Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Apo ile oturup Apo ile kalkıyorum

Uzun zamandan beri CHP ile ilgili yazı yazmadım. Ama bugün durum öyle değil. Çetebaşı Apo'nun tutuklanması yüreğimde büyük bir coşku yarattı. Bir de aramızda kalsın, heyecandan hüngür hüngür ağladım. Bülent Ecevit'in açıklamaları da Türkiye'de özlediğimiz ‘‘devlet adamı’’ varlığını hatırlattı. Ecevit'in başbakanlığı döneminde bu operasyonun yapılması ve başarılı olunması beni Türkiye için yine ümitlendirdi. Yanlız Deniz Baykal, hükümeti düşürürken ‘telaşe müdürü’ idi. Mesut Bey, hakkında vereceği soru önergesini, Mesut Bey kendi açıklamalarını beklemeden canlı yayında imzalaması da talihsizlik eseri diye düşünüyorum.

DEVLET ADAMI KİMLİĞİ

Şimdi gelişmeler, Ecevit'in oyları artarken, Baykal'ın oylarının düştüğünü gösteriyor. CHP, ‘‘Bari barajı aşalım da devlet yardımı 3 trilyon para bize helal olsun’’ düşüncesinde. Partisi, devlet yardımını alınca Baykal da hemen altına 45 milyar liralık bir Mercedes çekiverdi. Üstelik çok da havalı oldu. ‘Sosyal demokrat’ Baykal'ı aşağısı kurtarmaz. Ecevit ise, halkın gözündeki popüleritesini kendi makam arabasının Renault olmasıyla sağlıyor. Halk, Ecevit'e bakarken 'helal olsun sana' diye bağırıyor. Darısı, DSP'nin bakanlarının başına.

Ecevit'in, Apo'nun yakalanmasına ilişkin yaptığı ilk açıklamasında şehit analarına da yer verip, ‘onlara verdiğimiz sözü tuttuk’’ demesi, Ecevit'in büyüklüğünün şehit anaları tarafından bir kez daha keşfedilmesini sağladı. Ecevit yaptığı şık açıklamalar ve devlet adamı kimliği ile devlete olan güvenimizi yerine getirdi. Recai Kutan ise, talihsiz bir cümle ile açıklamada bulundu:

‘‘Yakalanması güzel, ama detaylara bakmak lazım. Seçim malzemesi yapacaklar.’’

Zavallı Baykal, elleriyle Ecevit'e hediye ettiği başbakanlık, onu ruhen çok yıprattı. Türkiye bayram ederken bir tek o sessiz kalarak moral çöküşünü yansıttı. O hálá başka hesaplar peşinde; ‘‘barajı geçmeyi başarabilecek miyim diye’’ düşünüyor. Bana gelen bilgilere göre sabahtan akşama kadar papatya falına bakıp barajı aşıp aşmayacağını anlamaya çalışıyormuş.

BAYKAL SIKINTIDA

Baykal kendi kendini sorgulayıp duruyor, ‘‘Nerede hata yaptım?’’ diye. Ecevit ata bindi, Üsküdar'ı da çoktan geçti bile. Türkiye'nin gururu oldu. Apo'nun yakalanması para piyasalarına yansıdı, borsa yükseldi. Mesut Bey iktidardayken yaptığı en iyi işlerden biri de Apo'nun Suriye'yi terketmesini sağlamak olmuştu. TV'lerde şimdi haklı olarak neşeli bir Mesut Bey var. Ecevit'le her zaman üst düzeyde çok iyi anlaştı.

Susurluk silahçısı halkın hizmetinde!

Geçenlerde, ‘‘Ertach Tinar’’ antetli bir mektup geldi. ‘‘Sakın bu meşhur silah kaçakçımız Ertaç Tinar olmasın?’’ diye düşündüm. Hemen Nurcan Akad'ı aradım. Ertach Tinar ismini iyi hatırlamışım. Mehmet

Ağar'ın en yakını. Susurluk silahlarının İsrail'den ithalatcısı. Tinar ilaç işiyle uğraşırken ani olarak Mehmet Ağar tarafından bu işe sokulmuş ve milyon dolarlarına kavuşmuştu. Herhalde şimdilerde canı sıkılıyor. Gene eski işine dönmüş. Mektubunda kadınlarımızın en büyük dertlerinden biri olan meme kanserinin 2000'li yılların çok önemli bir hastalığı olacağını, benim bu hastalığı yolladığı tanıtım kaseti ile birlikte tanıtmamın kadınlara yol göstereceğini ifade etmiş.

Her kadının hiç değilse 6 ayda bir defa araştırma yaptırmasının mutlaka gerekli olduğu bilincini yerleştirme çalışamsında ona destek olmamı istiyor. Ve son satırında, ‘‘ben yapmak istediğimi çok açık olarak size yazdım’’ diyor. Tinar zaten açık sözlü. Silahları getirdiğini de açıkca beyan etmişti. Biz, ‘‘onu içerde ağırlarlar’’ diye beklerken aniden göğüs kanserine olan ilgisini herhalde nasıl paraya çevirebileceğinin hesaplarını yaparak bizlere mektup yazıyor. Kimbilir, meme kanseriyle ilgili bazı tıbbi cihazların Türkiye mümessili olmuştur. Bu konudaki araştırmalarımı haftaya yazmaya çalışacağım.

Baykal, yağcılarını Karakaş'a tercih etti

Ercan Karakaş'a kalabalık bir arkadaş ortamında rastladım. Hemen soruyu yapıştırdım:

‘‘Üç güne üç aylık maaşı alacak mısınız?’’

Aldığı gibi hemen Hakkari Çukurcalı üniversiteli gençlere bağışlayacağını söyledi bana. O zaman henüz CHP İstanbul 3. bölge milletvekili adaylığı seçimi yapılmamıştı. Geçen pazartesi bir

baktım Ercan, alt sıralarda seçilemeyecek bir yere gelmiş. Üzüldüm. Partinin uzun vadeli geleceği için muhalefet yapardı, yanlışları söylerdi. Demek ki, Baykal, kendi yağcılarını Ercan Karakaş'a tercih etti.

Baykal, partisinin ayakta kalmasından çok kendinin ve çevresinin ayakta kalmasını istiyor. CHP'ye yazık ediyor.

Londra'dan hatıra

Geçenlerde yolda giderken yabancı yayınlar satan bir dükkanda Müjde Ar ile Türkan Şoray'ın birlikte çerçevelenmiş resimlerinin bulunduğu bir dergi gördüm. Ve hemen satın aldım. Colors adlı dergi, bu resmi Londra'nın ‘Babıali’’si Fleet Street'deki bit pazarında bulmuş. Ve sayfalarında yer vermiş. Ben de bu fotoğrafı sizlerle paylaşmak istedim.



Yazarın Tüm Yazıları