Farka dikkat

İyi ettik ama önce aramızda anlaşalım. Çünkü körü körüne AB yanlısı kesilenler kadar, körü körüne AB karşıtı olanlar da var.

Mantık nerede?

Teslimiyet ile külliyen ret arasında makûl bir nokta yok mu?

***

Bize hemen 301’inci maddeyi soruyorlar. Yahu, eleştiri başka, aşağılamak başka.

Onlar istiyorlar ki Türkiye’de Türkiye’yi aşağılamak serbest olsun.

Niçin olsun?

Her ülkede 301’e benzeyen maddeler vardır.

Elbet yağmur yağdı, vay, sen bana ördek dedin türünden alınganlıklar hiç bir dâva’ya sığmaz ama her yalan ve hakaret de ifade özgürlüğüne girmez.

Bu farkı kim anlatacak onlara?

Baş müzakerecimiz ortalarda yok. Daha ziyade Asya’da geziyor.

Yeniden AB’ye yöneldiysek, bâri organize bir şekilde yönelelim.

Takım oyunudur bu.

Bütün hatlarımızı cepheye sürmek lâzım. Çünkü epey vakit kaybettik.

***

Avrupa Adalet Divanı, dün bir el’ense çekti... Tabii, tutarsa... Önce bir denedi: PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarmak istedi.

Hayrola?

Ne değişti ki?

Örgüt, teslim mi oldu? Ateş mi kesti? Silah mı bıraktı? Acaba özür diledi de bizim haberimiz mi olmadı?

Hayır.

Öyleyse ne demek istedi

Adalet Divanı?

Bu durumda susamayız. Ağzı, dili, elinde mikrofonu, kalemi olan herkes, gereken cevabı vermelidir.

Mesela ben... AB’ye girmekten yana bir Türküm ama o Adalet Divanı’nı buradan terör yatakçısı ve yardakçısı olarak ilân ediyorum. Sesimin yettiği yere kadar da bağıracağım.

***

İktidar da böyle yapsın. Muhalefet de böyle yapsın. Medya da.

Yoksa körü körüne AB’ci ya da körü körüne AB karşıtı kesilmek neye yarar?

Biz Batılı olmak istiyoruz.

Batıcı değil.