Fikret Bila

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Makedonya'da ağır bir trafik kazası geçiren Rüştü Kazım Yücelen, Şinasi Altıner ve gazeteci arkadaşım Fikret Bila'ya Allah'tan acil şifalar diliyorum. Fikret, maalesef bir gözünü yitirdi. İnşallah bu kadarla kalsın ve ağır hasar gören beyni, ileride başka sorunlar yaratmasın.

Fikret düzgün, namuslu, saygın adamdır. Onu yine aramızda gördüğümüz an, dünyanın en mutlu insanları olacağız.

Ne olur dayan Fikret.

DEMOKRASİ OYUNU

‘‘Ben istifa ediyorum. Memlekete zarar veren bu partide daha fazla kalamazdım...’’

Bravooo!.. Yuuuuhhh!..

‘‘Yeni partimde de mutlu olamadım. Başkasına geçiyorum...’’

Yeşeeee!.. Geç bakalım!..

‘‘Memleketimin yüksek çıkarlarını gözetmek zorunda kalarak partimden istifa etmiştim. Yine memleketimin çıkarlarını gözeterek eski partime geçmek lüzumunu hissetmiş bulunuyorum. Avanta almadım!..’’

Helal sana bu yollar, helal!..

‘‘Beni seçimde liste başı yapacak bir parti arıyorum. Bulduğum zaman oraya geçeceğim...’’

Vay bee!..

‘‘Liste garantisi aldığım için partimi değiştirdim. İl örgütü bana emanet...’’

Varol, nurol!..

‘‘Paşam, bu işin tadını aldınız ama bağımsız kaldınız. Siz yine bize gelin, listede birinci sıra yapalım. Ne de olsa silah arkadaşıyız!..’’

Amaniiiin!..

‘‘Abicim, sen bir istifa et, gerisi tamamdır. Sen bizim en sevdiğimiz milletvekilisin. Genel başkanımız seni unutmaz. Ne avanta istersen bizde var...’’

‘‘Sayın genel başkanım, size gelmesine gelirim de, kardeşimin baraj ihalesi vardı... Sıkıntıya düştü...’’

‘‘Sen gel, baraj ihalesi kardeşinindir...’’

***

Bir Meclis düşünün ki, 550 milletvekilinin neredeyse üçte biri, seçimden bu yana parti değiştirmiş.

Oradan oraya, şuradan buraya!

Adam güya erdemli bir davranış sergilemiş, partisini bırakmış.

Adam sonra yine erdemli bir davranışla, eski partisine geçivermiş.

Bazısı yine istifa etmiş, bu kez başka yere geçmiş.

Bir Meclis düşünün ki, ilk istifa hemen seçimin ertesi günü gerçekleşmiş.

DSP'den seçilen biri, seçimin ertesi gününde ANAP'a girmiş!

Sonra, tekmili 36 kısımdan oluşan komedi ve rezalet başlamış.

İstifalar, girişler, çıkışlar birbirini kovalamış.

Bazıları sekiz kez parti değiştirmiş.

Dile kolay, sekiz parti değiştirmek ne demektir!

Bazıları istifa etmiş, tam iki saat sonra istifasını geri almış!

Böylesine bir ciddiyetsizlik dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz.

***

Bunun adına ‘‘demokrasi’’ falan değil, olsa olsa ‘‘demokrasi oyunu’’ denir.

Meclis'in saygınlığını zedeleyen, işte bu tipler, bunlara çanak tutanlar ve genel başkanlarıdır.

Türkiye'de insanlar demokrasiye niçin saygı duymuyor? Niçin siyasal partilere ve onların genel başkanlarına güvenmiyor? ‘‘Milletvekili’’ deyince kitleler niçin gülüyor?

İşte bunların yüzünden.

Çevrenize bir bakın. Siyasetçiye güvenen, inanan bir kişi var mı? Bir tek kişi bulabilir misiniz? Bu Meclis'ten, siyasetçiden, şu genel başkanlardan saygıyla söz eden kimseyi tanıyor musunuz?

***

İnsanlar eskiden farkında değillerdi, ama şimdi televizyondan izliyorlar. Meclis Genel Kurul çalışmaları TRT-3 kanalından canlı olarak yayınlanıyor.

Şu yapılan konuşmalara bir bakın. Çoğu, incir çekirdeğini doldurmayan ‘‘seçmene selam’’ muhabbeti.

Şu genel kurul salonunun boşluğuna bir bakın. Sıralar bomboş. İçeride çoğunlukla 20-30 kişi var. Habire yoklama yapılıyor. Tek tek isimler okunuyor ve bir tek çalışma saatinin maliyeti yüz milyarlara ulaşan Meclis, en değerli zamanını yoklama yaparak geçiriyor. Bir yoklama 45 dakika sürüyor.

Nerede bu beyefendiler ve hanımefendiler?

Kimi kuliste çay-kahve sohbetinde, kimi toz olmuş. Bazıları da iş takibinde.

***

Ve üstelik istifalar, transferler, vaatler, avantalar...

Dün niye istifa ettin, bugün o partiye niye dönüyorsun muhterem? Ne değişti? Sana ne vaat ettiler? Durup dururken hidayete mi erdin?

Toplumun beklentilerinin yüzde birini bile yerine getiremeyen bir Meclis. Tıkanmış kalmış.

Toplumun güven duymadığı, bazıları şaibeli parti genel başkanları ve yöneticiler.

Hiç kimse kusura bakmasın, ama ben bu mevcut rejimin adına ‘‘demokrasi’’ falan diyemiyorum. Bu 550 kişiden pek çoğunun milleti sadece ‘‘kâğıt üzerinde’’ temsil ettiğine inanıyorum.

Bazen düşünüyorum... ‘‘Şu genel başkana, şu partiye destek vermeli’’ diyemiyorum.

Siyasetçinin dincisi, yobazı, laiki, liberali vesairesi hep aynı. Al birini vur öbürüne. Bütün amaçları, yeniden seçilebilmek.

Siyasetçiye güvenmiyorum. Bir Türk vatandaşı olarak şu olup bitene asla saygı duymuyorum.

Aralarında az sayıda değerli insan olduğunu da biliyorum. Ama o Meclis potası içerisinde hepsi kaynayıp gidiyor.

Yazık oluyor Türkiye'ye, yazık oluyor.













Yazarın Tüm Yazıları