Hafızalardan silenmeyecek bir konser

GEÇEN Cumartesi akşamı koşa koşa Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’ne Emel Sayın konserine gittim.

İlk sahne deneyimini yıllar önce Ankara’da yaşayan Emel Sayın, sanat hayatının 45. yılını da yine güzel Ankara’mızda kutlamış oldu. Üç saate yakın unutulmaz bir konser veren Sayın, Ankara seyircisinin kendisi için ne kadar önemli olduğunu da böylece gösterdi. Konser semazen gösterisiyle başladı. Zuhal Yorgancıoğlu’nun hazırladığı mor bir kaftan ve başında bir taçla sahneye çıkan Emel Sayın inanın ki Hurrem’den cok daha güzeldi. Nasıl böyle kalabildiğinin sırlarını öğrenmek lazım.
Güzel sanatçı nefis bir repertuarla bizi yıllar icinde bir yolculuğa çıkardı. Ankara radyosunda birlikte çalıştığı Mustafa Sağyaşar, Ela Altın, Bedia Akartürk gibi pek çok sanatçıyı sahneye davet etti, onlarla şarkılar söyledi. Yılların sunucusu Ayşe Egesoy o güzel Türkçesi ile, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun Sitem şiirini okudu. “Önde zeytin ağaçları arkasında yar, sene 1946 mevsim sonbahar...” Konseri izlemeye gelen Erkan Tan, Sayın’a “Siz yaşayan efsanesiniz” deyince, Emel Sayın yaşına gönderme yaptığını söyleyerek yarı şaka yarı ciddi Erkan Tan’a sitem etti. Final şarkısına sahnedeki sanatçılara salondaki tüm seyirciler de eşlik etti: Ağlama değmez hayat, bu göz yaşlarına...

İlk yönetmenlik denemesi

Unutulmaz Emel Sayın konserinin hemen arkasından, Pazar günü, uzun süredir beklediğim, takip ettiğim tiyatro oyunu “Düğün2 için aldım soluğu Şinasi Sahnesi’nde! Usta oyuncu Tilbe Saran’ın ilk yönetmenlik deneyimi olan “Düğün” ilk kez Ankara’da sergileniyordu. Oyunun yazarı Ayşe Bayramoğlu... Oyun eski bir köşkün mutfağında geçiyor. Evin sahibesi büyükhanım kurallara saygılı, ağırbaşlı bir İstanbul hanımefendisi. Oyun büyükhanımın torununun düğün hazırlıkları için köşkte gümüş kaşıklar parlatılırken başlıyor. Evde büyükhanım, kızı, torunu ve emektar yardımcı yaşıyorlar. Erkek tarafı ise daha ataerkil, Anadolu kültüründen gelen, düğün günü gelininin kırmızı kuşak takmasını isteyen bir aile. Düğün günü, iki ailenin kadınlarının arasında yasanan sürtüşmelere tanık oluyoruz. Köşkün mutfağında büyükhanım, kızı, torunu, evin emektar yardımcısı, damadın annesi ve ablası arasında geçen diyaloglar ilerledikçe her iki tarafın kadınlarının tüm sırları bir bir dökülmeye, hiç açılmamış defterler birer birer açılmaya başlıyor.
Farklı sosyal statülerde olmalarına rağmen bütün kadınların ortak noktalarının erkek egemen dünyada mağdur olmalarını biraz gülerek, biraz ağlayarak izledik. Sözel, cinsel, ekonomik, duygusal şiddeti oyundaki kadınların hepsinin farklı farklı yaşadıklarına şahit olduk. Büyük bir keyifle izlediğim tek perdelik oyun son aylarda gündemden düşmeyen ‘kadına şiddet’ haberlerine hayatın içinden yaklaşımıyla herkesin kaçırmaması gereken bir tiyatro.
Saran benim diyen tiyatro yönetmenlerinin bile takdirini toplayacak bir reji sergiliyor, yılların oyunculuk deneyimini seyirciye aktarıyor. Ve tabii ki, diğer oyuncular... Türkiye’nin en önemli kadın oyuncularından Güler Ökten ve Zerrin Sümer harikalar yaratmışlardı. Genc oyuncular da öyle... Ayrımcılık yaptığım için değil ama, hangi sanat dalına kadın eli deyse, orada farklı bir duygu, bambaşka bir anlatım oluyor! Bu Düğün’e mutlaka gidin...

Ticari kaygı gözetmeden yatırım

Yoğun tempom bütün hafta sürdü. Pazartesi akşamı da, Genç Turizmciler Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Genç Turizmciler Ödül Töreni” için Ankara JW Marriott Otel’deydim.
Ben bu ödülleri alacak kişileri belirleyen jürideydim. Gecede, “Yılın Genç Turizm Öğrencisi”, “Yılın Genç Akademisyeni”, “Yılın Genç Girişimcisi”, “Yılın Genç Bürokratı” ve “Yılın Genç Yöneticisi” olmak üzere 5 dalda ödül verdik.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara’nın genç işadamları, turizm profesyonelleri, bürokratlar... Hayli kalabalık bir katılım vardı.
Yılın genç girişimcisi ödülünü alan Ali Özdoğan’ın Ankara’ya kazandırdığı JW Mariott Oteliyle bu ödülü alması eminim ki kimseye sürpriz olmamıştır. Dünyanın en prestijli zincirinden biri olan bu oteli kentimize kazandırdığı için bu ödülün yanında tüm Ankaralılardan kocaman bir teşekkürü de fazlasıyla hak ediyor. Ben bir işkadını olarak yatırımın geri dönüşünün ancak Ali’nin çocuklarının emeklilik dönemine yakın bir zamanda gerçekleşeceğini hesaplayabiliyorum. Ticari kaygıları çok gözetmeden Ankaramıza yatırım yapan tüm iş insanlarını sonuna kadar desteklememiz gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları