Güneydoğu’da şimdi bir başka dönemeç

ÖNCELİK Hakkari’de.

Haberin Devamı

PKK sadece terör için değil, onun çok ötesinde, kendi siyasal kararlarını hayata geçirmek için Hakkari’yi pilot il olarak seçiyor. Referandumda, Türkiye’deki en düşük katılımın Hakkari’de gerçekleşmesi, yüzde 7 gibi garip bir katılım, akla ister istemez, önümüzdeki günlerde Hakkari’de ne olacak, sorusunu akla getiriyor.

Güneydoğu’da referandumu boykot yüzde 40 oranında tutuyor. Halkın büyük çoğunluğu BDP ve PKK’dan uzak duruyor. Buna rağmen, yüzde 40 sırt çevrilecek bir oran değil.

Neden boykot? Devlet Kürtleri ciddiye alsın, Kürtlerin taleplerini yerine getirsin, onun için boykot.

Buna karşılık, sandığa gidenler, evet oylarında rekor kırıyor. Yüzde 80’lere, 90’lara ulaşan evet oyları.

BEKLENTİ

Neden evet? Bölge 12 Eylül askeri yönetiminden çok çekiyor. Askeri yönetim Kürtçe konuşmayı bile yasaklıyor. Sandığa gidenler, anayasa değişikliğini 12 Eylül’ün rövanşı olarak algılıyor, evet rekoru onun için.

PKK 20 Eylül’e kadar ateş kes kararı veriyor. Süre önümüzdeki pazartesi günü doluyor.

Bu arada BDP eş başkanı referandumdan üç-beş gün önce, “13 Eylül ile 20 Eylül arası önemli, hükümet ne yapacaksa, bu arada açıklamalı” diyor. Şimdi onun söylediği günleri yaşıyoruz.

Hükümet bu arada ne yapacak? Kürtlerin beklentisine karşılık verecek ne yapabilir? Hele de, genel seçimlere aylar kala, Kürtlerin beklediği radikal kararlara yönelmesi zor.

HAYATİ DÖNEMEÇ

Bu durumda PKK kendi varlığını yeniden duyurmak için 20 Eylül sonrasında teröre tekrar başvurabilir.

Sorunu daha derinleştirecek olan başka bir uygulamaya yönelebilir.

20 Eylül’de okullar açılıyor. PKK açıklamasına göre, ilk eylem, bölgede çocukların okula gitmesini engellemek. Referandum boykotundan sonra, okul boykotu.

PKK planına göre, ardından gelebilecek bir başka karar var.

23 Eylül’de Hakkari’de demokratik özerklik ilanı.

Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımama cüreti. Kendi işimi kendim görürüm, beni ben yönetirim, buna kimse karışamaz, cüreti.

Bu bir saldırı. O saldırıya devletin kayıtsız kalması düşünülemez. Devlet buna elbette izin vermeyecek.

Bu senaryoları önleyecek olan, devletle birlikte hareket edeceği hiç kuşku götürmeyen, sandığa giden o yüzde 60 çoğunluk.

Sandığa gitmeyen yüzde 40 ise, BDP ya da PKK’ya bağlılığından dolayı değil, korkudan gitmiyor. Gidip evet oyu kullananların tavrı, bir anlamda devlete olan bağlılığın göstergesi.

Referandum Türk siyasal yaşamı açısından önemli bir dönemeç. Şimdi çok başka bir hayati dönemece girmek üzereyiz.

Kaydı tam 14 ay önce silinmiş  

KEMAL Kılıçdaroğlu 2009 Mart ayında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı. İstanbul’da ikametgah gerekiyor. Kağıthane’de bir yerde ev tutuluyor ve adres gösteriliyor.

Seçimi kaybediyor, Ankara’ya dönüyor. Kağıthane’deki mahallenin muhtarı Kılıçdaroğlu’nun o adreste oturmadığını tespit edip, kaydını 2009 Temmuz ayında siliyor. 14 ay önce. Çok büyük bir zaman.

Arada Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı seçiliyor. Büyük görev, çok iş ve de referandum kampanyası. O da ne, oyunu kullanamıyor.

Mahalle muhtarı ile CHP ilçe başkanı ismin silinmesiyle ilgili olarak “yetkilileri uyardık” diyor, ama o yetkililerin kim oldukları şu ana kadar belli değil.

Ölmüş insanların seçmen kimlikleri elden ele dolaşırken, koca CHP Genel Başkanının ismini silerek, seçmen kütüğünden düşürmenin hesabını CHP iktidardan sormalı.

Ancak, CHP açısından ortada 14 aylık ihmal var. CHP bu ihmali kendi içinde soruşturmalı.

Sorumlulara da, faturayı kesmeli.

AİHM yolu artık zor

ANAYASA değişikliği yeni bir kapı açıyor. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı. Değişiklikten önce Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunma hakkına sahip olanlar Cumhurbaşkanı, 110 milletvekili, iktidar ve ana muhalefet partisi Meclis gurubu.

Şimdi temel hak ve özgürlüklerden birinin kamu tarafından ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru mümkün. Bu, temyiz dahil, olağan yasal yolların tükenmiş olmasına bağlı. O yollar tüketildikten sonra, Anayasa Mahkemesine başvurulabilecek. Başvurunun nasıl yapılacağı yasayla düzenlenecek.

Böylelikle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru iyice güçleşiyor. Çünkü, oraya başvuru iç hukuk yollarının tükenmesiyle mümkün.

Beni en çok meraklandıran değişikliklerden biri bu madde. Bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesinde muhtemelen binlerce dosya birikecek. Mahkeme bunları kaç yılda sonuçlandıracak? Adalet kaç yılda yerine gelecek?

Yazarın Tüm Yazıları