Heyecan var mı heyecan?

ARTIK çok iyi biliyoruz ki çok az kişinin bir partisi var.

Klasik ama en doğru benzetmeyle futbol takımı gibi vazgeçilmez olan...

Ya da ne bileyim aile geleneği olmuş, dededen beri süregelen bir particilik durumu...

Yok artık.

Aksi halde bir seçimde birinci, öteki seçimde baraj altı olur mu bir parti?

Her seçim öncesi "seçim" yapıyoruz hakikaten.

Katalogdan ürün seçer gibi...

Neler var bakıyoruz.

Sağdan soldan akıl alıyoruz. O akıl aldıklarımız iyi pazarlamacıysa eğer "E, hadi bari" biz de o partiye oy vermeye niyetleniyoruz.

Bu durumda afişler, gazete ilanları, kampanyalar önemli oluyor.

Olmalı yani.

Madem herkes ha bire saf değiştiriyor...

Fakat gelin görün ki deterjan reklamında harikalar yaratan reklamcılar siyasi partiler söz konusu olduğunda adeta kabızlaşıyor.

Bakıyorsunuz bir tane "çarpıcı" iş çıkartan yok.

Ellerindeki ürüne inanmadıklarından mıdır artık...

Yapılanlar "yasak savma" kabilinden şeyler.

CHP’ninkine bakıyorum mesela...

"Her alanda eşitlik sağlanacak

Kadınlarımız kazanacak."

Ya da

"Devleti soydurtmayacağız

Ülkeyi böldürtmeyeceğiz."

İyi.

Kimsenin "eşitlik sağlanmasın" veya "devlet soyulsun" dediği yok.

Fakat sorarım size "Heyecan var mı heyecan?"

* * *

DP’ninkine gelince...

Bir anlasam yorum yapacağım.

"İşçi, Çiftçi, Köylü, Sanayici, Memur, Esnaf, Kentli, Emekli, Asker, İşsiz Babası, Eğitimci, Polis, Aile Babası, İşadamı, Devlet Adamı, Millet Adamı, Demokrat Parti Genel Başkanı, Türkiye’nin Yeni Lideri Mehmet."

Kim kimin nesi?

Mehmet Ağar "İşçi", "İşadamı", "İşsiz Babası" mı yoksa, "işçi"nin, "işadamı"nın "işsiz babası"nın lideri mi?

"Ne önemi var?" diyeceksiniz.

İşte ben de tam bunu diyorum, "önemsiz".

Fakat "çiftçi", "köylü", "esnaf" falan deyince "Demokrat Parti" ruhu canlanmış hakikaten. İnsan kendisini 50 yıl geriye gitmiş hissediyor!

AKP’nin kampanyasına bir şey demiyorum.

Dünyanın en zor işi, iktidar partisini pazarlamaktır herhalde.

Beş senedir mal meydandadır zira.

Ne dense boştur.

Bu açıdan bakınca AKP ne yapsın, bir şeyler geveliyor işte. "Türkiye’yi dünyanın parlayan yıldızı yaptık."

"Kayan yıldız olmasın da"
diyesi geliyor insanın.

Size bir şey diyeyim mi, dalga geçtik falan ama yine en iyisi GP’ninki.

"Barajı aştık. Mazot 1 YTL olacak."

Hiç değilse üstüne espri yapılabiliyor.

Fakat hariçten gazel okumak kolay tabii. Kampanyaları hazırlayanlara hak vermiyor değilim. Yine de bir şeyler yapmışlar. Ben olsam partilere bakar, bakar, bakar "Alaska’da vantilatör sattırmak daha kolay" der, çeker giderim.

MIŞ-MUŞ

Enrico Masias’la 31 yıl sonra düet yapan Ajda Pekkan, "Salaklığımdan bu adamı kaçırdım" demiş.Ben esas 31 yıl sonra sadece bir yaş almış olan Ajda’yı görünce, Enrico Masias ne dedi, onu merak ediyorum.

Baykal, "Erdoğan Avarel, ben de Red Kit’im" demiş.Ah keşke! Kitapta kalırdınız hiç olmazsa.
Yazarın Tüm Yazıları