En büyük dert: Masa!

Asmalımescit’teki “Belediye’nin masaları kaldırması” hadisesinde “Kaldırılsın tabii, yürüyemiyorduk” diyenlerden değilim.

Haberin Devamı

Her ne kadar “artık bozuldu, eskisi gibi değil” yorumu yapılsa da Asmalımescit, her popülerleşen mekan/alan gibi bir dönüşüm sürecinden geçiyordu. Şimdi masaların kaldırılması mahalleyi bambaşka bir hale sokacak. Orada bir sokak kültürü var(dı) neticede, yeni haliyle neye benzeyecek artık bilinmez.
Hem Asmalımescit’te, hem Cihangir’de sokaktaki masalar en büyük sıkıntıdır.
Öyle büyüktür ki bu sıkıntı, normalde belediyenin yaptığı çalışmalarına amcalar da sivil olarak katılmıştır. Cihangir’de oturduğu sokakta masa olmasını istemeyen bu amcalar, günde 5 defa sokak masalarının içinden geçer ve rahatsızlıklarını belli eder, periyodik olarak da belediyeyi arar.
Semt sakinleri bazı yerlerin popüler kafelerin olduğu popüler yerler olduğu gerçeğini kabullenmez, 40 sene öncesini, sayfiye sükunetini ister. Tam olarak istediğinin gerçekleşmeyeceğini asla kabul etmez.
İşin müşteri tarafında mesele başka tabii; Asmalı’ya, Galata’ya, Cihangir’e giden adam kafa dinlemeye değil, “sokak masası kültürü”ne dahil olmaya gidiyor.
Elbette yürüme alanı da olacak, bu semtlerde yaşayanlar haklarını da alacaklar ama durum böyle mi yönetilmeliydi?
Bugüne kadar yapılandan farklı bir düzenleme tasarlamak yerine kalabalıkların karşı çıkacağı, müşteriyi kaldırarak sandalyelerin altlarından alındığı bir uygulama mı tercih edilmeliydi?
Bu arada, hani masalar Beyoğlu’nun en büyük derdi ya şimdi. Masalar “en büyük dert” ise meydanda bekleyen taksilerin iki büyük hastanenin yolunu tıkaması “büyük felaket” kapsamına giriyor olmalı herhalde, ne dersiniz?

Haberin Devamı

Boşanmak ve bülbülün dutu yemesi...

Biliyorsunuz İpek Tuzcuoğlu ve Yener Gürsoy ayrılmış.
Basına çok kısa bir açıklama göndermişler ve aynen şöyle demişler: “Birlikte ortak aldığımız kararla evliliğimizi sonlardırdık. Aramızda herhangi bir problem, anlaşmazlık ya da husumet yoktur. Arkadaşlığımız ve dostluğumuz devam etmektedir. Bu basın açıklaması dışında hiçbir şekilde konu ile ilgili, tarafımızca başka bir açıklamamız olamayacaktır.”
Umarım her ikisi de bundan sonraki hayatlarında çok mutlu olur fakat benim bu “sade” açıklamaya bir itirazım olacak.
Popüler insanlar, tanınmış kimseler onları izleyenler tarafından merak edilir, bu yüzden de röportajlar yapılır değil mi? Evet.
Ve hatta bu röportajlarda kimi zaman uzun uzun aşk hikayelerinden, evlilik öykülerinden bahsedilir, değil mi? Ona da evet.
Aşağı yukarı bir sene önce, Tuzcuoğlu ve Yener’in Milliyet gazetesinin televizyon ekinde aşklarını, nasıl tanıştıklarını, neler hissettiklerini ve nasıl evlendiklerini okumuştum.
Çok güzel uzun bir röportajdı, samimi samimi anlatmışlardı ilişkilerini.
Şimdi, aşk söz konusu iken bu kadar açık, detaylı anlatılıyor da, sıra ayrılığa gelince niçin aynı samimiyet söz konusu olamıyor?
Hayır, oturup sayfalarca boşanma sebeplerini anlatmalılar demiyorum fakat madem güzel zamanlarda iki şöhretli insanın aşkıyla ilgili olarak bilgilendiriliyoruz (üstelik kendileri tarafından), boşanmada da biraz daha samimi açıklamalar bekliyor insan.

Yazarın Tüm Yazıları