Hırsızlar milletin şerefiyle oynadılar

Mahmut Esat Bozkurt 70 yıl önce şöyle diyor: (1)

BİR okurumuz, Dr. Hakkı Uyar'ın ‘‘Sol Milliyetçi Bir Türk Aydını-Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943)’’ (Büke Yayınları) kitabını göndermiş bize.

Uyar, Bozkurt'u, Türk devriminin önde gelen eylem adamlarından ve aynı zamanda devrimin ideolojisi olan Kemalizm'in belli başlı kuramcılarından biri olarak tanımlıyor. Türk hukuk devriminin de en önemli mimarıdır Bozkurt...

Yazar, Bozkurt'un, CHP'li milletvekilleri tarafından çıkarılan 'Halk Dostu' gazetesinde çıkan ‘‘Hırsızlar Teslim oluyor...’’ (1.12.1930) başlığını taşıyan iki yazısının o dönemde büyük yankı yarattığını; hatta bu yazısının etkisinin daha sonraki yıllarda da sürdüğünü anlatıyor.

Bozkurt'un yazısı şöyle:

‘‘İlim alemindeki otoritesine ne denirse densin herkesçe tanınmış bir Fransız yazarı vardır: Gustav Lebon.

Bu muharrir, ‘Arap Medeniyeti Tarihi'nin ‘Arapların varisleri' faslında ‘Türkler hiçbir Avrupa kavminden aşağı kabiliyette insanlar değillerdir. Türk'ten maksadım öz Türklerdir. Fakat bütün Şark'ta olduğu gibi bu milleti de yakıp kavuran müstevli bir hastalık vardır: Bahşiş' der.

Burada bahşişten murat rüşvettir. Devlet malını çalmaktır. Devlet millet zararına hırsızlıktır.

Gustav Lebon, bu zengin görüşlerini yazalı 30 seneden fazla oluyor. Türk milleti yine o asil ve yüksek ırktır.

Fakat Fransız muharririn bahşişe ait hükmü acaba bugün dahi isabetten çok kaybetti mi?

Bugünün hırsızı ile eski zaman hırsızlarının anlayışı, vaziyet ve usulleri çok farklıdır. Bugünküler daha maharetlidirler. Daha cesurdurlar. Şebekeleri daha geniştir. Daha tehlikelidirler.

Mesela Meşrutiyet'te -istibdatta olduğu gibi- ricalden, mevki sahiplerinden hırsızlar vardı. Bunlar milletin en dar sıkıntılı zamanlarında hükümet kuvveti ile vagon almak, memleket ihtiyaçlarından ihtikar etmek suretiyle zengin olurlardı.

Hariçte ve dahilde bugünkü idarenin yüksek şerefini, kuvvetini kullanarak ceplerini doldurmaya çalışanlar, bunlara ön ayak olanlar vardır. Bunlar çete halindedir. Başlarında Hamidiye tezkereli Türkler vardır!

Türk milleti bunları dize getirinceye kadar uğraşacaktır. Bunlar neler yaparlar, nasıl hareket ederler, korkmadan milletin şerefi ile nasıl oynarlar? (...) Şimdilik şunu tereddütsüz kaydetmeliyiz ki inkılap bunları er geç teslim alacaktır. Ceza günü uzak değildir. Gustav Lebon'un Türk milleti hakkında yüksek görüşleri arasındaki o 'bahşiş' kaydı da silinecektir.’’ Ne yazık ki, o günden bugüne kadar hiçbir şey değişmedi.

Bozkurt'un kemikleri sızlamaya devam ediyor.

Kıssadan hisse


PARTİ kurmaya çalışan bir siyasetçi uçurumun kenarında ayağı kayıp düşerken son anda bir ağaca tutunuyor:

‘‘Yok mu beni kurtaran’’ diye bağırıyor.

Gaipten bir ses geliyor:

‘‘Ben Tanrı. Seni kurtaracağım.’’

Siyasetçi çok sevinerek ‘‘Ne yapmam lazım?’’ diye soruyor.

‘‘Kendini aşağıya bırak seni yolun yarısında tutacağım’’ diyor Tanrı.

Siyasetçi düşünüyor ve bir dakika sonra yeniden bağırmaya başlıyor:

‘‘Beni başka kurtaran kimse yok mu?’’

Kıssadan hisse...

İçel'e ibret


İÇEL Vali-Emniyet Müdürü'nün oğullarının yarattığı skandal üzerine ben de bir örnek vermek istiyorum. Londra'da trafik polisi sürat limitini aştı diye birini durdurup ruhsatını istiyor. O şahıs milletvekiliymiş. Ruhsat yerine kimliğini veriyor. Trafik polisinin cevabı: ‘‘Size kimliğinizi sormadım. Lütfen ruhsatınızı verin.’’ İşte medeniyet, işte eğitim, işte kurallar. O polis milletvekili tarafından ödüllendirildi. Memleketimizdeki çarpık yapılaşmaya, bir de çarpık uygulamalar eklendi. Allah bize sabır versin. Bizi AB'ye alacaklarmış!

Melike HASEFE-19.Dönem ANAP İstanbul Milletvekili

MESAJ


PROFESÖR Nadir Paksoy gibi bir demiryolcunun oğluyum bende. Yaşım 68, o nedenle demiryolu deneyimim biraz daha eski. Derdimiz ortak olduğu için sayın hocamın size gönderdiği mektup (17.2.2002) beni çok duygulandırdı. Yıllar önce Eskişehir istasyonundaki lojman binası da perişan durumdaydı. Bir yetkili el uzattı ve bina restore edilip kamunun hizmetine sunuldu. Aynı şey İzmit istasyonu için de yapılabilir diye düşünüyorum. Araştırmakta yarar olabilir.

Mete AKKAYA-SBF'den emekli öğretim üyesi-ANKARA
Yazarın Tüm Yazıları