İNSANDAN İNSANA FARK VARDIR

İnsanların iç dünyalarındaki farklılıklar, ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Ve bu farklılıkların doğal olduğu, hatta olması gerektiği de var bu dizelerde.

Haberin Devamı

Güneş aynı, rüzgâr aynı, caddelere dökülmüş sarı sonbahar yaprakları aynı ama insanların içlerinde kabaran duygular farklı.
Aile aynı, şehir aynı, dünya aynı ama algılar farklı, duygular farklı, duruşlar farklı.
Aynı şarkının, dinleyen her bir insanın ruhunda estirdiği fırtına farklı.
İş aynı, ofis aynı, perdeler, pencereler, kapılar aynı ama çalışanların performansları farklı.
Aynı gün, güneş, biri için hayatın en ‘bedbaht’ gününün üzerine doğarken; aynı şehir, aynı sokak, aynı apartman, hatta belki aynı evde yaşayan bir başkasına, ruhunu aydınlatan bir ‘kandil’ olarak doğmaktadır.
Güneş, insanların üzerine her gün aynı etkiyle de doğmamaktadır.
Aynı yağmur, aynı kar, aynı güneş ve hayata dair ne varsa, her bir insan için ayrı anlamlar ifade etmesi bir yana; aynı kişi için dahi farklı zamanlarda, farklı anlamlar ifade edebilir.
Bugün, ruhumuzun derinlerinde bir sükûnet, bir ferahlık duygusu çoğalırken; yarın, cehennemden bir günün ortasında buluveririz kendimizi.
Hayat böyle bir şey işte.
Değişken, yaralayıcı, alaycı, sürpriz ve travmalara açık.
Önemli olan, günlerin hangi sürprizlerle karşımıza çıktığı değil; bizim verdiğimiz tepkidir.
Olaylar, kurgular, sorunlar aynı. Konsept aynı. Hayatın ışınlarıyla dünya üzerinde oluşan izdüşüm aynı.
İlişkiler, zorluklar, tuzaklar; nefsin acımasız dayatmaları, zayıflıklar, aldanmalar, aldatmalar; hepsi aynı.
Ama insanların, bütün bunları karşılama biçimleri farklı.
İyi-kötü, güzel-çirkin olan, olayların bizatihi kendisi değil, bizim onlara yüklediğimiz anlam, bizde zuhur eden karşılığıdır ya da bizim ona baktığımız açıdır aslında çoğu zaman.
İnsandan insana farkı da, bu bakış açısı koyar ortaya.
“İnsandan insana şükür ki fark var.”
İşte o yüzden hayat, “birine cennetse, birine zindan” gibi görünür.

* * *

Haberin Devamı

Hayat herkesi sınar. Bunun istisnası yoktur. Ve bu sınamayı da, durmadan tekrarlar.
Mutluluğu da, kederi de, dünya tarlasından toplayan, insanın kendisidir.
Bazılarımız, kendi topladığı derin mutsuzluk denizinde boğulur; bazılarımızsa, yakaladığı iç huzurun saadetiyle coşkun bir ırmak gibi yaşar.
Ve hayat, sonunda, içinde biriktirdikleriyle alır götürür insanı.

Haberin Devamı

DİKKAT, TRAFİK KONTROLÜ

Eskişehir yolunda, Polatlı istikametine doğru gidiyorum.
Temelli’yi geçtikten sonra, karşı şeritten gelen birçok aracın selektör yaptığını görüyorum.
Bir değil, beş değil; birçok araçtan geliyor bu işaret.
“Herhalde trafik kazası filan vardır, dikkatli olmamız için insani bir uyarı yapıyorlar.” diye düşünüyorum.
Üç beş kilometre sonra durum anlaşılıyor.
Radar aracı yolun kıyısında, açıkta bekliyor.
Az ilerde de, hız yapanları durdurmak üzere kontrol noktası oluşturulmuş.

* * *

Böyle bir anlayış, herhalde dünyada yoktur.
Birbirini tanımayan insanlar, bir “olumsuzluk yaşamayın” diye birbirini uyarıyor.
Kurallara uyuluyorsa, zaten bir şey olmayacak.
Kurallara uyulmuyorsa, bırak cezasını çeksin.
“İyilik” yapıldığı sanılan fakat aslında, başkalarının hayatının tehlikeye atılmasına ortaklık eden ve suç işleyeni koruyan bu tutum karşısında, ne diyeceğimi bilemiyorum.

Haberin Devamı

---------------------------------

“İyi ki bilmiyor kalabalıklar
Yağmura bakmayı cam arkasından,
İnsandan insana şükür ki fark var;
-Birine cennetse, birine zindan-
İyi ki bilmiyor kalabalıklar.”
Sezai KARAKOÇ
---------------------------------

Yazarın Tüm Yazıları