Harran'da bir akşam

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

O dümdüz, o bir zamanlar susuzluktan yanan ama artık yeşile bürünmeye başlamış olan Harran Ovası'na akşam inmek üzereyken varabildik.

Her zamanki hareketsizliğin tersine küçük ilçe kıpır kıpırdı.

İlçe halkı ile çevreden gelenlerin oluşturduğu büyük kalabalık, sahnenin kurulduğu meydana toplanmış, İstanbul Ticaret Odası'nın düzenlediği ‘‘Harran'da Cumhuriyet Şöleni’’nin başlamasını bekliyordu.

Harran, ‘‘yolların birleştiği yer’’ anlamına geliyor. Kuruluş öyküsü Hazreti Adem'e kadar dayandırılıyor.

Fırat ile Dicle arasında kurulu olan bu ilçe 600'lü yıllarda en parlak dönemini yaşamış.

Bölgenin merkezi haline gelen kent 1260'larda Anadolu'yu kasıp kavuran Moğol istilasına uğramış.

Moğollar nedense dünyanın ilk üniversitesine sahip bu kültür merkezini yerle bir etmişler. Harran ondan sonra da bir daha iflah olmamış.

1995 yılında Harran'a su gelene kadar bu verimli ovada iki yılda bir hasat alınabiliyormuş. Bugün ise ova yılda iki kez ürün veriyor.

Gelecek yıllarda bu verimin üçe, hatta dörde çıkacağı söyleniyor.

Ama Harranlının bu yıl keyfi yok. Pamuk para etmemiş. Geçen yılın değerinden daha ucuza gitmiş.

Dünyadaki kriz, dışarda fiyatlarının düşmesi onun sıkıntısını azaltmıyor.

Krizin ilk ateşi buraya düşmüş. Harranlı hükümete öfkeli.

* * *

Cumhuriyet şöleni işte böyle bir keyifsizlik içindeki Harranlıya bütün sıkıntılarını bir gecelik olsun unutturdu.

Harran'da bir ilki yaratan bu şöleni anlatmak istiyorum.

Dünyanın en ünlü açık hava konserlerindeki mükemmeliyette olan bir sahne kurulmuş.

Işık ve ses düzeni birinci sınıftı.

Önce genç ama çok yetenekli sanatçı Onur Mete sahne aldı. Kendi besteleri ile Kayahan'dan parçalar okudu.

Genç sanatçı ve ona eşlik eden arkadaşları çok heyecanlıydılar. İçi tuğla, üstü toprak olan sivri kubbeli evleriyle ünlü Harran'ın doğal dekoru içinde verilen bu ilk konserde söylemenin ve çalmanın mutluluğunu yaşadılar.

Sonra bale gösterileri başladı. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Balesi sanatçıları bale tarihinin bir özetini sahnelediler.

Başlarında poşularıyla, yerel giysileriyle kadın, erkek, çoluk çocuk Harranlılar, yaşamlarında ilk kez bir bale gösterisi izlediler.

Çeşitli bale yapıtlarından parçalar sunulan gösteri ve o gösteriyi o insanların izlemelerine tanık olmak olağanüstü bir duyguydu.

Hele toprakla boğuşan o ellerden çıkan alkışlar görülmeye değerdi.

Hep Çetin Altan'ın kulaklarını çınlattım.

* * *

Ve sonra sıra Ajda Pekkan'a geldi. Onu nasıl anlatacağımı bilemiyorum.

Ben böyle bir Ajda Pekkan hiç seyretmedim.

O gece o büyülü ortamda, o kadar duygulandı ki yılların birikimini, yeteneğini, hünerini son damlasına kadar Harran'a, Harranlıya sundu.

Ajda Pekkan çıktığı zaman sahnenin dört bir yanından akan ışık seli ile ovadan havaya atılan fişeklerin rengârenk görüntüleri muhteşemdi.

Cumhuriyetin 75. yılı onuruna yapılan bu fişek gösterisi Harran'da ilk kez oluyordu.

Süperstar'ın sanat yaşamının sanırım en görkemli ve anlamlı, harika konseri Onuncu Yıl Marşı'yla ve ikinci fişek gösterisiyle sona erdi.

Konser bitiminde Ajda Pekkan, Onur Mete, bale sanatçıları, müzisyenler ve sunucu Korhan Abay birbirlerini kucaklarken hepsi ağlıyordu.

İstanbul Ticaret Odası, şölenin gerçekleşmesinde emeği geçenler, sanatçılar ve başta Urfa Valisi olmak üzere bütün yöneticiler büyük iş başardılar.

Harran halkı ile kucaklaştılar ve hiçbir zaman unutulmayacak bir ilke imza attılar.



Yazarın Tüm Yazıları