Gerçekçi ağıt

RÜZGÁRIN çölden kaldırıp taşıdığı kum fırtınasına saklanarak köye ölüm getiren kalpsiz katillere bir teşekkür borcumuz olabilir mi acaba?

* * *

Ölümle ilgili bazı teknik kitaplar kurşun yarasını soğuk ifadelerle açıklar:

"...Patlama gazları tesiriyle organlarda husule gelen belirtiler çok ağır olur. Kafatası, organlar parçalanır. Atış yerinin altında kemik bulunuyorsa giriş deliği atipik yıldız şekilde girintili çıkıntılı olur..."

Kara haber geldiğinden beri ülke olarak bir mana bulmaya çalışıyoruz.

Sanki...

PKK öldürmüş olsa rahatlayacağız.

Düğün dönüşü şarampole yuvarlanarak öldüklerini öğrensek içimize su serpilecek.

Halay sırasında bir korucunun el bombası kazara düşse ve patlasa, daha önce yaptığımız gibi "Yılın ilginç ve matrak haberleri" listesine koyacağız.

Ama cevap "hiçbiri" işte.

Potansiyel doğru cevaplar hayat gibi gerçek, ölüm gibi soğuk: Alabalık çiftliği... Husumet... Rant kavgası... Kız meselesi...

44 kişiyi akla, vicdana sığmayacak şekilde öldüren canilere nasıl teşekkür borçlu olabiliriz peki?

* * *

44 kurban hayatlarına devam ediyor olsaydı...

Kimi korucu olarak ölecekti.

Kimi zaten bir şekilde töreyle ters düşüp ölecekti.

Hamile kadınlar doğum sırasında ölebilirdi.

Çocuklar yanlışlıkla mayın tarlasına girebilirdi.

Kimi şehit düşerdi, kimi trafik kazasında ölürdü herhalde.

Ve gelin açık konuşalım; "parça parça ölselerdi" kanıksanmış ölüm haberleri arasından sessizce geçip giderlerdi.

Katiller kara, kapkara bahtıyla doğmak, yaşamak ve ölmek zorunda olanları toplu halde öldürüp, cesetlerini memleket gündemine kanlı soru işaretleri şeklinde bırakıvermiş oldu.

Ve böylece 44 masumun ölümünü unutulmaz kılmış oldu caniler.

Bunun için teşekkür edilmeli kalbi taş kesmişlere.

O 44 kişi zaten parça parça ölecekti.

Kimini terör, kimini sağlık sistemi, kimini töre alacaktı.

Ne ekranlarda 24 saat boyunca "son dakika gelişmesi" olacaklardı, ne bir açık oturum konusu.

Of be kardeşim!

Allah rahmet eylesin.

Reha Muhtar’ın İmajinyo işleri

REHA Muhtar CNN Türk’te her akşam sığınabileceğim bir liman, geyiklerin özgürce koştuğu bir alan yarattığı için çok memnunum.

Özellikle "4 Muhteşem Kadın" formatıyla televizyon tarihi için "anında klasik" olacak türden bir adım atmış oldu.

NTV’nin Müjde Ar-Çiğdem Anat-Pınar Kür-Aysun Kayacı’dan oluşan çakılı dörtlü savunmasına karşı; dörtlüyü sürekli değiştiren bir sistem belirledi Reha Muhtar.

İkisini karşılaştırmak yanlış olur aslında, öyle değil mi?

* * *

Zaten birkaç aydır kafamı kurcalayan "Reha Muhtar sorusu" başka.

Hürriyet’in futbol devlerini buluşturan Efsane 11 gecesinin üzerinden birkaç ay geçti.

O gece Reha Muhtar’ın üzerinde jilet gibi ütü izi bulunan bir kot, blazer ceket ve boynunda da balıkçı ağı formatında dolanmış bir şalımsı oluşum vardı.

Moda zaptiyesi değilim fakat "Aaa, kotunu ütülemişler, fark etmemiş, giymiş Reha Muhtar" gibi bir sosyal ortam açılımı yaptım.

Kokteyl ortamında benimle salınmakta olan ve bu işlerden çakan bir arkadaşım "Aynalı sazan! O çizgili blucin işi Amerika’da zenginler arasında modadır..." dedi.

"Ama, ama biz İstanbul’dayız... Reha Muhtar’ın kotu ütülü ve tuhaf duruyor" diyerek şansımı zorlamadım.

Fakat ıska geçen moda suikastimin derdi içimi kemirmeye başladı.

* * *

Şimdi gözüm üstünde başında Muhtar Reha.

Halinde, tavrında ve bazı frapan gömlek ataklarında değişim gözlüyorum ve biraz tedirgin oluyorum.

Türkiye’de şık gazeteci bir tanedir, adı Güneri Cıvaoğlu’dur ve Vatan’ın yeni taşındığı Milliyet binasında yaşar.

Alacaksan onu örnek al.

Sedat Ergin’in kazakları ve Hasan Cemal’in arazi kıyafetleri de gayet iyidir.

Benden sana Cimbomlu kardeş tavsiyesi...

Bırak bu İmajinyo işlerini, Post-İlhan Mansız açılımlarını; Çarşı’yı da Kartal’ı da bozar!

(Son dakika gelişmesi: Kılığı kıyafeti boşverin. Reha Muhtar ve Deniz Uğur ikizlerine kavuşmuş. Her ikisine de mutluluklar dilerim.)
Yazarın Tüm Yazıları