Hunharca işlenen bir cinayet

BEŞ katlı bir binanın kömürlük olarak da kullanılan bodrum katında bir kadın cesedinin bulunduğu ihbarını alan polis ekipleri, hızla belirtilen adrese intikal etmişlerdi. Gerekli çevre tedbirlerini aldıktan sonra cesedi incelemeye başlayan ekipler, kanlarını donduran korkunç bir manzarayla karşılaşmışlardı.

Boğazı bıçak veya benzeri bir cisimle kesilmiş olan kadının, ağzı siyah bir bantla kapatılmıştı. Kafatası kırılmıştı ve içeriye çökmüş vaziyetteydi. Çene kemiği ve burnu da kırık ve ezilmiş durumdaydı. Yüzünün tamamına yakınını kaplayan kandan kısmen açık kalmış gözleri fark edilebiliyordu. Elleri sımsıkı yumruk vaziyetinde kapalıydı.

İlk iş kimlik tespiti

Soruşturmada görevli ekiplerin işleri yine zordu. Çevreden yapılan ilk araştırmalarda, kadını tanıyan kişilere veya soruşturmaya yardımcı olabilecek bilgilere ulaşılamamıştı. Cesedin durumu, eşkal bakımından tanımayı zorlaştırmakla beraber, mutlaka ihtiyaç duyulan bilgilere ulaşılmalı ve bu cinayeti hunharca işleyen kişi veya kişiler mutlaka ele geçirilmeliydi. "Güven" açısından da bir an önce sonuca ulaşmak önem arzediyordu. Polis ekipleri bir araya gelerek, bilgi paylaşımı ve strateji üzerinde çalışıyorlardı. Bu çalışmalar sırasında, binalara girip çıkanların görülmeleri, en azından göze çarpmaları açısından yakın ve uzak çevredeki apartman kapıcılarının yardımlarına müracaat etme fikri ortaya atılmıştı. Yapılan değerlendirmelerden sonra benimsenen bu fikir paralelinde, muhtarlarla yapılan iş birliği sonucu, öldürülen kadının kendi apartmanlarına girerken veya çıkarken görüp görmedikleri konusunda, yakın ve uzak çevredeki apartmanların kapıcılarının bilgilerine başvurulmaya başlanmıştı. Gelen kapıcıların cesede bakarken sergiledikleri tablo, korkularını ve bir an önce o yerden ayrılmak istediklerini açıkça gösteriyordu.

Umuda yolculuk

Kapıcıların bilgilerine başvurmalar devam ederken, soruşturmacı polislerin beklediği an sanki geliyor gibiydi. Uzak bir yerde ve çok daireli bir apartmanın kapıcısı olan Saim, kadını hatırladığını, giysilerinin hatırlamasında yardımcı olduğunu, öldürülen kadını dün gece çalıştığı apartmana girerken gördüğünü, son zamanlarda da bu gelişlerinin olduğunu, bir gün apartman sakinlerinin siparişlerini almak üzere katları dolaşırken de, bu kadının yine geldiğini ve zilini çaldığı bir daireye girdiğini söylemişti. Bu bilgi ekiplerce hemen değerlendirildi. Yapılan plan doğrultusunda harekete geçen ekipler, çok geçmeden belirtilen adrese ve de belirlenen daireye intikal etmişlerdi. Kapıyı açan şahıs, son derece sakin bir şekilde polisleri karşılayıp, nasıl yardımcı olabileceğini soruyordu. Gerekli açıklama ve bilgilendirmeden sonra, daha önceden tamamlanan prosedür doğrultusunda eve girilmişti ve konu burada detaylandırılmaya başlanmıştı. Yakup, kaldığı evi hemşehrisi Okan ile paylaştığını, gerek kendisinin ve gerekse Okan’ın farklı iki özel şirkette çalıştıklarını, Okan’ın da henüz eve gelmediğini, öldürülen kadını tanımadığını Okan ile de ilişkisi hakkında bir bilgi sahibi olmadığını, kendisi evdeyken bu kadının hiç gelmediğini söylüyordu.

Polis ekibi bu bilgiler ışığında, evde Okan’ın gelişini beklemeye başlamıştı. Her ihtimali değerlendiren Polis, temin ettiği adres doğrultusunda da Okan’ın memleketindeki polis birimlerini de bilgilendirmişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde dışarıda görev alan ekip, apartmana belirlenen eşkale uygun bir şahsın girdiğini, evde bekleyen ekiplere bildiriyordu. Birazdan anahtarıyla kapıyı açan Okan, içerdeki polislerle yüz yüze gelecekti. Burada da yapılan gerekli bilgilendirmelerden sonra, Yakup ve Okan’ın Uzmanlar nezaretinde alına DNA örnekleri Kriminal laboratuara gönderilmişti. Okan da tıpkı Yakup gibi cinayetle bir ilişkisinin olmadığını ısrarla vurguluyordu.

Kriminal devrede

Alınan DNA örnekleri, öldürülen kadının sımsıkı kapattığı avuçlarında bulunan birkaç saç teliyle laboratuarda Uzman Biyologlar tarafından karşılaştırıldı. Sonuç çok netti. Saçlar Okan’a aitti. Okan, refleks sonucu ilk planda kabullenmediği suçlamayı, delilin ortaya koyduğu gerçek ışığında kabul etmek zorunda kalmıştı.

Okan, belli bir süredir beraber yaşadığı ve ciddi bir gelecek düşlediği Tülay’ı kendisini aldattığı için, aldığı alkolün tesiriyle de işkence ederek öldürdüğünü ve bundan da pişmanlık duymadığını söylüyordu.
Yazarın Tüm Yazıları