Her iki ölümden biri kalp yüzünden oluyor

TÜRK Kardiyoloji Derneği başkanı Prof. Dr. Çetin Erol’a göre, “Ülkemizde her iki ölümden biri kalp ve damar hastalıklarına bağlı.

Haberin Devamı

Elli beş yaşın üzerindeki her iki kişiden biri de yüksek risk altında. Bu risk kadınlarda daha da belirgin. Her yıl kalp ve damar hastalıklarına bağlı iki yüz bin insanımızı kaybediyoruz.”

Kalp ve damar hastalıklarını önlemek mümkün mü? Mümkün! Özellikle genetik mirasında “kalp riski yüksek” olanlarda, “kalbi koruyucu tedbirler” iyi sonuç veriyor. “Birinci dereceden erkek akrabalarında elli beş yaşından, kadın akrabalarından altmış beş yaşından önce kalp damar hastalığı nedeniyle ani ölümler, kalp krizleri bulunanların” dikkatli olmaları gerekiyor.

Demirel’in öğüdü

Süleyman Demirel’in “sabah kahvaltısı öğütleri”nden biri işte tam da burada işe yarıyor. Süleyman Bey derdi ki: “Önünüzdeki sorunları ‘değiştirilebilenler-değiştirilemeyenler’ olarak ikiye ayırın. Değiştiremediklerinizi bir kenara bırakın, tüm gücünüzle değiştirebileceklerinize odaklanın.”

Haberin Devamı

Kalp riski olarak bilinen sorunların da bazıları değiştirilebiliyor, bazıları değiştirilemiyor. Mesela yaşın ilerlemesi, yani “yaşlanmak” ya da cinsiyet –“erkek olmak”-önemli riskler. Kalp ve damar hastalıkları yaşlılarda gençlerden, erkeklerde kadınlardan daha sık görülüyor. Bazıları genetik riski de değiştirilemez faktörler gibi düşünüyor ama ben aynı kanaatte değilim.

Değiştirilebilen kalp risklerine gelince, bunları kontrol altına almanız kolay ve sonuçları da son derece etkili.

Kan basıncı yüksekliği bir risk ama düşürülebiliyor. Kolesterol yüksekliği bir tehdit ama optimumda tutulabiliyor. Sigara çok önemli bir faktör, bırakılabiliyor. Hareketsizlik ciddi bir eksiklik, vazgeçilip aktif bir hayata dönülebiliyor. Keza stres ve depresyon gibi riskleri de kontrol altına almanız mümkün. Burada tek sorun sizin karar vermenizle ilgili. Doğru kararı hemen vermek, arkasında durmak ve ısrarla uygulamak gerekiyor.

Geçenlerde gazetelerde hoş bir haber vardı. Ünlü fütürist Ray Kurzweil demiş ki: “Dişinizi yirmi yıl daha sıkın yeter! Yirmi yıl sonra ölümsüzlük mümkün olacak.” Ben de diyorum ki şimdilik Ray Kurzweil’i bir yana bırakın, doktorlarınızı dinleyin ve söylediklerini, –yaptıklarını değil, çünkü bazı doktorlar hâlâ sigara içiyor, yiyip içtiklerine dikkat etmiyor, göbeklerinden vazgeçmiyor, tembellikte ısrar ediyor- dikkatle uygulayın.

Haberin Devamı

Risk neden yüksek?

Bizde kalp riskinin neden yüksek olduğuna gelince, bir kere sigara içmenin yaygın olduğu bir toplumuz. Beslenme düzenimiz iyi değil. Çoğumuz hâlâ çok yağlı ya da yağda kızartılmış yiyeceklerden hoşlanıyoruz. Sağlık kontrollerimizi düzenli yaptırmıyoruz. Yüzde doksanımızın kan basıncından, şekerinden veya kolesterolünden haberi bile yok. Özellikle son yıllarda stres düzeyimiz aldı başını gitti, öfke kontrolümüz bozuldu. İlaç satış rakamlarına bakılırsa, depresyonun hızla yayıldığı ülkelerin başında geliyoruz. Şehirleşme tembelleşmeyi, hareket kısıtlamasını da beraberinde getirdi. Diyabet, hipertansiyon ve kilo gibi sorunlarda en hızlı artış gösteren ülkelerden biri haline geldik ve daha da önemlisi kolesterol sorununun yaygın görüldüğü ülkeler arasında ilk sırada yer alıyoruz.

Haberin Devamı

 

Ne yiyelim ne içelim

 

Balık, fındık, ceviz, semizotu, keten tohumu

Domates/domates salçası

Yeşil ve siyah çay

Üzüm/üzüm suyu, nar/nar suyu, elma/elma suyu

Bakliyat: fasulye, mercimek, nohut

Tahıl: bulgur, tam ekmek, yulaf

Fitosterol eklenmiş yoğurtlar

 

Bunlar çok önemli

 

Kolesterol değerlerinizi optimumda tutun. Total kolesterolünüz 200, kötü kolesterolünüz (LDL) 130, trigliseridiniz 200 mg/dl’den yüksek olmasın. İyi kolesterolünüzü (HDL) 45’in altına düşürmeyin.

Kan şekerinizi takip edin. Açlık şekeriniz 110, tokluk şekeriniz 140’dan fazla olmasın.

Kan basıncınızı en az yılda bir kez ölçün. 135/85 mm/Hg’nin altında tutmaya çalışın.

Haberin Devamı

Eğer işinizi daha da sağlama almak istiyorsanız Hs-CRP, homosistein, Lp-a gibi ileri risk değerlendirmelerini de yaptırmayı düşünün.

Kalp riski yüksek bir genetik mirasınız varsa ya da diyabet, hipertansiyon ya da hiperkolesterolemi gibi bir problem söz konusuysa elli yaş sonrasında –hiçbir şikayetiniz olmasa bile- bir stres EKG (eforlu elektro kardiyogram) yaptırın.

Doktorunuzla CT anjiyografi ve benzeri ileri tarama yöntemlerinden faydalanma konusunu tartışın.

Bel çevrenizi kadınsanız 88, erkekseniz 102 cm.nin altında tutun.

Yüksek riskli grupta bir kadınsanız menopoz dönemine girer girmez kolesterol kontrollerinizi sıklaştırın, mümkünse bir kalp riski değerlendirmesinden geçin.

 

Haberin Devamı

On altın öğüt

 

Sigara içmeyin.

 Alkol almayın veya azaltın.

Uykunuza dikkat edin.  

Stres sorununu ciddiye alın, öfkenizi kontrol edin.

Depresyonunuz varsa tedavi olun.

Kilolardan kurtulun, aktifleşin ve otuz dakika yürüyün.

Kolesterol zengini besinlerden uzak durun.

Trans yağ içeren besinleri öğrenin ve yemeyin.

Yıllık sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin.

Dinlenmeye ve eğlenmeye zaman ayırın.

Yazarın Tüm Yazıları