İki genç kadın öykücü







Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

CEVDET KUDRET ÖYKÜ ÖDÜLÜ'nü bu yıl iki genç öykücü kazandı:

Odalarda Annem Yok ile Zehra Tırıl, Sandık Lekesi ile de Sema Kaygusuz.

Sema Kaygusuz'un ikinci kitabı.

Öyküde kendine özgü bir çizgide üslupçuluk yaratmayı başarmış.

1972 doğumlu Kaygusuz'un kitabının girişindeki bölüm, onun edebiyata, hayata bakışını özetlemesi açısından alınmaya değer:

‘‘Kömürcüye...

Kökçüoğlu'nun dik yokuşunu tırmanırken, Kömürcü'nün kızı geliyor, dediklerinde, üniformanı giymezden önce de, kızları esmerliğinle yaktığını o vakit anmadım. Ayrıca bir sır vereyim, sana aşık olmuş bütün kadınları, annemden önce ben gözlerinden tanıdım.

Senin işine son verdiğim gün 20 yaşımdaydım sen ise 42. O gün, Tanrılıktan kovulduğunda yani... Ne hissettin bilmiyorum ama, bana saygınlığın o görkemli kıvancını ilk sen yaşattın. O gün sözümü kesmediğin için teşekkürler baba...

Yusuf Kaygusuz'un kızı’’

Öykü, çoğu zaman uzun bir kurgunun türü değildir. Yakaladığınız edebi enstantane birden okuru etkiler, öykünün fotoğrafı onun belleğinde kalır.

İnsanın karşısına dikilip, onu sorgulayan, günlük yaşamın içindeki çeşitli konumlarını, hallerini öyküye getiren bir yazar.

Ortadan Yarısından öyküsünde bir mahalleyi, gerçekçilikle fantastik anlatım arasında gidip gelen bir atmosferde anlatıyor.

Öyküde kahraman yaratılır mı? Kahramanlar romana mı özgüdür?

Öyküde tipler demek edebiyat terminolojisine daha uygun olur.

Titiz Tacettin için böyle diyebiliriz.

İroni var Kaygusuz'da. Elif'in E'si, toruna bir ad koyma ekseninde aile düzeninin rutinine eğiliniyor.

Sarhoştuk Yıldızların Altında, Selámetle Kalın Hanımefendi öykülerini de okuyun.

Edebiyatta genç girişimlerin güzelliğini katılın.

* * *

Zehra Tırıl'ın Odalarda Annem Yok'u, belki de köy edebiyatını - abartarak saptıyorum - yeniden bizim edebiyat beğenimize sunuyor.

Unuttuğumuz Anadolu duyarlığını, kasaba yaşamını gerçekten etkileyici bir dille ve anlayışla okura beğendiriyor.

İnci Aral'ın sunusunda, Zehra Tırıl'ın belirgin özelliklerini bulabilidim:

‘‘Zehra Tırıl'ın sesi, Anadolu'nun nicedir öykümüzden dışlanmış renkleri, dokusu ve kokularıyla birlikte geliyor; yepyeni bir duyarlık ve derinlikle bize ulaşıyor. Genç öykücü, iyi tanıdığı taşra yaşamını, bir köşeye sıkışıp kalmış, soluk almaya çalışan kasaba ve küçük kent orta sınıf insanını, anlardan, durumlardan oluşan canlı kesitlerle anlatırken, özgün bir öykü dünyası kurmayı başarıyor.’’

Ben, özlediğim kasaba edebiyatını onun öykülerinde buldum. Ustaların iyi örneklerini yazdığı kasaba hayatını, yeni, taze bir bakışla edebiyat gündemine getiriyor.

1963 doğumlu Zehra Tırıl, Almanya'ya Gidecekti'de gerçekten, Almanya umudunu başarı ile işliyor.

Öykülerinde inandırıcı bir panorama çiziyor.

Özellikle Odalarda Annem Yok öyküsü son yıllarda okuduğum kaliteli ürünlerden biri.

Sandık Lekesi,

Sema Kaygusuz, Can Yayınları

Odalarda Annem Yok,

Zehra Tırıl, Can Yayınları

DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ

Aziz Nesin'li Anılar Ataol Behramoğlu Gendaş

Flaubert'in Papağanı Julian Barnes Ayrıntı

Aşkın Samatya'sı Selanik'te Kaldı

Sergun Ağar Can

Bir Kültür Bir İnsan(Ahmet Hamdi Tanpınar)

Turan Alptekin İletişim

Lale Çılgınlığı Deborah Moggach Everest

Bitik Adam Thomas Bernhard YKY

Yazarın Tüm Yazıları