Hadi Uluengin: Arkan'ın oteli

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Sırp cani Arkan Belgrad'da gebertildi ya, eh her halde herifçioğlunun matemini tutmak için Felix Mendelssohn'dan cenaze marşı dinleyecek değilim...

Dün sabah konu hakkında yazmaya karar verince, ilham gelsin diye, ‘Taraf’ denilen Rumen Çingene gruplarından birisinin icra ettiği ve oynak mı oynak, neşeli mi neşeli, civelev mi civelek bir cd'yi aparata yerleştirdim.

Hayda, hayda İlie Hanım, şakı Balkanlı sesinle de neşemi bulayım !

Ne alakası mı var ?

* * *

ŞU alakası var ki, şarkının içinde, dünyanın dört bir yanında konaklama tesisleri işleten bir Amerikan firmasına ait otelin lafı geçiyor.

Panait İstrati lisanına vakıf değilim ama kulak yordamıyla çıkartıyorum, güftede kastedilen mevkii Bükreş'in ortasındaki o zevksizlik abidesidir.

Ve Balkan başkentine yolu düşmüş olanlar bilir, Çavuşesku kabusu döneminde burası hem ‘kızıl aristokrasi’nin en şık buluşma mekanını oluştururdu; hem de, her şeyi denetleyen gizli polisin okeyi ve manosunu alan personelin izniyle, uyuşturucu trafiğinden döviz karaborsasına ve kadın ticaretinden casus pazarlığına bilimum melanet işler hep aynı otelin lobi ve barında dönerdi.

Sıradan bir Rumenin girişteki ızbandut kapıcıyı aşıp içeriye şöyle bir göz atabilmesi ise hiç bir şekilde mümkün değildi. Paryalar eşiği geçemezdi.

İşte, Çigan şarkıcı otelin adını telaffuz ederken bütün bunları anlatıyor.

* * *

DUVAR'ın çöküşü öncesinden söz ediyorum, Prag'da Vltava kıyısına, Peşte'de Tuna rıhtımına, Varşova'da da Zafer Meydanı'na bakan ve aynı Amerikan tabelayı asan yukarıdaki tür oteller eski Doğu Bloku başkentlerinin hepsinde mevcuttu.

Mimari itibariyle belki Romanya'daki kadar ‘kitsch’ olmasalar bile, normal turistlerin dışında bunların hepsini tek bir ortak özellik belirliyordu.

Buralar, en alt tabakadaki lumpen it kopuğa kadar düşmeden, komünist iktidarlarla içiçe geçmiş; en azından o iktidarlardan cevaz almış ve ülkedeki tüm ‘yeraltı ekonomisi’ni denetleyen mafya mensuplarının karargahıydı.

Antrenin, lobinin, barın değişmez müdavimleri daima katil çehre, daima bitirim surat, daima orospu eda ve daima görmemiş zenginlik sergilerlerdi.

Binbir pislik ve çirkefin kol gezdiği bu oteller polis devletinde, bizzat polisin koruyucu kanatları altındaki ‘kurtarılmış bölgeleri’ oluştururdu.

Ve, tabii ki tıpkısının aynısı bir mekan Belgrad'da da vardı...

* * *

ZATEN, Zelijo Raznatovic, nam-ı diğer ‘Arkan’, beynine sıkılan üç kurşunla cumartesi günü burada cehennemi boyladı. Zebanilere resepsiyon önünde kavuştu.

Eh, Belçika, Hollanda ve Almanya'da silahlı soygundan aranan; sonra Slobodan Miloseviç'in koltuğu altına girerek ‘Kaplan’ milisleriyle binlerce Hırvat, Boşnak ve Arnavutu katleden; kendisini ‘emekliye ayırdığında’ da yine Miloseviç familyasıyla ortaklık yaparak gangsterliği sürdüren bu insanlık suçlusu rahat yatağında papaz istavrozu öperek Azrail'le buluşacak değil ya, su testisi su yolunda kırılır, delik deşik leşi otel lobisine serildi.

Ölüm haberini duyduğumda da aklıma, bütün ailesi katletilmiş bir Boşnak ananın Drina vadisinde koluma yapışarak, ‘Arkan’ın işi' diye ağlaması geldi.

Çok şey biliyor diye herifi Miloseviç temizletmiş veya mafyanın kendi arasındaki hesaplaşmaymış, doğrusu zerre kadar umurumda değil...

Dünya alçak bir kasaptan ve rezil bir caniden kurtuldu, önemli olan bu !

Ve şu da önemli ki, ‘Duvar’ın çöküşünden sonra Doğu Avrupa'nın ‘malum otelleri’ geçmişteki kimliklerini yitirirken, Belgrad'da eski hamam eski tas.

Buradaki otel komünist rejimle mafyanın bütünleştiği ve piştovun konuştuğu mekan olmak özelliğini koruyor. Lobideki kanlı aynaya totalitarizm yansıyor.

Amaan boşverin, hayda oynak çal Balkanlı Çingenem, işte Arkan geberdi !

Yazarın Tüm Yazıları