IMF çıpasına acil ihtiyaç olduğu görülmeli

HAZİNE’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek geçen hafta yaptığı açıklamayla 10 Mayıs’ta IMF ile bitecek anlaşmanın ardından, program sonrası izlemeye geçileceğini söylemiş. Şimşek, "Hükümetin şu anki program yerine ihtiyati stand-by’a karar vermesi durumunda ise çalışmaların birkaç ay alacağını" hatırlatmış.

Bankacılar Şimşek’in bu demecine, epeyce eleştirel yaklaşıyorlar. Hükümetin hala gelen tehlikeyi görmediğini belirterek, ihtiyati stand-by’ın biran önce hazırlanıp açıklanması gerektiğini, piyasaların buna ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.

Dolayısıyla Hükümeti, "IMF ile ilişkiler konusunda fazla rahat" buluyorlar. Türkiye’nin sıkı bir IMF çapasına ihtiyacı bulunduğunu, hem de hemen ihtiyaç bulunduğunu söylüyorlar.

Dün ABD’deki kısa ziyaretimizdeki bazı izlenimlerimi aktarmıştım. ABD’deki durumu, oradaki dalgaların Türkiye’ye nasıl yansıyacağını bilen, gelişmeleri yakından izleyen, Türkiye’ye karşı çekimserliğin her geçen gün arttığını bilen bankacıların, Hükümetin bu konudaki tavrını daha yoğun biçimde eleştirdiklerine şahit oluyoruz.

Son günlerde Merkez Bankası’nın yeniden faiz artırımlarına başlayacağını konuşuyoruz. Özellikle yabancı bankaların, Türkiye’de yatırımı olan yabancıların, faiz artışı konusunda yoğun taleplerde bulunmaya gözleniyor. Faiz artışı bazı bankacılar tarafından ise tehlikeli bir tavır olarak görülüyor. "Artışın moralleri bozacağı" iddia ediliyor.

Aslında faiz artışı tartışmalarına neden olan unsurların başında, "IMF anlaşmasının bitecek olması"nın geldiğini, kabul etmemiz lazım. Program sonrası izleme anlaşmasının rutin, hiçbir bağlayıcılığı olmayan bir anlaşma olmadığını hatırlatan bir bankacı, "ihtiyati stand-by anlaşması biran önce imzalansa ya da anons edilse, o zaman biz faiz artışını bile konuşmaya gerek duymayız" dedi. Yani olası faiz artışlarının, siyasi tansiyondan bağımsız olarak, küresel şartlara uyum için gereken ihtiyati stand-by’ın geciktirilmesinden kaynaklanacağını söyledi.

BÜROKRASİ KARAMSAR

Sadece bankacılar değil, ekonomi bürokratları da biran önce ihtiyati stand-by anlaşması yapılmasından yana.

Çünkü son siyasi gelişmelerin de etkisiyle, Hükümetin ekonomiye ilgisinin iyice azaldığını görüyorlar ve "hiç olmazsa belirli yükümlülükler altına girilerek ekonomide yapılması gerekenlerin yerine getirilmesini" istiyorlar.

Özetle; Hükümetin ekonomik konulara olan ilgisizliğinden onlar da yakınıyorlar.

Aslında son 6 aydır sürekli olarak küresel krize karşı önlem alınmasını bekleyen bürokratlar, bu süre içerisinde sayısız öneriler, raporlar hazırladılar. Ancak bu raporların bir kısmını bakanlarına sunabildiler, bir kısmını sunamadılar bile....

Bakanlarına sundukları raporların, ilettikleri "yapılması gerekenler listeleri"nin büyük bölümünün de bakanlarında kaldığını, Hükümete iletilip uygulama aşamasına geçemediğini gören bürokratlar artık, "bir şey yapılacağı" konusunda umutlarını yitirmeye başladılar.

Kapatma davasından sonra Hükümetin yeniden ekonomiye el atacak gibi olduğunu ama gerisinin gelmediğini, ileriye dönük olarak hiçbir kararın henüz alınamadığını kaydeden bazı bürokratlar, "yeniden büyük bir belirsizlik dönemi yaşanıyor" şeklinde konuşuyorlar.

Özetle; ekonominin yeniden gündeme gelip, küresel krize karşı önlem alınması için bile IMF çapasına ihtiyacımız bulunuyor. Maalesef, siyasiler yine ekonomiyi ikinci hatta çok daha geri planlara ittiler, gerekenlerin yapılması konusunda geç kalıyorlar.

Onun için şu anda IMF’le ihtiyati stand-by anlaşması yapılması, ileriye dönük piyasalarda umut yaratacak neredeyse tek unsur olarak önümüzde duruyor. Yine geç kalınmazsa, tabii ki...
Yazarın Tüm Yazıları