Emin Çölaşan: Ordusuna küfreden ümmet

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

DİN tüccarları iyice şımardı. Bunların temelde üç gazetesi var. Bir tanesi Fazilet'in yayın organı görünümünde. Gün geçmiyor ki bu üç gazetede Türk ordusuna ve komutanlara sövülmesin, hakaret yağdırılmasın.

Bu kimin ordusu?

Böyle bir rezillik dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz. Böyle bir pisliğe hiçbir yerde izin verilmez.

Adamlar tam anlamıyla şımardılar. Her şeyi bahane edip askerimize küfür yağdırıyorlar. Sadece küfür değil, hakaretin, yalanın, iftiranın da bini bir paraya gidiyor.

Başlarında ‘‘fikir babası’’ olmaya soyunmuş bir sahtekár. Alkol sofralarında beynini yemiş, geçmişte on binlerce vatandaşı çeşitli yöntemlerle dolandırıp paraları cebine atmış, şimdi ortalıkta nazlı nazlı ve hiç utanmadan dolanan bir yüzsüz. Düşünün ki ‘‘sözcüleri’’ o!

***

Ellerinde sadece iki adet sermaye var.

1- Orduya sövmek.

2- Türban sömürüsü.

Yargı duyarsız, devletin bütün organları çaresiz. Hepsi olup biteni seyrediyor.

Eskiden Atatürk'e de söverlerdi. Şimdi bu açıdan pabucun pahalı olduğunu görüp çark ettiler!

Son deprem olayında bile bu küstahlığı, bu terbiyesizliği sergilemekten utanmadılar. Gölcük Donanma Komutanlığı binasında ve orduevinde yaklaşık 400 amiral, subay, astsubay ve askerimiz can verdiğinde, gazetelerinde ‘‘Oh olsun, 28 Şubat kararları işte o binada alınmıştı. Allah şimdi bunun intikamını aldı. Deprem gecesi orada fuhuş yapıyorlardı’’ diye yazabilen vatan ve millet düşmanları, işte bu yobazlardır.

Bunca yıldan beri bu ülkede yaşıyorum, ölen insanlarımızın ardından alkış tutup göbek atan, sevinç gösterileri yapan birilerine ilk kez bu deprem felaketi sonrasında tanık oldum. Yüzüm kızardı, utanç duydum.

Marmara Üniversitesi önünde sokağa saldıkları türbanlı militanlarının eline ‘‘7.4 yetmedi mi’’ diye pankart tutuşturup depremde can veren 20 bin insanımızın ruhlarını inciten, onların yakınlarına hakaret eden de aynı utanmaz arlanmaz tiplerdir.

***

Bunlar o kadar yüzsüz tipler ki, sözcülüklerini bile geçmişin nazlı sermayelerine yaptırmaktan bile çekinmiyorlar. Onların gölgesine sığınıyorlar.

Bunlar için vatan-millet kavramı yoktur. Bunlar Arap ve Acem'in peşinde, Suud ve Humeyni'nin gölgesindedir. Kendilerine sorduğunuz zaman ‘‘Millet değil, ümmet vardır’’ yanıtını alırsınız.

Ama adamları bir yerde takdir etmemek de mümkün değil!

Bulmuşlar devlet yönetimindeki boşlukları, duyarsızlık ve umursamazlığı, sağa sola küstahça saldırıyorlar.

Genç kızlarımızı ve kadınlarımızı bile kendi kişisel ve siyasal çıkar hesaplarında maşa olarak kullanmaktan utanmayan bu adamların oyunu, bakalım nereye kadar gidecek!

ŞİFRELİ MİLLİ MAÇ

Dün gece Almanya-Türkiye ümitler milli maçı vardı ve son anda bir değişiklik olmadıysa, Cine-5'ten şifreli yayınlandı.

Bu gece bizim için çok büyük önemi olan Almanya-Türkiye milli maçı oynanacak ve o da aynı kanaldan şifreli yayında verilecek. Dolayısıyla, toplumun milli maç izleme hakkına kısıtlama getirilmiş olacak. Sadece parayı verenler düdüğü çalacak.

Ben bu olaya vatandaş gözüyle baktığımda, ‘‘haksızlık’’ olarak tanımlıyorum.

Dün bu konuyu bir Cine-5 yetkilisi ile konuştum. Sözlerini özetleyerek aktarıyorum:

‘‘Biz bu iki maçı, üç hafta önce UFA isimli bir Alman kuruluşundan 600 bin dolara satın aldık. Stopajını, KDV'sini ve teknik harcamaları da katarsanız, bize maliyeti yaklaşık 800 bin dolar oluyor.

Bu kadar büyük bir parayı bizim reklamla karşılamamız mümkün değil. Büyük zarar edeceğiz. Biz en büyük reklamı Fenerbahçe-MTK maçında aldık. Maç için 400 bin dolar ödedik, reklam gelirimiz 190 bin dolar oldu. Ama bizim amacımız maliyeti reklamla kurtarmak değil, yeni abone kaydetmektir. Aboneye her ay birkaç iyi olay verebilmek zorundayız. Yani biz gelecek satıyoruz.

Bu maçtan reklam açısından zarar edeceğiz. Ama yeni abone bulduğumuz sürece, gelecekte kárlı çıkarız.

Siz vatandaş gözüyle milli maçta şifresiz yayın isterken haklısınız ama ticari açıdan da biz haklıyız...’’

***

Cine-5 yetkilisi bir şey daha söylüyordu ve bence çok önemliydi. ‘‘Dünyada en pahalı futbol yayını Türkiye'de oluyor. İngiltere ligleri bile bizden daha ucuza geliyor’’ diyordu.

Kendisine bir kez daha sordum:

‘‘Bu gece milli maçı şifresiz yayınlayıp topluma bir jest yapmanız mümkün olmaz mı?..’’

Olmayacağını, çünkü amaçlarının geleceği satıp yeni abone sağlamak olduğunu, aksi takdirde abonelerinin hakkını yemiş olacaklarını bir kez daha vurguladı.

Ticari açıdan belki haklılar. Ama bu maçı bu gece izlemesi mümkün olmayacak milyonlarca insanımızın hakkını da birilerinin koruması gerekir. Bu bir milli maçtır, çok önemlidir ve böyle maçlar artık ticarete, para kazanmaya yönelik bir husus olmaktan çıkarılmalıdır.

Cine-5'in önünde bu geceki maça kadar saatler var. Bir kez daha düşünsünler, belki son anda maçı şifresiz yayınlayıp büyük kitleleri sevindirmeye karar verirler.



Yazarın Tüm Yazıları