Geçtiğimiz hafta sonu batıdan doğuya uzanan gastronomik bir tur yapma fırsatım oldu. Önce Ege’nin hatta Türkiye’nin yeme-içme kültüründe her geçen gün çıtasını yükselten kasabası Urla’daydım. Ardından da Güney Doğu Anadolu’nun mutfağıyla, yemekleriyle haklı bir üne sahip kenti Gaziantep’e gittim.
#Müge AkgünMilano sadece moda, tasarım ve finans kenti olmadığını son yıllarda dünyaya gösterdi. Neredeyse tamamen Çizme’nin turizm kapısına dönüştü. Kanallar temizlendi, ünlü yapılar restore edildi, şehrin sınırlarını geliştiren modern endüstri bölgeleri oluşturuldu. En önemlisi sanat ve tasarım hâlâ önemini koruyor. İşte size Milano hakkında detaylar…
#MilanoYüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul, kültürel açıdan olduğu kadar yeme-içme bakımından da oldukça büyük bir zenginliğe sahip. Dolayısıyla da birçok mutfağa aynı anda ev sahipliği yaptığını söylemek mümkün. Bugün dahi İstanbul'un neredeyse her bölgesinde, bu tarihi birikimin izlerini görebiliyorsunuz. Öyle kült mekânlar var ki adeta İstanbul'u İstanbul yapan değerler arasında yer alıyorlar. Bu yazımızda sizler için böyle mekânları, yani kuşaklar boyu Türkiye'ye lezzet taşıyan 5 aile ve mekânı bir araya getirdik. İşte lezzetin yıllardır değişmeyen adresleri…
#İstanbulRoma’ya yaklaşık bir saat uzaklıktaki Castel Gandolfo, küçük, şirin bir İtalyan kenti. En önemli özelliği, papaların yaz aylarında dinlendiği sarayın burada olması. Albano volkanik gölünün kıyısındaki kentin ünü, antik dönemdeki soylulara kadar uzanıyor. Bugün de Roma sosyetesinin tatil kaçamağı yapmayı tercih ettiği kent olarak biliniyor. Yemekleri, şarapları, antik kalıntıları, muhteşem manzaralı gölüyle görülmeye değer bir yer.
New York’un en ünlü restoranlarından biri olan, Central Park’taki tarihi “Tavern on the Green” kapandı. Son ekonomik kriz ve çok sayıda dava nedeniyle iflas eden, 1935 yılından beri milyonlarca insanı ağırlayan tarihi restoran, birçok Türk göçmene de dolaylı yoldan iş olanağı sağlıyordu.
Brezilyalı şef Janaina Torres, World’s 50 Best Restaurant’s tarafından geçen yıl Latin Amerika’nın En İyi Kadın Şefi seçilmişti. Özellikle atıksız yaklaşımıyla adından söz ettiren restoranı A Casa do Porco yine aynı listede geçen yıl dünyanın 12’ncisiydi. Bu yıl unvanını Dünyanın En İyi Kadın Şefi’ne yükselten ‘Leydi Jaguar’ lakaplı Janaina Torres “Gelenekleri, malzemeyi korumayı ilke edinen üreticilerle çalışıyorum. İnsan ve hayvan refahına saygıyı değerli buluyorum” diyor.
#Janaina TorresDünyanın en büyük mozaik müzeleri arasında yer alan Zeugma Mozaik Müzesi, Ramazan Bayramı dolayısıyla günlük ziyaretçi rekorunu kırdı. Gaziantep Müze Müdürü Özgür Çomak, "Bayramın 3'üncü günündeyiz. Müzemize akın akın ziyaretçi geliyor. Özellikle bayramın 2'nci gününde, dün 5 bin 660 ziyaretçiyi ağırladık. Zeugma Mozaik Müzesi'nin tüm zamanlardaki en büyük günlük ziyaretçi rekoruydu bu rakam. Bugün bu rakamları daha da artıracağımızı düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Öte yandan bayram tatili dolayısıyla birçok tatil beldesinde yoğunluk yaşandı.
#GaziantepPiyanist Atilla Kaban ile gitarist Mustafa Sarışın, başkent Berlin’in ‘Küçük İstanbul’ olarak bilinen Kreuzberg kesimindeki atölyesinde yıllardır tarihi piyanolara ‘can’, daha doğrusu ses veren piyanocu, piyano ustalarının ustası Kadir Albay ile buluştu.
#AVRUPADAN HABERSon dönemde dikkat çeken bir tatil trendi olan ‘gramping’ İngilizce büyük ebeveynler (grandparents) ve kamp (camping) kelimelerinin birleşiminden türetiliyor. Bu trend, doğada-tatilde bir araya gelmeyi, aile bağlarını güçlendirmeyi ve anı biriktirmeyi ön plana çıkarıyor. Bazen sadece büyük ebeveynler ve torunları içeren bir tatil deneyimi olduğu gibi bazen de tüm aile, üç kuşak bir araya geliyor. ‘Yaklaşan 9 günlük bayram tatilinde büyükleri mi ziyaret edeceğiz, tatile mi gideceğiz’ ikilemi yaşayanlar bu akımdan ilham alıp büyükanne-büyükbabalarla tatile gidebilir. Bunu deneyimleyenlerden tavsiyelerini, gezginlerdense rota önerilerini aldık.
#TatilNil Karaibrahimgil ve Serdar Erener, orman içindeki evlerinin bahçesinde röportaj verdi. Sakalları ve bastonuyla dikkat çeken Serdar Erener, röportajında şehir yaşamını tehlikeli bulduğunu söyledi.
#Doğayla İç İçe Yaşayan Ünlülerİstanbul’un en kuzey ilçesindeydim bu hafta. Hani bir çoğumuzun hayalini kurduğu, en azından benim “Keşke şurada bir evim olsa, gecekonduya da razıyım” dediğim, ihtişamlı yalıların sıralandığı, Boğaz’ın en güzel seyredildiği Sarıyer’deydim. Ben buraya bayılıyorum. Sarıyer’de vakit geçirirken kendimi daha mutlu hissediyorum. Hala mahalle kültürü var burada. Birbirine gülen, selam veren, şık giyimli ve kibar insanlarla dolu bu ilçe. Kalite bir tık ötede. Tabi bu kalite mekanlara da yansıyor. İşte onlardan üçü…
#Sarıyer