Hakan Yıldırım: Cavalli’nin defilesi anlaşılmadı

Ünlü modacı Cavalli, Fashionable İstanbul’un açılış defilesinde yeni parçalar değil, eski model elbiseler sergilediği için eleştiriliyor.

Haberin Devamı

“Ünlü modacılar geliyor ama bizi adam yerine koymuyorlar” yorumları yapılıyor.

Yapılan işi desteklemek yerine burun kıvırılacak ya, Cavalli’nin gelmesine de bu kulp bulundu işte...

Dün yazdım, moda dünyasında adı sanı anılmayan İstanbul için bu alanda atılacak her adım önemli.

Her adım desteklenmeli...

Mutlaka eksikleri var, mutlaka hataları olacak ama daha yeni emeklemeye çalışan çocuğu elinden tutup ayağa kaldırmak yerine herkes engel olmaya çalışıyor...

Dün İtalya’dan bir arkadaşım aradı, ülkenin en etkili moda yazarı Corriere della Sera’da müthiş bir yazı yazmış Fashionable İstanbul ve Cavalli defilesi için...

Sadece İtalya’da değil, ajanslar dünyanın her yerine birbirinden güzel kareler geçiyor Fashionable İstanbul’dan.

Dün tasarımcı Hakan Yıldırım aradı, Fashionable üzerine sohbet ederken eleştirilen Cavalli defilesini sordum...

“Defile iki bölümden oluşuyordu, bir bölümde yeni parçalar varken ikinci bölüm memorial/hatırlatma üzerine kuruluydu.

Geçmişte ünlü sanatçıların kırmızı halılarda giydiği unutulmaz elbiseler yer aldı bu bölümde ama bizde anlaşılmadı.

Bence yeni parçalar sergilenmesinden daha önemliydi bu, Cavalli’nin İstanbul’a saygısıydı”...

Fashionable’da yerli tasarımcıların yer almadığı da palavra çıktı...

60’a yakın genç tasarımcı önceki gün ürünlerini sergileme fırsatı buldu.

Fashionable’a katılan yabancı moda devlerinin her biri (Cavalli, Missoni, Ferragamo, Westwood, Ferre) bu 60 genç tasarımcı içinden en beğendiklerini seçecekler ve onlara bir yıl boyunca kendi atölyelerinde eğitim verecekler.

Eleştirmeyi bırakın, Türk modası için atılan her adımı destekleyelim diye yırtınmam bu yüzden işte...

Bu yapılanlar kesintiye uğramazsa hepsinin meyvelerini 5-6 yıl sonra almaya başlayacağız.

Haberin Devamı

Petek’e dokunanın Can’ı yanar!

Can Tanrıyar’ın şehrin göbeğinde, Bebek Lucca’da Onur Baştürk’e saldırmasının nedenleri muhtelif...

İkisi de birbirlerini tanımadıklarını söylüyor.

Öyleyse Can’ın Onur’a saldırmasının nedeni ne?

Sakın Onur’un Petek Dinçöz’ü eleştirdiği yazıları olmasın?

Onur en son “Petek’in iyi bir solist olmadığını” yazarak, Sezen Aksu’nun Petek Dinçöz’e destek vermesini Babylon’da sahneye çıkarmasını eleştirmişti...

Geçmişte çiftin canlı yayında evlenmesini en sert eleştirenlerin başında da Onur geliyordu.

Tanımıyor ama belli ki bu yazılar yüzünden içten içe uzun zamandır kin besliyormuş Can Tanrıyar...

Ne yapacağız, Can Tanrıyar bir sokak arasında arkadan saldırır diye Petek Dinçöz’ü eleştirmeyecek miyiz?

Can Tanrıyar polisteki ifadesinde ise işi bel altına çekmiş...

“Hareketleriyle beni rahatsız etti” diyor.

O yüzden tokat atmış Onur’a...

Diyelim ki doğru olsun, hareketlerinden rahatsız olunduğu için ne zamandır gazeteci dövülüyor bu ülkede?..

Onur, Lucca’da oturup olaya tanık olanların sessiz kalmasına şaşırmış...

Peki medyanın sessiz kalmasına ne demeli?

Gazetecinin dövülmesi sadece Twitter’a meze malzemesi yapılacak kadar sıradanlaştı mı?

Haberin Devamı

Hürriyet Spor’daki değişimi fark ettiniz mi?

Hürriyet’in spor sayfalarını son bir haftadır takip ediyor musunuz?

Müthiş bir değişim içinde...

Sayfalarda her şey altüst oldu, maçların öncesinde sonrasında her ayrıntı var artık Hürriyet Spor’da...

Yeni yorumcular var, dünya futbolundan en ilginç detaylar sayfalarda yer alıyor.

Dinamik mizanpajına, uzun uzun yazılar yerine küçük haberlerine, kutularına, karşılaştırmalarına bayılıyorum.

Kompleksizce herkesten görüş alıyorlar; Hıncal Uluç da yorum yapıyor, Ayşe Özyılmazel de maç yıldızı dağıtıyor.

Bir gün sonra Kadir İnanır’ın yorumunu okuyorum.

Herkesin konuştuğu futbolun üç-beş futbol yazarının tekelinde olamayacağını kanıtlıyorlar adeta...

Bu değişimin sırrı ne peki?..

Sayfaları Ercan Saatçi ve Mehmet Arslan yapmaya başladı.

Mehmet’le Ercan’ın yaklaşık bir yıl boyunca çıkan Hürriyet Spor eki çok başarılıydı. Hafta boyunca konuşulan haberlere, istatistiklere, araştırmalara imza atmışlardı o dergide...

Şimdi ana gazetenin sporuna el attılar; sayfalara renk, hareketlilik, dinamizm getirdiler.

Günlerdir Hürriyet’in spor sayfalarıyla diğer gazetelerin spor sayfalarını karşılaştırıyorum.

Buradan ilan ediyorum ki; Türkiye’nin en iyi, en çok konuşulacak, en çok okunup zaman geçirilecek spor sayfasını bu ekip yapacak.

İsteyenle iddiaya girmeye hazırım; bir haftada bunu kanıtladılar zaten...

Yazarın Tüm Yazıları