İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı zorlu ve uzun yolculuk sonrası bugünkü halini aldı. 1975 yılında kurulan, 1976 yılında eğitim hayatına başlayan İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı 45 senedir yetiştirdiği çok sayıda sanatçı, eğitimci ve akademisyen ile ülkemiz bilim ve kültürsanat yaşamına damgasını vurdu. Ortaokul seviyesinden doktoraya kadar geniş bir yapıda eğitim verilen konservatuvarda lisans düzeyinde eğitim veren çalgı, kompozisyon, müzik teknolojileri, müzik teorisi, müzikoloji, ses eğitimi ve Türk halk oyunları bölümleri bulunuyor.
#İtü Konservatuvar“Az’cık göbek atalım ya” dedi, sosyal medyada olanlar oldu. Gördük ki 7’den 70’e herkes zaten buna dünden hazırmış. Peki, bizi ‘Bellydancing’ şarkısıyla baştan çıkaran INJI kimdi? ABD’de yaşayan genç müzisyenle Türkiye’ye gelir gelmez buluştuk ve sorunun yanıtını bizzat kendisinden dinledik.
#INJITürkiye Cumhuriyeti 100. yaşını kutluyor. Bundan tam bir asır önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Birinci Dünya Savaşı sonunda yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden yeni bir ülke kurdu. Cumhuriyet’in yetiştirdiği nesiller bağımsız, onurlu, gururlu vatandaşlar olarak her alanda başarılara imza attı. Hey Gidi Yıllar sayfamıza konuk olmuş, farklı alanlardan ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden duayen isimlerin anı ve değerlendirmeleriyle Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun; daha nice başarılı 100 yıllara!
#İTÜTürk çağdaş bestecileri arasında ikinci kuşağın temsilcisi, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, pek çok ödül almış devlet sanatçısı bestecimiz Prof. İlhan Usmanbaş bu ay 101 yaşına basmaya hazırlanıyor! Buluşup kişisel albümlerini karıştırırken, müziğin geçen yüzyılına da göz attık. İlhan Hoca, “İnsan hayattan boş olarak, boşluk bırakarak gitmemeli… Bilmediği şey insanın boşluğudur. Yaşamın kısa ve gel-geç olduğunu akıldan çıkarmadan, merakınızı hemen gidermelisiniz” diyor.
#İlhan UsmanbaşBursa’nın önemli sanat kurumlarının kuruluş süreçlerinde görevler üstlenen Prof. Dr. İsmail Göğüş ile Bursa’nın sanat tarihine ışık tutmaya çalıştık. Göğüş, “Bursa orkestrası, operası, konservatuvarı ve sahneleriyle büyük bir kültür merkezi olmak zorundadır. Sizce de bu şehre bir oditoryum yakışmaz mı?” diyor.
#BURSAGönlünü kaptırdığı oyunculuk adına hayatında “U dönüşleri” yapmayı göze almış bir kadın Ayça Bingöl. Pek çoğumuz onu “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin “kalpleri dağlayan” Cemile’si olarak tanıdık. Oysa kendisine çok yakışan, bir o kadar da “yapışan” rolü üstlenene kadar esaslı bir mücadele vermiş bu genç kadın. Bingöl’ü başrolünde oynadığı yeni dizisi “Benim Adım Gültepe”nin setinde ziyaret ettim. İtiraf etmeliyim ki, karşıma canlandırdığı karakterler gibi “hüznü dost edinmiş” biri çıkacak sanıyordum. Aksine cıvıl cıvıl, mesleğine ve hayata sımsıkı bağlı, egosunu törpülemeyi başarmış Ayça’yla tanıştım. Yaşamın ona sunduklarından çıkardığı dersler sonucu her ne olursa olsun üzülmeyi “gereksiz bulan”, sürprizlerle dolu bu genç kadınla siz de bir “el sıkışın” derim...
“Muhteşem Yüzyıl”da sultan kostümüyle görmeye alıştığımız Halit Ergenç, bu kez en cool haliyle GQ Türkiye için objektif karşısına geçti. Telefonunda “Ana Sultan” olarak kayıtlı annesini, ünlü bestekar babası Sait Ergenç’i, oyunculuk öncesinde yer göstericiliğinden fuarda robot kılığına girmeye kadar yaptığı işleri, müzikal oyunculuğu hayaliyle gidip müzikal fuayesinde barmenlik yaptığı Amerika macerasını ve hayatında dönüm noktası olan daha pek çok şeyi ilk kez anlattı.