Eşlerle birlikte kongreye

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Türk kadını, seçme ve seçilme hakkını Atatürk'ün girişimiyle 3 Nisan 1930 tarihinde kazanıyor. 5 Aralık 1934'te ise milletvekili seçilme hakkını elde ediyor.

Bir yıl sonra, 1935'te yapılan seçimler sonucunda parlamentoya 18 kadın üye giriyor. O tarihteki kadın üyelerin toplam parlamenter sayısına oranı ise yüzde 4.6...

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, daha sonraki yıllarda kadın parlamenter sayısı ise şöyle gelişiyor:

1939'da 15, 1943'te 16, 1946'da 9, 1950'de 3, 1954'te 4, 1957'de 7, 1961'de 3, 1965'te 8, 1969'da 5, 1973'te 6, 1977'de 4, 1983'te 12, 1987'de 6, 1991'de 8, 1995'te ise 13...

Aradan geçen 63 yıl içinde 1935 parlamentosundaki kadar üyeyi kadınlar bir türlü yakalayamıyor. Kadınların, birçok alanda söz sahibi olduğu bu dönemdeki oran bile yüzde 2.4'te kalıyor.

Yani, 1935'in yarısı...

Hem de, siyasal yaşamda Türk kadınını daha aktif kılmak için bazı partilerin, özel kadın kotası koymalarına karşın.

EŞLERİYLE GELSİNLER...

Bu veriler ışığında, ANAP'ın iki gün önce yapılan Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısında bugüne kadar dışarı yansımayan bir konu tartışılıyor.

Daha önce, çalışanlarına opera ve bale zorunluluğu getiren Orman Bakanı Ersin Taranoğlu, yeni bir fikir ortaya atıyor.

Taranoğlu, ‘‘RP ve devamı FP bir fikir partisi. Diğerlerinin yapısı belli. Biz ailenin partisi olmalıyız’’ diye söze başlıyor.

Bunu gerçekleştirmenin yöntemini ise şu sözlerle açıklıyor:

‘‘İlçe, il ve büyük kongre delegelerine, bundan böyle kongreye eşleri ile birlikte katılma zorunluluğu getirelim. Bu, ANAP'ı aile partisi haline getirir...’’

Taranoğlu'nun önerisi MKYK tarafından, ‘‘değerlendirmeye alınır’’ bulunuyor. Hatta bununla ilgili bir çalışma yapılması görüşü de benimseniyor.

Taranoğlu, önerisi ile ilgili olarak şunları söylüyor:

‘‘Ne kadar kota koyarsanız koyun, kadınların parlamentodaki sayısını ve siyasetteki etkisini artıramıyorsunuz. Önemli olan kadınları kongrelerimize taşıyabilmek.

1950'lerde Demokrat Parti kongrelerinde, kadınların büyük yuvarlak şapkaları ile farklı bir renk kattıklarını okuruz. Onlar için loca ayıracağımıza, kongrede eşleri ile yan yana oturmalarını sağlamalıyız.’’

İlginç fikirleri ile tanınan Taranoğlu, Dünya Kadınlar Günü'nde böyle bir düşünceyi ortaya atıyor.

İlk bakışta, bunun da kadınların siyasette aktif olmalarını sağlamayacağı belirtilebilir. Hatta, eşlerinin yanında ‘‘bir baston’’ olmalarının arzu edildiği de söylenebilir.

Ancak, 1993'te Tansu Çiller'in Genel Başkan seçilmesinde kadınların ne kadar etkin olduğu bilinen bir gerçek. Çiller'in, RP ile koalisyon kurduğunda DYP'de yaşanan istifalarda da, eşlerin etkinliğini kimse inkâr etmiyor. Cefi Kamhi'nin DYP'den istifasında, eşi Yasemin Kamhi'nin rolü hâlâ hafızalarda.

Bu açıdan bakıldığında, eşi ile kongrede yan yana oturan bir kadının, ilk aşamada parti yönetiminin oluşmasına olumlu katkı sağlayacağı söylenebilir.

Ancak, siyaseti 1935 Türkiyesi'nin ilerisine götürmeye de yetmez.













Yazarın Tüm Yazıları