Erdal Sağlam: 8 banka için eylem planı

Erdal SAĞLAM

ÖNÜMÜZDE dönemde, eğer 2001 bütçesine ilişkin sorunu da atlatırsak,en fazla üzerinde duracağımız konu, büyük bir ihtimalle, bankacılık sistemi olacak. Bankacılık sistemine ilişkin yapılacaklar arasında da, ilk sırayı Mevduat Sigorta Fonu'nda bulunan 8 bankanın durumu alacak.

Bankacılık Üst Kurulu, bütün gayretiyle Fondaki 8 banka için alınacak kararları hazırlıyor. Üst Kurul Başkanı Zekeriya Temizel geceyarılarına kadar, banka bazında bütün dosyaları inceliyor.

Üst Kurulun Ekim ayı başında, üzerinde çalıştığı 'Eylem Planı'nı tamamlayacağını öğrendik. Yani epeydir beklenen, 8 Banka'ya ilişkin ne yapılacağına ilişkin sorunun yanıtını yakında öğreneceğiz.

Eylem Planı'nda her bir banka için neler yapılacağı yeralacak. Hangi banka veya banka grubu için satış kararı verilip, ne zaman, hangi yöntemle satılacağı, bu eylem planında yazılı olacak.

Öğrendiğimiz kadarıyla IMF de, 3. Ek Niyet Mektubu'nda, Fondaki 8 bankaya ilişkin eylem planını görmek istiyormuş. IMF istemese bile, bu soruna acil çözüm gereğini artık herkes söylüyor. Ancak IMF'in yapacağı ziyaret öncesinde, bu eylem planının açıklanmış olması da büyük bir artı olacak.

Eylem planı aynı zamanda, ekonomik programın kredibilitesi için de çok önemli bir adım olacak.

Hükümetin, zedelediği kredibilitenin bu yolla onarılacağını çok iyi görmesi lazım. Bu nedenle, Eylem Planını ve Kurulun arkasına siyasi iradenin konması ve bunun açıklanması iyi olacak.

İş Bankası'nın 'gece-gündüz çalışıyoruz' imajı veren son reklam kampanyası, aslında tam da, İş Bankası'nın eski binasında çalışan Üst Kurul için geçerli. Gerçekten gece-gündüz çalışılıyor. Hükümetin desteğini açıklaması, Kurum çalışanları için de oldukça önemli bir doping olacaktır.

Bu atakla birlikte, 8 bankadaki batıklardan sorumlu olanların akıbeti de gündeme gelmeye başlayacak. Egebank'taki ilk tutuklama, bu konuda artık birşeyler yapılacağının işareti oldu.

Namuslu bankacılar, Üst Kurula ilişkin protokol töreninde Zekeriya Temizel'in yaptığı konuşmada en çok, 'Artık yapanın yanına kar kalmayacak' sözüne sevindiler. Bankacılar, bu ay başında Temizel'e yaptıkları ziyaret sırasında, bu duygularını kendisine de iletmişler.

Gerçekten de Temizel'e büyük bir güven var. Eğer, bu batıklar konusunda kamuoyunun vicdanının rahatlaması isteniyorsa, zaten, mutlaka sorumluların bulunup, cezalarını çekmeleri gerekiyor.

Bu, bankacılık sisteminin yeniden kazanması gereken itibarında, çok önemli rol oynayacak.

Tabi bir de 'bankacılık üzerinden politika 'yapmaya çalışan, yani ucuz politika heveslilerinin de artık hadlerini bilip, sorumsuz demeçlerden kaçınmaları gerekiyor.

Kanunda açıkca suç sayılan bir açıklaması için mahkemeye verilince 'Cezamı öderim ama yine aynısını söylerim' türünden, bir kez daha suç sayılacak açıklamalar yapanlar, bu açıklamalara destek veren 'politika heveslisi', ucuz söylem meraklısı oda başkanları da, artık durup düşünmeli.

Bakan Recep Önal, bu konuda son derecek haklı. Şimdi yetki Üst Kurula geçti ve kimse, kanunda suç sayılan bu tür demeçlere karşı Üst Kurulun yumuşak davranacağını beklememeli.

HERKES SUÇLU

Şimdiye kadar yapılanlarda herkesin suçu var. Birşeyler karşılığı bu kadar çok banka ruhsatı veren politikacılar, namussuz bankacılar, denetimi zamanında yapmayan bürokratlar, zamanında yapılan denetimlerin gereğini zamanında yerine getirmeyen bürokrat ve politikacılar...Yaptıklarını unutmuş gibi konuşan eski bakanlar, ucuz söylem meraklısı politikacı ve oda başkanları...

Artık herkes yerini bilmeli. Sisteme güven kazandırmak lazım. Bankacılar başta olmak üzere, herkes, aynı gemide olduğunu hatırlayıp, itibar kazandırma çabalarında Üst Kurula destek vermeli.

Oda başkanları, yıprattıkları bankacılık sistemi zarar görürse, ilkönce kredilerini geri çağıracağını, bundan da en çok, temsil ettikleri tüccar ve sanayicilerin zarar göreceğini, hiç unutmamalı.

Bu arada Bakan Önal'ın Fondaki 8 banka için 'Bunların açığı nakit değil, kağıt üstünde' sözlerini anlamamız pek mümkün olmadı. 'Hazine buraya kaynak vermeyecek, Kurul içerden dışardan borç alacak' sözleri ise kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramadı...