Ertuğrul Özkök: O gece yemekteki manzara

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Fazilet Partisi genel başkan adayı Abdullah Gül ile geçen yıl iki defa bir araya geldim. Birincisi FP Milletvekili Nazlı Ilıcak'ın İstanbul'daki evindeydi.

Yemekte ben ve Ilıcak dışında Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül vardı.

Bir de Ilıcak'ın eşi Emin Şirin ve kızı Aslı Ilıcak masadaydı.

ADAYLARI TAYYİP

İkinci buluşma ise benim evimde gerçekleşti.

O günlerde her üçü de Fazilet kanadında yeni bir açılımı anlatıyordu.

Tayyip Erdoğan cezaevinden yeni çıkmıştı.

Daha sessiz duruyordu.

Ama aldığım izlenim şuydu.

Ilıcak ile Gül'ün genel başkan adayı Tayyip Erdoğan'dı.

Oysa şimdi Abdullah Gül aday. Tayyip'ten umut mu kesildi, yoksa bu gurubun artık bir aday mı çıkarması gerekti?

Yemekte benim kızım Gülümsün Saatçi de vardı.

Bilkent Üniversitesi'nde okurken, seçimlik bir ders almış.

İlk gün derse türbanlı bir kız öğrenci de girmiş.

Dersi veren hoca, ‘‘Sizi sınıfta kabul edemem. Ya türbanınızı çıkarın ya da dersi terk edin’’ demiş.

Genç kız dersi terk etmiş.

Kızım, dersten sonra hocanın yanına gidip, ‘‘Bu yaptığınız doğru değil’’ demiş.

‘‘Hocaya bunu söyledikten sonra gidip o seçimlik dersi değiştirdim ve başka bir ders aldım’’ dedi.

Benim kızımın böyle bir davranışta bulunması her üçünü de şaşırttı.

Ben de kendilerine, ‘‘Türkiye'de böyle düşünen çok sayıda insan var. Ama siz siyaseti dinin içine sokmaya çalıştıkça onlar sizlerden uzak duruyor’’ dedim.

KÖKLÜ DEĞİŞİM

O gün üçü de bana hak verdi.

Söylemleri son derece yumuşaktı. Birçok konu üzerinde anlaştık.

Abdullah Gül daha o gün, bugün Hürriyet'te okuyacağınız sözleri söylüyordu.

Ama o günkü yazılmamak kaydıyla yapılan bir sohbetti.

Bugün ise bir genel başkan adayı olarak bu sözleri açıkça söylüyor.

Yani başkanlık yarışında kendi politikası haline getiriyor.

O bakımdan ben bunları fevkalade önemli buluyorum.

Abdullah Gül'ün sözlerinde, Fazilet Partisi açısından şu önemli ve radikal değişimler var.

Bir kere partinin referansının İslam olmadığını söylüyor.

Bizzat yanındaki Tayyip Erdoğan bile bir zamanlar Refah Partisi'ni tarif ederken, ‘‘Referansımız İslam'dır’’ diyordu.

Şimdi Abdullah Gül, ‘‘Hayır, referansımız Anayasa'dır’’ diyerek, Tayyip'ten ayrılıyor ve yepyeni bir çerçeve çiziyor.

Bu çerçeve aslında ciddi bir niyet mektubudur.

Bu sözlerle Gül, ‘‘Ben Fazilet Partisi'ni Anayasa'nın meşruiyet sınırları içinde tutacağım’’ diyerek teminat veriyor.

HIRİSTİYAN DEMOKRAT

İkinci önemli cümle ise Batı'dan verilen referansta kendini gösteriyor.

Abdullah Gül, partinin global çehresini tarif ederken referans olarak Batı'nın ‘‘Hıristiyan demokrat’’ partilerini veriyor.

Yani biz ‘‘Müslüman demokrat bir parti olacağız’’ diyor.

Bu da, Fazilet'i siyasi coğrafyada merkezde konumlandıracağını söylüyor.

Üçüncü önemli yenilik ise, ‘‘din partisinin yanlış olduğunu’’ söylemesi.

Bu da, ‘‘Biz artık dini siyasallaştırma iddiasından vazgeçiyoruz’’ anlamını taşıyor.

Konuşmanın hiçbir yerinde ‘‘adil düzen’’ safsatasından söz edilmiyor.

Aksine, serbest piyasa ekonomisinin altı dikkatle çiziliyor.

Konuşmanın bence en önemli cümlelerinden biri ise Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili bölümde yer alıyor.

ÖZAL İKLİMİ

Gül, ‘‘Biz Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığına uyarız’’ diyor.

Bu cümle, Fazilet'te, Erbakan zihniyetinden tamamen vazgeçileceği anlamına geliyor.

Bu demektir ki, bütün tarihi boyunca din işlerini ‘‘cemaatlerin’’ tekeline bırakan Fazilet, Gül genel başkan olduğu takdirde devletin din kurumu ile barışacak ve onu tanıyacak.

Kabul edelim ki bu çok iddialı ve radikal bir politik yeniliktir.

O nedenle şunu görüyorum.

Abdullah Gül genel başkan olduğu takdirde Fazilet artık bir merkez patisi haline gelecektir.

Yani Özal'ın tarifiyle ‘‘yenilikçi muhafazakár’’ parti.

Bakalım Fazilet tabanı buna hazır mı?

Yazarın Tüm Yazıları