Ferai Tınç: Suskunluğun sorumluluğu

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Avrupa Birliği'ni tartışacaktık. Avrupa'nın 2000 yılı hedeflerini ve genişleme stratejisindeki değişimi konuşacaktık.

Yeni anlayışın, hazırlık süresini belirlemeyi tamamen aday ülkelere bıraktığını, değişim süreciyle ilgili uzlaşma ortamını derinleştirmek için dinamikleri ateşleme zamanının geldiğini yazıp çizecektik.

Demokratikleşme, insan haklarının iyileştirilmesi konularında ortak anlayışın olgunlaştığı bu dönemde, Anayasa değişikliğini gündeme getirecektik.

Türkiye'ye aralanan kapıdan Avrupa'ya giriş rotalarımızı çizecektik.

* * *

BAKU-Ceyhan'ı tartışacaktık.

Kafkasya ve Asya'nın yeni Cumhuriyetlerinin tam bağımsızlıklarının garantisi olan enerji koridorunda Türkiye'nin vaz geçilmez yerini belirleyen süreci, sözlerin ve vaadlerin satır aralarını dikkatle inceleyerek takip edecektik.

Kimsenin fark etmediği boşlukları karanlıklarda gizleyerek, Bakü-Ceyhan'ı olup bitmiş gibi gösteren erken müjdelerin pompalanmasını engelleyerek, pazarlıkların sağlığını yakından takip edecektik.

* * *

CUMHURBAŞKANI ve Başbakan Ecevit'in, Merve Kavakçı olayına sağduyulu müdahalelerinin yarattığı iklimde, laik demokratik cumhuriyet ilkesinden kesinlikle taviz vermeden toplumsal uzlaşmanın kanallarını açacaktık.

Allah kelamının arkasına sığınarak hayatı yorumlamaya kalkan örümcek kafalı çıkarcılara karşı demokratik mücadele hakkımızı en sert tartışma platformlarında yürütecektik.

Güneydoğu'yu, Kürt meselesini tartışacaktık.

Kara parayı, uyuşturucu trafiğini irdeleyecektik.

* * *

TARTIŞILACAK, konuşulacak yazıp çizilecek ne kadar çok konu var.

Ve ne kadar önemli kararlar var önümüzüde verilmesi gereken.

Ama bırakmıyorlar.

Kimbilir kimlerin karanlık planları, kimbilir kimlerin yarım kalmış hesapları ufkumuzu karartıyor.

Kimler onlar?

Bilmiyoruz. Çünkü bulmuyoruz.

Uğur Mumcu'nun katillerini bulduk mu?

Ya sevgili Çetin Emeç'in? Ve anılarını saygıyla andığımız diğer onlarcasının katilleri bulunabildi mi?

Önce hep birlikte başladık yürüyüşe. Katiller bulunsun diye sesimizi yükselttik ama unuttuk onları, yıllardır gerçeğin peşinde koşan aileleriyle başbaşa bıraktık anılarını.

Mahkemelere müdahaleler oldu, kanıtlar yok edildi sonuca götüren yollar gözlerimizin önünde tıkandı.

Sustuk.

Eğer bugün Ahmet Taner Kışlalı'ya ağlıyorsak, bu durumda kendi unutkan suskunluğumuzun payını da görmek zorundayız.

Eğer biz, siyasi cinayetlerin faillerini bulma yetenek ve geleneğine sahip bir ülke olduğumuzu kanıtlamış olsaydık, ne iç ne de dış karanlık güçler Türkiye'yi böyle derin acılarla sarsma cesaretini bulabilirlerdi.



Yazarın Tüm Yazıları