Enflasyonun sorumlusu

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Hükümet, enflasyonla mücadelede sınıfta kaldı. Tescillenen başarısızlığını örtmek için de, topu her gün başka birinin kucağına atmaya çalışıyor.

Başbakan, yüksek çıkan Ocak ayı enflasyonunda sorumluluğu önce yüksek zam yapan İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerine atmak istedi. Ancak geçen yıl da, Refahyol hükümetinin görevde olduğu dönemde, yine yüksek zam yaptıklarının ortaya çıkması, bu savı çürüttü.

Enflasyonda büyükşehir belediyelerinin suçu var, ama Başbakanın söylediği gibi değil.

Belediyelerin, özellikle de Ankara Belediyesi'nin yüklü dış borçlarını, son bir-kaç yıldır Hazine ödemek zorunda kalıyor. Bu dönemde yeterince dış borçlanma yapamayan Hazine, bu borçları da zorunlu olarak iç borç yaparak, yani faizleri yükselterek ödüyor.

Lideri Erbakan'a sık sık metro açılışları yaptıran Melih Gökçek çıkıyor, metro için aldığı dışborcu kendisinin almadığını onun için ödemeyeceğini söyleyebiliyor. Hazine bu paraları hakedişinden parça parça kesmeye kalkınca da utanmadan ‘‘kamu kuruluşlarının suyunu keseceğim’’ diye tehdit ediyor.

Başbakan ise bu konuyu söylemiyor da gidip,‘‘suya fazla zam yapıp enflasyonla mücadele programımızı engellediler’’ diyebiliyor.

Yılmaz belki de, Anayol döneminde de, şimdi de, Gökçek'i kıramayıp, kesintilerini azalttığından olsa gerek, bu konuya hiç değinemiyor.

Hükümet şimdi de enflasyon için krizi sorumlu göstermeye hazırlanıyor.

Hükümet kendini de, halkı da kandırmasın...

Ekonomi bürokratları da kabul ediyor ki; yüksek enflasyonun tek sorumlusu gerekli tedbirleri almayan Hükümetin ta kendisidir.

Son yılların en iyi kadrosunu kuran, ‘‘Enflasyonla mücadele edeceğim’’ diye beklentileri şişiren Hükümetin, hem kadroyu kaçırmaya başlaması hem de hiç bir şey yapmamasının yarattığı hayal kırıklığı enflasyonist rol oynadı.

İNSAF EDİN

Hükümet enflasyonla mücadele için hiç bir şey yapmadığı gibi, gerek bakanlar gerekse de Başbakan öyle demeçler veriyor ki; piyasaları karıştırmak ve enflasyonu azdırmak için başka türlü davranamazlardı.

Ocak ayı enflasyonu yüzde 7'yi geçmişken, ekonomiden sorumlu Bakanlardan biri çıkıp, ‘‘Enflasyonu yüzde 50'ye indiririz de, IMF'le anlaşma olursa yüzde 10'un altına da indiririz’’ diye demeç verdi.

Ertesi gün Başbakan da çıkıp, ‘‘Yüzde 50 hedefi’’ni kastederek, ‘‘Bu yıl enflasyon hedefinin tutmayacağını’’ açıkladı.

Ardından kendisine yakın, tütünden sorumlu Devlet Bakanı da çıkıp ‘‘Enflasyonun bu yıl yüzde 60'ın üzerinde olacağını’’ söyleyiverdi.

Tepki görünce bu kez Başbakan önceki gün, bu kez de ‘‘Hükümetimiz enflasyonu düşürme konusunda havlu atmamıştır’’ dedi. İnsaf!..

Sadece Başbakan değil daha üstündekiler de şaşırtıcı demeçler veriyor.

Son 30 yıldır ülke yönetiminde olan Sayın Cumhurbaşkanımızı dinleyelim:

- Türkiye'de enflasyon orta kesimi çok ezmiş ve dağıtmıştır. Alt kesim de insan haysiyetine yakışmayacak bir geçim mücadelesi veriyor. Bu kişilerin sayısı arttıkça sosyal patlamalar olur. Bu nedenle enflasyona insani ve içgüvenlik açısından bakılmalıdır.

İnsaf!..

Bu da yetmemiş, Cumhurbaşkanımız, bizzat kendisiyle ilgili sosyal güvenlik sorunu için bakın neler demiş:

- Başlangıçta 10 kişinin verdiği primlerle 1 kişiye emeklilik ödenirken, şimdi 1.9 kişinin yani 2 kişiden azın verdiği primle 1 kişiye emeklilik ödeyeceksiniz; bu mümkün değil.

Artık bu kadarına da Pes!..













Yazarın Tüm Yazıları