Her şeyin sonuna bakmalı!

TEMİZ bir seçim dönemi yaşadık. Artık ileriye bakmak gerektiğine inanıyorum.

Ancak, seçimden sonraki ilk yazı günüm olduğu için düşündüklerimi bugün yazmam gerekiyor. Seçim sonuçlarının kesinleştiği saatten bu yana "Kaybettiniz" diye küfürle karışık mesajlar geliyor.

Hayatında hiçbir gün, hiçbir parti ile ilişkisi olmayan biri nasıl kaybeder, bilemiyorum. Biz sadece görüşlerimizi açıkladık. Ben ve benim gibi düşünenler, hepimiz, laik cumhuriyet ilkelerini savunduk, savunuyoruz...

Yani laik cumhuriyet mi kaybetti? Millet laikliğe güle güle mi dedi?

AKP’nin birinci parti olacağı kesindi ama oy patlaması yapacağını tahmin edemedik doğrusu... Evet, bunda yanıldık... Diğer tahminlerimizin ise tamamı tutmuş bulunuyor.

Halkımızın yarıya yakınının hayatlarından memnun olduğu anlaşıldı. Bu çok iyi tabii... Fakat...

Unutmamak gerekir ki, Türkiye’de herkes robotlaşmış bir şekilde aynı şeyleri düşünmek zorunda değildir. Bugün tek başına yüzde 46’yı alanlar, geride kalan ve çeşitli görüşlere dağılan yüzde 54’ün de bu ülkenin insanları olduğunu hatırlamalıdır.

Ben, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini değiştirmeye hiç kimsenin gücünün yeteceğine inanmıyorum. Bunu bekleyenler çok yanılırlar!

* * *

Recep Tayyip Bey, yarattığı oy patlaması ile yeniden tek başına iktidara gelmeyi elbette ki hak etti. Kutlarım. Ancak, özellikle onun yandaşlarına şımarmamalarını, gereksiz taşkınlıklar yapmamalarını öneririm.

Tayyip Bey olgun davrandı ve seçim sonrası konuşmaları meydan okuma niteliğinde olmadı. "Kendisine oy veren-vermeyen bütün kesimleri kucaklamaktan" söz etti. Bu olumludur. Ancak, taraftarlarının bize yolladığı mesajlar arsızca, şımarıkça ve tehditkárdır. O sakat kafalara göre, kendileri gibi düşünmeyenler bu ülkede yaşamamalıdır. Demokrasi anlayışına bakın!

Biz her zaman "Laik Cumhuriyet ilkelerini" savunduk ve savunmaya devam edeceğiz.

Düşünceler kurşuna dizilemez!
Zaman hangi düşüncelerin daha sağlıklı olduğunu gösterecek. Allah izin verirse hep beraber göreceğiz. Her şeyin sonuna bakmalı...

* * *

Bu arada CHP’ye de bir çift sözüm var: Halka rağmen siyaset olmaz!

İşçinin ezilmesine, memurun sıkıntı çekmesine, köylünün sürekli ağlamasına rağmen yine de CHP’yi değil AKP’yi seçmesi ilginçtir. Neden?

Baykal’ın, istifa etmesi gerekmez ama şapkasını önüne koyup bunu düşünmesi şarttır! Bu arada şunu da belirteyim: Seçim yenilgisinin tek suçlusuymuş gibi herkesin Baykal’a yüklenmesini doğru bulmuyorum...

Seçimler, sosyal demokrasi cephesindeki büyük boşluğu bir defa daha gözler önüne serdi.

CHP’nin, solu tepeden tırnağa yeniden inşa etmesi ve halkın beklentilerine cevap vermesi gerekiyor. Seçim yenilgisinden önemli dersler almaları onların yararına olacak.

* * *

Bu da bir seçim fıkrası... Güneydoğu’da adaylığını koyup seçimi kazanan bir ağa, bu galibiyet üzerine kendisine fiyakalı bir lakap arıyormuş. Adamları:

"Ağam sana Kurtoğlu gibi bir ad çok iyi gider" demişler. Ağa da benimsemiş bu öneriyi, adının önüne Kurtoğlu’nu eklemiş. Bir süre sonra en yakın adamına sormuş:

"Söyle bakayım benim yeni adım neydi?"

Adam düşünmüş taşınmış, bulamamış:

"Kusura bakma ağam" demiş "Bir hayvanın oğluydun ama hangisinindi unuttum!"
Yazarın Tüm Yazıları