Halka arzlar yeniden canlanacak galiba!

Ekonomide işlerin yolunda gittiğinin işaretlerinden biri de ‘halka arzlar’, yani şirketlerin borsaya girişleridir.

Haberin Devamı

Yakından izleyenler biliyorlardır. Son 1 yıldır halka arz yapan şirket olmadı. Bir şirket geçen yılın sonunda girişim yaptı, ancak başarısızlıkla sonuçlandı.
Şimdi ise hem Türkiye’de hem de Batı’da yavaş yavaş hareketlilik mesajları geliyor. Türkiye’de başvuru yapanların yanı sıra hazırlık aşamada olanlar da var. Büyük olasılıkla önümüzdeki Ağustos ayı başında Ran Lojistik uzun süren sessizliği bozup, durgunluk döneminin ilk halka arzını gerçekleştiren şirket olacak. Ardından sonbahar ya da yıl sonunda yenilerinin geleceğini tahmin ediyorum.
Paranın kaynağı kuruyunca
Türkiye’de 2000 yılında tam 35 halka arz gerçekleştirilmişti. Bu rakama sonraki yıllarda bir daha ulaşılamadı. İkinci en yüksek halka arz ise 2006 yılında, 20 şirket ile yakalandı. 2008 yılında ise sadece 2 şirket İMKB’nin yolunu tuttu, diğer halka arz girişimleri ise ertelendi.
2009 yılından ise söz etmeye hiç gerek yok. 6 ayı geride bıraktık. Aracı kurumlardan aldığım bilgiye göre, ilk 4 ayda halka arz şirketlerin aklından dahi geçmedi. Mayıs ayıyla birlikte, geleceğe yönelik hesaplar yeniden yapılmaya başlandı.
/images/100/0x0/55eb5d4ff018fbb8f8bc5c82Dünyada da tablo aynı
Türkiye’de halk arzlar durdu da dünyada devam ediyor mu? Rakamlar, hem bu işin başkenti ABD hem de dünya çapında halka arzların ciddi ölçüde azaldığını gösteriyor. ABD dışında bir miktar hareketlilik Çin’de yaşanıyor. Buna rağmen rakamlar yerlerde sürünüyor.
2007 yılında 553 olan dünya çapındaki halka arz (100 milyon dolar piyasa değeri üstünde olanlar) sayısının 2008’de 118’e gerilemesi de bunu açıkça gösteriyor. 2009 yılının ilk 6 ayından da benzer rakamlar geliyor. Bu dönemde sadece 23 halka arz olmuş.
ABD’nin performansı da dünya paralelinde… Hatta ABD, halka arzlar açısından 1977 yılından bu yana en kötü dönemini yaşıyor. 2008’de 86 halka arzın iptali ve sadece 23’ünün gerçekleşmesi de bunun göstergesi…
ABD başta olmak üzere Avrupa ve Çin’de halka arzların sayısının artması ve başarıya ulaşmaları, Türkiye için de önemli… Rüzgar oradan başlayıp, buraya gelecek, yeni şirketler halka açılıp, taze fon kaynakları bulabilecekler.

Haberin Devamı

KRİZ, İŞSİZLİK SİGORTASINI PATLATTI
Şirketler cephesinde işlerin yolunda gittiği pek az sektör var… Her ne kadar son birkaç aydır bir hareket olsa dahi, genelde işadamı ve yöneticilerden, ‘İyi diyelim iyi olalım’ benzeri yanıtlar alıyorum.
Ancak, bazı sektör ya da şirketlerde, krize rağmen performans fena değil… Hafta başında sohbet ettiğim Garanti Emeklilik ve bireysel emeklilik sektörü de bunlardan biri… Belki kriz olmasaydı, büyüme daha farklı olacaktı, şirket ve sektörün performansı daha yüksek düzeylere çıkacaktı. Buna rağmen görünen tablo hiç de fena değil.
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı, ilk 6 aydan oldukça memnun görünüyor… Fon büyüklüğünde ilk 5 ayda yüzde 20, katılımcıda ise yüzde 15 büyüme rakamına ulaşmışlar. Adalı, ‘Katılımcıda ilk defa yüzde 31 Pazar payına ulaştık. Bu performansla ilk 6 ayda katılımcı açısından ilk 3 şirket arasına girdik’ sözleriyle olumlu tabloyu ortaya koyuyor.
Büyüme tam gaz devam ediyor
Adalı’yla konuşmada benim esas dikkatimi çeken ‘işsizlik sigortasına’ yönelik ilgi oldu… Kasım ayında 68 bin olan, Aralık’ta 130 bine yükselen ‘işsizlik sigortası’ rakamı ilk 6 ay sonunda 360 bine fırlamış. Buradan sağlanan ciro 6 ayın sonunda 40 milyon doları bulmuş.
Adet bazında ‘işsizlik sigortasının’ yüzde 75’i Garanti Emeklilik’te bulunuyor. Buradan hesap yapıldığında, kendini ‘işsizliğe’ karşı sigortalayan çalışan sayısının 480-500 bin arasında olduğu söylenebilir.
Bu rakam çok önemli… Çünkü, 1 yıl öncesinde yok kadardı… Biraz da krizin yarattığı korkunun etkisiyle, böyle bir sektör doğmuş oldu. Adalı’dan dinlediğim kadarıyla büyüme de devam ediyor. Yıl sonu toplamda 700 bini geçerse şaşmam…

Haberin Devamı

KRİZİN GERÇEK KURBANLARI
Global kriz sırasında gündemimize ‘Ülke fonları’ (Sovereign Wealth Fund) da girdi. Gelişmekte olan ya da gelişmiş ülke devletleri öncülüğünde kurulan, bir bölümü de emeklilik fonlarından olan bu kurumlar, ellerindeki paralarının bir bölümünü gelişmiş ülke şirketlerine yatırıyorlar. Kriz sırasında, Batılı ülke hükümetlerinin de girişimleriyle, yeni şirket ve bankalara yatırıma devam ettiler. Krizin en kötü günlerinde Singapur, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Katar’dan fonlar, ABD’nin önde gelen bankalarından hisse alıp, dünya ekonomisine moral verdiler.
Ancak, açıklanan rakamlar, dünyaya moral verip, gelecekte para kazanmak isteyen bu fonların, en azından yılın ilk 3 ayı sonunda büyük zararlara uğradıklarını gösteriyor.
Ekonomiyi onlar da kurtaramadı
/images/100/0x0/55eb5d4ff018fbb8f8bc5c84Monitor adlı danışmanlık şirketinin araştırmasına göre, dünya çapındaki 31 fonun kayıplarından bunu açıkça görmek mümkün… Monitor, bu kayıpları, yatırım tarihinden 2009 yılının ilk 3 ayı sonu itibariyle hesaplamış. Buna göre, toplam 125.6 milyar dolarlık yatırım yapan fonlar, 57 milyar doların biraz üzerinde zarar etmişler. Yani neredeyse paralarının yarısını krize, belki de kötü yatırıma kaptırmışlar.
En büyük zararı ise UBS, Citi Group, Merrill Lynch gibi bankalara ortak olan Singapur, Abu Dabi, Kore fonları yapmışlar.
Aralarında 3 fon ise yatırımından para kazanmış. Onlar da Time Warner, Prime West Enerji gibi şirketleri seçenler olmuş.
50 yıllık macera
Kriz sırasında Avrupa ve Amerikan şirketleri için can simidi olan bu fonların geçmişi 1950’lere kadar uzanıyor. İlk kurulan fon Kuveyt’e ait. Bunu sonradan diğer Körfez ülkeleri ile bazı Asya ülkeleri izledi. Ardından emeklilik birikimlerinin büyük olduğu Norveç, Danimarka ve İsveç gibi Kuzey ülkeleri geldi.
Şu anda bu işin öncülüğünü 23 ülkenin 31 fonu yapıyor. Bunların toplamı da 2 trilyon dolara yaklaşıyor. İçlerinde en büyük olanı da, 326 milyar dolarla Norveç’e ait Norveç Hükümet Emeklilik Fonu…

Yazarın Tüm Yazıları