Galatasaray için ekonomik ağıt

BAŞTAN itiraf edeyim; yabancı takımlarla yapılan maçlarda Türk takımlarını destekleyen bir Fenerbahçeliyim.

Kökten Fenerbahçeli Cengiz Çandar’ın tabiriyle ’Light Fenerli.’

Bu yüzden önceki akşam Galatasaraylı dostlarımdan her tarafı tel tel dökülen Ali Sami Yen’de Galatasaray-Hamburg maçını izleme daveti aldığımda bile hiç tereddüt etmeden ’evet’ dedim.

Fakat beni İstanbul’daki kar soğuğuna rağmen yollara düşüren asıl sebep sıkı bir Galatasaraylı olan Hakkı Özdal’ın önceki gün Referans’ta yayınlanan ’Goller sadece Hamburg’a değil, krizin de kalesine atılacak’ analizi oldu.

Özdal’ın ekonomik verilerle cevabını aradığı korkunç soru şuydu:

Galatasaray bu turu geçemezse ’tarihin en pahalı Galatasaray’ı, ’tarihin en başarısız takımına’ dönüşecek!

Ürkütücü ama gerçek.

Adeta Galatasaray UEFA kupası 4’üncü tur rövanş maçına değil, kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsüne çıkıyor.

Neden?

Çünkü sezon başında ’bir takım mali varsayımlarla’ yapılmış yüksek harcamalar global finans krizinin de etkisiyle Galatasaray’da tüm hesapları altüst etmiş durumda.

Hatırlayın efsane oyuncu Hakan Şükür’ün buruk vedasından sonra Galatasaray’da art arda son derece pahalı transferler gerçekleştirildi.

Adnan Polat takımını hem mali hem de sportif anlamda küllerinden doğurmaya ant içti. Stuttgart’ın stoperi Meira, Avrupa gol kralı Baros, Liverpool’un yıldızı Kewell, İtalya’nın milli kalecisi De Sanctis transfer edildi. Ayrıca takımın tüm pahalı oyuncuları kadroda tutuldu. Fakat Başkan Polat tüm bunları yaparken üç önemli kaynağa güveniyordu.

1-Banka kredileri.

2-Şampiyonlar Ligi gelirleri

3-Zamanında bitmesi beklenen Seyrantepe stadı üzerinden yapılacak ön ödemeli loca-kombine satışları.

Maalesef eylül ayında tüm piyasaları sarsan global finans krizi, bu üç planı da suya düşürdü. Zaten 241 milyon TL’lik aşırı borcundan dolayı Galatasaray’a temkinli yaklaşan bankalar, hepten kredi musluklarını kıstı. 50 milyon dolarlık nakit beklentisi boşa düştü.

Ardından Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nden beklenmedik bir biçimde elendi. Fenerbahçe’den farklı olarak Galatasaray erken elendiği için alabileceği 10 milyon dolara yakın para da, ezeli rakibine gitti. Kulübün 165 milyon TL gelir beklentili bütçesi tıpkı AK Parti Hükümeti’nin 2009 bütçesi gibi daha baştan delik deşik oldu.

Galatasaray’ın yıllık geliri 104 milyon TL. Mevcut borcu ise yıllık gelirinin 2.5 katı.

Fakat eleme gecesi Polat çok akıllıca bir manevrayla ’Artık hedefimiz belli, Kadıköy’de UEFA finali’ deyince hem kökten Fenerlilerin yüreğini hoplattı hem de mali ve sportif açıdan çaresizlik içindeki takımına son bir ’yaşam öpücüğü’ kondurmuş oldu.

Oysa en iyi Polat biliyor ki, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finalin geliri Kadıköy’de oynanacak UEFA finaline bedel. Ama elden ne gelir!

Son olarak stat inşaatı yüklenici firmanın mali kaynak sorunları nedeniyle aksadı. Dubaili ortaklardan beklenen kaynak gelmediği için işçiler işi durdurdu.

Ön ödemeli loca satıp kaynak yaratmayı umut eden Galatasaray yönetimi, bir anda kendisini bitiş tarihi bile belli olmayan bir sürecin içinde buldu.

Kriz Galatasaray’ı üç koldan sarmaya başladı.

Nakit akışı durdu, öyle ki pahalı takımın masrafları bile karşılanamaz oldu. Hatta bir çok spor otoritesine göre Meira gibi başarılı bir futbolcu 4’üncü tur öncesi sırf mali sıkışıklığı aşmak için satışa çıkarıldı.

Lafın özü, Galatasaray ya mali açıdan içine düştüğü darboğazı aşmak için Hamburg’u yenecek ya da kaçınılmaz bir küçülme girdabına girecekti.

Açıkçası ben 2006’da ’parasız’ 2008’de ’hocasız’ şampiyon olmuş, her krizi sportif başarıyla atlatma becerisi göstermiş Galatasaray’ın bu krizi de aşacağı umuduyla gittim Ali Sami Yen’e.

Fakat çekirge bir sıçrar iki sıçrar, Galatasaray benim gibi ’light Fenerlilerin’ desteğine rağmen üçüncü sıçramayı yapamadı.

Bana da timsah gözyaşları dökmek yerine, Galatasaray için en azından ’ekonomik bir ağıt’ yakmak kaldı.
Yazarın Tüm Yazıları