyor musunuz? Clinton o konuşmada, '20. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasının yol açtığı sorunların çözümüyle geçti' demişti.

Irak da bir yirminci yüzyıl sorunu.

Petrolün bekçiliği görevi verilen diktatörlükler, yeni yüzyılın koşullarına uymuyor. Küreselleşmenin şeffaflık ve demokrasi esnekliği gerektiren sorunlarının önünde engel teşkil ediyor.

Bölgenin en büyük petrol rezervlerini elinde bulunduran Irak'ın, kendi çıkarlarını uluslararası çıkarlar ile kucaklaştıracak bir yönetime kavuşması, ileride çıkacak olan sorunların derinleşmeden çözümünü için gerekli görülüyor.

* * *

SADDAM sonrasına ilişkin senaryo tartışmaları -her gün yenileri eklenerek- sürüyor. Ama gözle görülen tek somut adım Kuzey Irak'taki gelişme. Birbirleriyle ezeli rakip olan iki Kürt liderinin, Washington'un çabaları sonucu el sıkışmaları ve bölgesel özerkliği güçlendirecek parlamentonun çalışmalarına yeniden başlaması, Saddam sonrası döneme hazırlığın ilk adımları.

Bu hazırlık, yeni dönemde Irak'ta yapılanmanın federal bir temele dayanacağının da göstergesi. Zaten ülkenin nüfus yapısı gereği, Irak'ın önümüzdeki dönemde karşılaşacağı ekonomik ve sosyal sorunların merkezi bir yönetim tarafından, ancak güçlü yerel yönetimlere dayanarak çözümlenebileceğini gerçeğini ortaya koyuyor.

Tüm iktidarı elinde tutan bir aşiretin, diğerleri üzerinde uygulayacağı baskı ile bir ülkeyi yönetebilmesi artık mümkün değil. O, 20. Yüzyıl modeliydi. Şimdi yeni modeller zamanı.

Demokrasi ve demokratik çözümler olmadan, Ortadoğu'nun ikinci en büyük petrol rezervlerinin güvenliğini sağlamak imkansız. Aksi, dış güçlerin sert rekabetinin yaşanacağı sürekli istikrarsızlık anlamına gelir ki başta ABD, bugünkü dünya düzeninin çıkarlarına ters düşer.

Ancak, etnik temele dayalı federal bir çözüm de, bu kadar çok etnik grubun çıkarlarının iç içe geçtiği bir coğrafyada önceden tahmin edilemeyecek büyük karışıklıklara yol açabilir.

Radikalleşmeyi ve terörizmi besleyecek olan bu karışıklık ortamını kim ister ki?

* * *

KUZEY Irak'taki gelişmenin bence eksik yönü, çok renkliliğinin eksikliği. Türkmenlerin, Asurilerin ve Arapların bu parlamentoda temsil edilmeyişlerini, sadece sayısallığa bağlamak çok yanlış.

Yoksa bu çalışmaların Irak'da yeni bir döneme hazırlık olduğu unutuluyor mu?

Öyle değilse, bu girişim sadece Kürtlerin başlarının çaresine baktıkları bir çalışma olmamalı. Tüm Irak halkı, bu hazırlığın içinde yer almalı.
Yazarın Tüm Yazıları