Hadi Uluengin: Elbe'de 10. yıl

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Dün, Almanya'nın tekrar birleşmesinin onuncu yıldönümünü kutladık.

‘Kutlamak’ fiilini kasten birinci çoğul şahısta kullanıyorum, çünkü lanet ‘Duvar’ın çöküşü ertesinde gerçekleşen ve hiç tereddütsüz 20. yüzyılın en hayati dönemeçlerinden birisini oluşturan bu birleşme yalnız Cermen ulusunun değil aynı zamanda bütün demokrasi dünyasının ortak zaferine tekabül ediyor.

Tarih tümüyle değişti, olay hiç Töton coğrafyaya hapsedilebilir mi?

Dolayısıyla, heyhat Goethe lisanından tek kelime anlamasam bile, dün akşam Dresden'deki pagan bayramda olmak ve sarı bira kupalarını devirdikten sonra, rock müziğinin ritminde sapsarı bir Saksonyalı kızla flört etmek isterdim.

Ne mutlu Alman milletine ve ne mutlu özgürlükçü insanlığa...

* * *

ANCAK tabii, birleşmenin tartışmasız mimarı Helmut Kohl'e Dresden'de söz hakkı verilmediğinden neşe epey kaçtı. Düğün Kanber'siz oldu!

Neymiş, eski Başbakan iktidarı döneminde partisine el altından para toplamış da, böyle bir yolsuzluk onun artık insan içine çıkmasına engelmiş...

Bir açıdan doğru ve bu yaklaşım Alman demokrasisinin sıhhatini ispatlıyor.

Fakat insaf buyurun Kohl bu, biraz müsamahaya hakkı olsun!

Çünkü, eğer 9 Aralık 1989 akşamı Brandenburg Kapısı'ndaki zindan kilidi kırılıp ilk Doğu Berlinliler Batı'ya akmaya başlarken Bonn'da Helmut Kohl kalibresinde bir şansölye olmasaydı; eğer büyük devlet adamı tarihi virajı derhal kavrayarak ve demiri tavında dövmek politikasını benimseyerek dostunu düşmanını birleşmeye razı etmeseydi, çok muhtemeldir ki Cermen ulusunun tekrar aynı çatı altında bütünleşmesi öyle kolay gerçekleşmeyecekti.

Hatta bir ihtimal, Moskova hastanesinde narkoz şırıngalanarak da olsa, ‘Kötülükler İmparatorluğu’nun bitkisel hayatı daha bir müddet sürüp gidecekti.

Evet, Elbe kıyısı şenliğinde Kohl'ün bulunmaması kutlamaya gölge düşürdü!

* * *

ASLINA bakarsanız, iktidardaki Sosyalist - Yeşil koalisyonun Helmut Kohl'e nezaketsizlik etmesi sırf eski şansölyeye ilişkin iddialardan kaynaklanmıyor.

Sosyal demokratların da, ekolojistlerin de Hıristiyan Demokrat politikacıya garezi var... Çünkü, Kohl bazı gerçekleri hatırlatmaktan geri kalmıyor.

Sabık Bonn lideri döne döne tekrarlıyor ki, ‘SPD ve Yeşiller birleşmeyi istemediler ve halkın azmi karşısında kerhen kabullenmek zorunda kaldılar’.

Doğru söze ne denir!

Evet geçtim siyasi partileri, üstad addettiğim dev filozof Jürgen Habermas dahil ‘sol duyarlılık’ (!) taşıyan hemen tüm Alman ‘intelligentia’sı, mazide işlenmiş cürümlerin suçluluk kompleksini Hıristiyan, hatta Protestan bir günah duygusuyla hala benliğinde koruduğu için, kendi halkının bin defa meşru ‘tek millet - tek bayrak - tek devlet’ iradesini fena halde ıskaladı.

Açık konuşalım, istisnalar hariç, Alman ‘sol’u geriden nal topladı.

Zaten şimdi de, çok doğal olarak devasa sorunlar henüz çözümlenmediğinden, bunları göstererek, ‘biz demiştik’ diye müstehzi ve bilgiç tutumlar takınıyor.

Hayır efendim, siz şunu da deseniz, bunu da deseniz Alman milletinin tekrar bütünleşmesi nehirlerin denizlere akması kadar mukadder bir gelişmeydi.

Siz ulus gerçeğinde, hele hele ‘kan hukuku’yla belirlenmiş Cermen ulusu gerçeğinde çuvalladınız. ‘Sol’un ebedi gafletlerinden birisine yine düştünüz.

Ve dün, o ulusun birleşmesinin 10. yılı Dresden'de kutlanırken, yukarıdaki gerçeği görmüş Kohl'e söz hakkı vermemekle başka bir gaflete daha düştünüz.

Umarım, birayı fazla kaçırıp bu defa Elbe nehrine düşmüşsünüzdür de, eh artık biraz uyanırsınız...

Yazarın Tüm Yazıları