Fac et Spera yani çalış ve umut et

Michel Chapoutier 1996 yılından beri tüm şaraplarının etiketlerinde hem Latin harfleri, hem de körler alfabesi Braille’i kullanıyor. Şarabın engellileri dışlamayan evrensel bir ürün olduğunu vurgulayan bu jest kısa zamanda bir fenomen olmuş. Chapoutier ilkesini Latince ‘çalış ve umut et’ anlamına gelen ‘Fac et Spera’ ibaresiyle firma logosunda taşıyor

Gözlerini genç yaşta kaybetmişti belki ama diğer hisleri özellikle de koku alma yeteneği ortalamanın çok ötesindeydi. Belki de şarabı bu yüzden tüm diğer içeceklere tercih ediyordu. Çünkü şarap kadar karmaşık bir diğer aroma yelpazesini diğer kokladıklarında bulamıyordu. Burnu kadehinde kayboldu ve uzun süre içinden nefes almayı sürdürdü. Öyle güzeldi ki aldığı kokular, içmeye kıyamıyordu. Sanki biri, bağının taşlarını binlerce çiçekle, balla ve tropik meyvelerle sıkıp suyunu çıkarmış, bu şişeye koymuştu.
Parmaklarını etiketin üzerinde yavaşça gezdirmeye başladı. Dudakları aralandı ve “M nokta Chapoutier” sözcükleri çıktı. “Ermitage l’Ermite, 1999” diye devam etti. Bu şaraplardan kolay kolay vazgeçemesinin nedeni hem baş döndürücü kokuları hem de etiketlerinde kör alfabesiyle tüm bilgilerin sunulmasıydı. Yalnız başına mahzene girip el yordamıyla aradığı şarabı, kimseciklerden yardım almadan bulabiliyordu. Şişeler en yalnız, en karanlık günlerinde dahi ona mutluluk veren, yol gösteren dostlarıydı.
Bu hayali kahramanımızın gerçekte var olduğuna adım gibi eminim. Devrimci vizyoner Chapoutier 1996 yılından beri tüm şaraplarının etiketlerinde hem Latin harfleri, hem de körler alfabesi Braille’i kullanıyor. Firmanın bugünkü varisi Michel Chapoutier’in ailesi 1808 yılında Kuzey Rhone Vadisi’nin günümüzde en önemli merkezlerinden Tain l’Hermitage kasabasına yerleşmiş. O yıllarda güvenilir gelir sağlayan bağcılık ve şarap işi bu aileye çekici gelmiş ve ilk küçük bağ ve şaraphanelerini satın almışlar.

ENGELLİLERİ DIŞLAMAYAN EVRENSEL ÜRÜN: ŞARAP

Bir önceki mal sahibi Comte Monier de la Sizeranne Ailesi’nin adını değiştirmeden yaşatmayı yeğlemişler. Bu ailenin torunu Maurice de la Sizeranne dokuz yaşında kör olmuş ve dünyasını müzikle aydınlatarak bu konuda profesörlüğe kadar yükselmiş. Bununla da yetinmeyerek o yıllarda temeli atılmış olan ancak bir türlü pratik hale getirilemeyen Braille alfabesi konusunda derin bir araştırma yaparak bugün hala geçerli olan versiyonunu geliştirmiş. Kendisi ayrıca Fransız Körler Derneği’nin de kurucusu.
İşte bu büyük insanın mirasını devam ettirmek ve ailesinin bugünlere gelmesinde önemli rol oynayan bu bağı yüceltmek amacıyla Michel Chapoutier 1994 yılında La Sizeranne bağından Hermitage şarabında, bu kabartılı noktalar üzerine kurulu alfabeyi kullanmış. Bu etiket öyle beğenilmiş ki, iki rekolte sonra toplam üç düzine farklı etiketten oluşan tüm Chapoutier ürün gamına uygulanmış. Şarabın engellileri dışlamayan evrensel bir ürün olduğunu vurgulayan bu jest kısa zamanda bir fenomen olmuş.
Henüz 46 yaşındaki Michel Chapoutier 1990 yılında şaraphaneyi babasından devralalı beri sayısız yenilik ve ilke imza atmış. Dünyada o yıllarda çok az örneği olan biyodinamik bağcılığı benimseyerek şaraplarına benzersiz bir doğal boyut ve aromatik zenginlik katmış. Robert Parker’dan 100 tam puan alan Chapoutier şaraplarının sayısının onlarca olmasına şaşmamak lazım. Gururla eklemeliyim, ABD’de firmam kadar bu şaraplardan satın alarak ait oldukları koleksiyonerlerin kavlarına ulaştıran şirket az.
Yüzlerce yıllık bir aile şirketini iflasın eşiğinden dünyanın en iyileri arasına 20 yıldan az bir sürede taşımak inanılmaz bir başarı. Kaliteden ödün vermedikçe ve durmadan didindikçe mutlaka sonuç alınabileceğine inanan Michel Chapoutier bu ilkesini büyük düşünür Descartes’ın benimsediği Latince ‘çalış ve umut et’ anlamına gelen ‘Fac et Spera’ ibaresiyle firma logosunda taşıyor. Kaliteden ödün vermeyen şarapları işte bu azmin ve umudun meyveleri. Chapoutier örnek bir şahsın örnek şaraphanesi.
Yazarın Tüm Yazıları