İç borç programının bir önemi var mı?

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

Hazine yönetimi evvelsi gün Türkiye'de ilk kez bir iç borçlanma programı açıkladı.

Eylül ayında hangi vadelerde, ne kadar borçlanacağını piyasalara duyurdu.

Kendisini angaje etti.

Açıklama sonrasında bono faizlerinde ilk önce bir gerileme yaşandı. Faizler yüzde 125 civarından yüzde 118'lere geriledi. Sonra yine arttı. Dün öğle üzeri faizler yüzde 121 idi.

Bu uygulamanın piyasalar açısından gerçek önemi ne?

FAYDALARI

Türkiye ekonomisinde uygulanacak her ciddi istikrar paketinin orta vadeli bir iç borçlanma programı yapması şart.

Bu bakıma, atılan adım ciddi istikrar paketlerinin önemli bir ayağını oluşturuyor. Tek başına uygulanırsa zararlı da olabilecek bir tedbir. Ama ilk önce faydalarına bakalım.

- İç borç programı uzmanların disiplinsiz harcamalara daha rahat karşı çıkmalarını sağlar. Destekleme alımları, maaş zamları, KİT'lere yapılan sübvansiyonlar gibi popülist uygulamalar gündeme geldiğinde, Hazine yönetimi ‘‘Kendimizi önceden angaje etmiş durumdayız. Paramız yok. Veremeyiz'' diyecek. Biraz daha inandırıcı olacaktır.

- Böyle bir program gelecek haftalarda piyasadan çıkacak TL miktarını belirleyeceğinden teorik olarak volatiliteyi düşürecektir. Bu, finansal kesim oyuncularının riskini azaltacak, risk primleri düşecektir. Kaynaklar daha verimli kullanılacaktır.

- Piyasalar daha şeffaf işleyecek, içeriden bilgi vs. gibi tatsız söylentiler daha az duyulacaktır.

Elbette bir aylık bir program yeterli değildir ama yine de bir başlangıçtır. Ayrıca evvelsi günkü açıklamada Hazine borçlanma miktarını kesin saptamamakla ve beklenmedik durumlarda yeni ihalelerin açılabileceğini belirtmekle esnek davranmıştır. Bu da doğru bir uygulamadır.

ÇIKARABİLECEĞİ SORUNLAR

İç borçlanma programları aslında manipülatif olmayan piyasalarda herhangi bir sorun çıkarmaz.

Oyuncuların daha iyi bilgilendirilmesinden piyasa neden zarar görsün?

Ama Türkiye piyasalarında (en az) iki risk var.

Birinci risk bu programın kendi başına açıklanması ve kapsamlı bir istikrar paketinin bir parçası olmamasıdır.

Diğer bir deyimle, aslında harcamalar kısılmış değildir. Sadece harcamaları finanse etmenin bir yolu kısılmıştır. Temel sorun çözülmemiş, sadece harcamaların finanse edilmesi zorlaştırılmıştır. Siyasetçiler bir gün bu programı bir kenara itmezler mi?

İç borçlanma programı iki üç ay sonra ciddiye alınmaz bir hale gelirse bu olumsuz bir gelişme sayılacaktır.

İKİNCİ RİSK

İkinci risk tamamen profesyonelleri ilgilendiriyor.

Bonolar arasında bir süredir faizden para kazandırmıyor. Oyuncular sadece al-satlarla fiyat hareketlerinden yararlanıp spekülatif kazançlar elde etmekteydiler.

O da eğer yüklü pono portföyü taşımıyorlarsa...

Şimdi iç borç programı açıklandı.

Eğer, program başarılı olursa o zaman ihaleler ve bu ihalelerde ne kadar satış yapılacağı önceden bilinmiş olacak. Spekülatif haber veya söylenti başlatıp para kazanma imkanı azalacak. Çünkü bu durumda tek bilinmeyen faiz kalıyor. Faizde de, ibre en azından orta vadede yukarı doğru.

Yok eğer program başarılı olmazsa bu sefer faizler bir de bu nedenle sıçrayabilir.

SONUÇ

Bunlar bazı düşünceler. Bir gözlem daha var ki, bunu profesyonellerle tartıştıktan sonra burada ele alacağız.

İhalelerde satılacak kağıt toplamının iyi-kötü bilinmesi bankaların teklif verme stratejisini değiştirebilir.

RP ne yanlışlar yaptı?

Ekonomi yönetiminin ‘‘zam politikasına'' rağmen RP'nin gücü artmışa benzemiyor? Hükümetten düşüş şekilleri de kendilerine bir ‘‘sempati oyu'' getirebilirdi.

Getirmedi.

Neden?

Yarınki yazıda bu konudaki bazı düşüncelerimizi özetleyeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları