Güneşten korunmak deri kanserini önlüyor

GÜNEŞTEN korunmanın erken yaşlanma ve deri kanserini önlediğini belirtildi. Yaz mevsimiyle birlikte, kıyafetlerin ve gündelik yaşam tarzının değişmeye başladığını kaydeden uzmanlar, güneş ışınlarının zararları konusunda uyarılarda bulundu.

Yaz aylarında insanların güneşe daha fazla maruz kaldığını anlatan Dermatolog Dr. Nermin Varilsüha, "İnsan sağlığına sayısız faydası olan güneş, ozon tabakasının delinmesi nedeniyle vereceği muhtemel zararlarla da dikkate alınmalı" diye konuştu.

Ultraviyole ışınlara dikkat

Güneş ışınlarının yarısını oluşturan ve bizi aydınlatan ışınlar infraruj (görünür) ışıktır. Diğer yarısını oluşturan ışınları göremeyiz. Bunlar mor ötesi diğer adıyla (ultraviyole /UV) ışınlarıdır.

UV C: Dünyaya ulaşmaz. Ozon tabakası tarafından tutulur.

UV A: UV ışınlarının %95’ini oluşturur. Bronzlaşmadan sorumludur. Ozon tarafından filtre edilemez. Uzun yıllar güneşin zararlı etkilerinin UV B ’den kaynaklandığı düşünülse de, son zamanlarda UV A’nın da UV B ile aynı etkilere sahip olduğu ancak aralarında şiddet farkı olduğu görüldü.

UV B: Güneş yanıklarından ve cildin yaşlanmasından sorumlu olmakla beraber asıl tehlikesi kanserojen olmasıdır. Ozon tabakası tarafından filtre edilir, camdan geçemez. Güneş yanığı ve kurumaya neden olur. UV B, UV A’ dan 600/1000 kat daha güçlü etkiye sahiptir.

Güneşin zararları

Güneş yanığı yapar.

Geçici olarak bağışıklık sistemini baskılar.

Güneş ışığına duyarlı cilt hastalıklarını alevlendirir.

Derinin destek dokularına zarar vererek, deride kırışıklığa yol açar.

Deride melanin pigmentin artmasına yol açarak deri rengini koyulaştırır.

Gözde katarakt oluşumuna neden olur.

Deri kanserlerine yol açar.

Yalnız yüzmeyin uyarısı

DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Merkezi hekimlerinden Yrd. Doç. Dr. Gürkan Ersoy, tatil döneminin başlamasıyla birlikte, boğulmalara karşı vatandaşları uyardı. Boğulma vakalarının en önemli nedeninin iyi yüzme bilmemek olduğunu belirten Dr. Ersoy, "İyi yüzme bilenler de zaman zaman suda sıkıntılı anlar yaşayabilirler. Bu yüzden öncelikle yalnız yüzmemek gerekir. Boğulmalara karşı alınabilecek diğer önlemler, küçük çocukları su kenarlarında yalnız bırakmamak ve alkol aldıktan sonra suya girmemektir" dedi. Boğulma vakalarında ilk belirtilerin, dudaklarda morarma, zor nefes alıp verme, nefesin tamamen durması, nabzın zayıflaması, bilincin kapalı olması, soğuk ve soluk cilt olduğunu anlatan Ersoy, "Böyle durumlarda yapılması gereken ilk şey yardım çağırmak ya da bunun için birini yollamaktır. Yaralıyı sudan çıkardıktan sonra bilinci, daha sonra sırasıyla havayolu, solunum ve dolaşımı kontrol edilmelidir. Ardından gerekliyse temel yaşam desteğine başlanmalıdır" diye konuştu.

İlk yardımı öğrenecekler

İZMİR Tabip Odası, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve ÇİMENTAŞ Eğitim ve Sağlık Vakfı işbirliğiyle İzmir’deki ilköğretim öğrencilerine ilk yardım eğitimi verileceği belirtildi. Önümüzdeki öğretim döneminde başlanacak uygulamanın Türkiye’de ilk olma özelliği taşıdığını belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Suat Kaptaner, "İzmir’in deprem bölgesi olduğu gerçeğinden hareketle tüm çocukların afetlere karşı bilinçli olmasını sağlamayı amaçladık. İlk aşamada Işıkkent’te 15 öğretmen ve 11. sınıf öğrencilerine ilk yardım eğitimi verdik. Bu eğitim kentteki bütün okullarda sürecek" şeklinde konuştu.

Buca Tıp’ta 7’nci yıl coşkusu

TAPDİ Buca Tıp Merkezi 7. kuruluş yıl dönümünü coşkuyla kutladı. Kurumda 5’inci yılını dolduran çalışanlar İşletme Müdürü Dr. Mehmet Bektur tarafından ödüllendirildi. ’Buca Tıp’ta işe başla, Buca Tıp’tan emekli ol’ felsefesiyle çalıştıklarını söyleyen Dr. Serap Uluırmak, kalıcı personelle çalışmanın kurum verimliliğini artırdığını belirterek, "Genelde işletmeler çeşitli nedenlerle çok sık personel değiştirirler. Biz, uzun süre kurumda çalışan personelimizi ödüllendiriyoruz. Bu sene 18 çalışanımız 5 yılını doldurdu, ayrıca yılın en başarılı 5 personeline de ödül verildi" dedi.

Ortodontik tedavide yoğunluk problemi

ÇOCUKLARDA sıkça görülen ortodontik bozukluklara bağlı tedavi talebinin son yıllarda artış gösterdiği belirtildi. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdal Işıksal, yeni neslin ağız yapısında geçmişe oranla daha çok bozukluk gözlendiğini, ailelerin sorunu düzeltme yoluna gittiklerini söyledi.

Ortodonti servislerinin aşırı talep ve yoğunluk sebebiyle yetersiz kaldığını belirten Prf. Işıksal, "Bilginin artamasıyla hastaların ortodontiye başvurma oranı da yükseldi. Bu değişim kliniklere müracaat eden hasta sayılarında artışlara neden oldu" dedi.

Tedavisi uzun

Ortodonti kliniklerinin bulunduğu üniversiteler ve devlet hastanelerinin bu artışa tam olarak cevap veremediğini belirten Işıksal, "Bunun en önemli sebeplerinden birisi tedavinin uzun sürmesi. Büyüme dönemi öncesi veya gelişim dönemi içerisindeki çocuklar temel hasta grubunu oluşturuyor. Tedavinin başladığı yaşa ve ortodontik bozukluğun derecesine bağlı olarak süre 3 yıldan 6 yıla kadar uzayabiliyor. Dolayısıyla artan tedavi talebine cevap vermekte güçleşiyor" diye konuştu.
Yazarın Tüm Yazıları