Hoşçakal yüreğim

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Belki bir yıl önceydi, yorgun bir zarfın içinden bir kitap çıktı. ‘‘Hoşçakal Yüreğim.'' Ben bu şiir kitabını sevgiyle aldım; okudum. Burdurlu genç şair Eşref Ural yazmıştı. Sonraları onu da Antalya'da tanıdım.

Ama kitaptan hiç mi hiç söz etmedim. ‘‘Hoşçakal yüreğim'' demeyi asla istemedim.

Ama dün bütün bir siyaset üstüme üşüştü. Nefes almak istedim. Odamdaki fukara kitaplığa doğru yürüdüm. Kapağını, bir mavi kurdeleyi çekerek açtım.

Gözüme ‘‘Hoşçakal Yüreğim'' ilişti, içim buruldu.

İnsanın yüreğine ‘‘Hoşçakal'' demesi, yaşamının sonu anlamına gelir gibiydi. Sonra, ‘‘elveda'' ile ‘‘hoşçakal''ın farkını anladım.

‘‘Elveda yüreğim'' demiyordu. ‘‘Hoşçakal yüreğim'' diyordu.

Sanki bir gezip dolaşıp gelecekmiş gibiydi. Sanki yeniden ve daha da güçlü bir coşkuyla yaşama sarılacakmış gibiydi.

Belki de, yüreğini bir daha geri almamacasına sevdiğine vermişti. Bu yüzden ‘‘Hoşçakal'' diyordu.

İşte bu felaketti. Demek ki, sonsuzluğa değin, yüreksiz ve ruhsuz kalacaktı.

Wilde'ın ruhsuz balıkçısı gibi olacaktı.

* * *

Sonra Muhittin Sirer'in TEMPO'daki ‘‘Köşe Canavarı'' bölümünü okudum ve fena oldum. Bir duygu bu kadar güzel yazılırdı:

‘‘Ve anladım ki'' diyordu Muhittin, ‘‘Herkes kazandığı her şeyi sevdiği insana armağan etmeli.

Demeli ki, kazandım, çünkü seni seviyorum.

Çünkü senin sevgin çok değerli.

Sen benim başıma gelen en güzel şeysin.

Ve sen beni böyle coşkuyla sevdikçe, ben daha çok zaferler kazanırım.''

Bunları, Muhittin bu haftaki TEMPO'da yeni kitabımın dört sayfalık tanıtımını yaptığı için yazıyorsam namerdim.

Tam sayfa fotoğrafımı koyduğu için yazıyorsam da namerdim.

Ben Muhittin hakkında, bir gün ansızın TEMPO'daki yazılarım kesildiğinde sesini bile çıkaramaz olduğu zamanlardan sonra da güzel şeyler yazmıştım.

Ona o zaman, hiç mi hiç kırılmamıştım.

Zaten olan bana değil, TEMPO'ya olmuştu.

* * *

‘‘Ve sen beni coşkuyla sevdikçe ben daha çok zaferler kazanırım.

Ama eğer bir gün beni sevmez olursan, yok oldum demektir.''

(Muhittin bu son cümleyi unutmuştu.)

Hele şunları hiç yazmamıştı:

‘‘Biz kendimizi ancak birbirimizde yeniden yaratırız. Eğer birbirimizi yitirdiysek, bizim için varlık değil, hiçliktir söz konusu olan.''

* * *

‘‘Acılı türküler söylemek yok artık,

Ağıtlar yakmak da gereksiz.

Şimdi halaylara durma zamanıdır dağlarda.

Hoşçakal yüreğim.''

* * *

Ayrılık bir çizgi çeker insanın yüreğine...

Gece mavisi.

Yazarın Tüm Yazıları