Hadi Uluengin: Totalitarizmden otoritarizme

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Bu yaşıma geldim ve üstelik, hayatımı hanidir dünya ahvalini iyi kötü izleyerek kazanıyorum ama doğrusu böylesini ne görmüş, ne işitmiştim.

Tasavvur edin ki, yalnız iki adayın katıldığı bir başkanlık seçiminde adaylardan birisi pusulayı sandığa atar atmaz kameralar önünde, ‘oyumu tabii ki rakibime verdim, çünkü istikrar istiyorum’ cinsinden laf yumurtlayacak...

Fesüphanallah ! O zaman adama, ‘madem öyleydi de niye meydana çıktın’ diye sormazlar mı ? ‘Dürtükleyen mi vardı, zıbar zıbardığın yerde’ demezler mi ?

Fakat, yalanım varsa namerdim, Özbekistan'da pazar günü ayen böyle oldu.

* * *

BÖYLE oldu, çünkü danışıklı döğüşün dikalasını oluşturan başkanlık oylaması öncesinde, zahir yüzde yüz yerine yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuzla seçilerek ‘demokrasi’ dersi vermek istediğinden, Taşkent'in eli sopalı lideri İslam Kerimov Aldülhafız Celalov namındaki bir muhteremi kendisine ‘hasım’ (!) tayin etmişti. Majestelerinin muhalefetini belirlemişti.

Ahali adamı hiç tanımıyormuş... Canım maksat laf olsun, torba dolsun !

Eh, zaten iktidar kodamanlarına mensup Hafız Efendi zindanı boylamayı göze alacak değil ya, daha pusulayı sandığa bırakırken ‘Patron’a övgü düzdü.

AGİT böyle ilkel bir komedyayı seyretmeyi reddederek Özbekistan'a gözlemci göndermese bile Kerimov hazretleri de zevahiri kurtardığını sandı.

O sansın bakalım, biz işin özüne gelelim...

* * *

‘ATA yurdu’ edebiyatını bırakarak gerçeği saptayalım, müteveffa SSCB'den türemiş Asya cumhuriyetlerinin hiç biri modern millet kimliği yansıtmıyor.

Kavim dokularını koruyan ve tarihte esas olarak site emirlikler oluşturmuş olan bu toplumlar henüz Frenklerin ‘pre-nation’ dediği cinsten ‘ulus öncesi’ basamakta emekliyorlar. Daha ‘ülkü birliği’ yaratmak aşamasındalar.

Nitekim, Cambul, Manas, Timur, Göroğlu, Kazakistan'ı da, Kırgızistan'ı da, Özbekistan'ı da, Türkmenistan'ı da, hepsi milletin manevi harcını karıştıracak efsaneleri yeniden keşfediyorlar. Veya onları üretiyor ya da uyarlıyorlar.

Öte yandan, Moskova çizimi sınırlar yapay.... Etnik ve tarihi temel yok...

Ama daha önemlisi, ciddi talep gelmeden ve piyangodan ikramiye çıkar gibi bağımsızlık kazanmış olan Türki devletlerde sivil toplum geleneği de yok !

Dolayısıyla, belki bir nebze Kırgızistan istisna, Sovyet'lerin çöküşü ertesinde doğan yeni cumhuriyetler hem şahsiyet oligarşileri, hem de devlet mekanizmaları itibariyle eskinin uzantıları olarak devam ettiler.

Kremlin'in ‘periferiye’ yerleştirmiş olduğu ve ‘nomenklatura’ denilen ‘kızıl eşraf’, hafiften ‘pembeleşerek’ (!), neredeyse bütünüyle yerinde kaldı.

Rüşvetçilikte, kayırıcılıkta, dalaveracılıkta da fazla bir şey değişmedi.

Tamam, tabii ki Orta Asya devletleri totalitarizmden kurtuldular.

Fakat onlar totalitarizmden otoritarizme geçtiler, demokratizme değil !

* * *

İŞTE zaten totalitarizmden demokratizme geçilmediği içindir ki Özbekistan' ın ‘aydınlanmış despotu’ İslam Kerimov'un düzenlediği oylama düzmece oluyor.

Hazret yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuzla tekrar başkan seçiliyor.

Fakat eskiye oranla şu fark var ki, Kerimov kendisine ‘rakip’ tayin etmek ihtiyacını hissediyor. Totalitarizmden bir derece aşağı otoritarizme iniyor.

Ve hayal kurmayalım, yukarıdaki otoritarizm Özbekistan'da da, diğer Asya cumhuriyetlerinde daha epey süre devam edecek. Yakın ufukta demokrasi yok !

Ve gerçekçi davranmak zorundayız, etkilersek ne mutlu ama, Ankara için hayati olan bu coğrafyada biz Kerimov türü rejimlerle işbirliği yapacağız.

Bir de şunu görelim: Türki ülkeler henüz ulus yaratmak aşamasındalar.

Ve tarihten biliyoruz ki, heyhat, milletler hemen her zaman ancak otoriter yöntemlerle oluşuyorlar...

Yazarın Tüm Yazıları