Emin Çölaşan: Köşe dönme öyküleri






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Dünkü yazımda size Sayıştay Denetçisi Ali İhsan Saner'in ‘‘Devletin Rantı Deniz’’ isimli kitabından söz etmiş, Türkiye'de kamu arazilerinin egemenler, siyasetçiler ve üst düzey bürokratlar tarafından nasıl yağmalandığını anlatan bu kitabı mutlaka okumanızı önermiştim. Kitapla ilgili yazacaklarım bir güne sığmamıştı. O yüzden bugün devam ediyorum.

Ankara'nın Batıkent bölgesinde en büyük ve en değerli bir arazi var. Konut alanları bitmiş, sadece 25 bin metrekarelik tek parsel kalmış. Orası imar planında ticari artı konut alanı görünüyor.

Bu sırada iki kooperatif var. İlki As Yamaç. Bunu Refah Partisi'ne yakın Hak-İş sendikası mensupları kurmuş. Diğerinin adı Güldem. Bunu da Refah'ın Yenimahalle ilçe örgütüyle belediye meclisi üyeleri kuruyorlar. Bunlar henüz üye kayıtları bile bitmemişken, Batıkent'teki o ticari alanı bizim Melih'ten istiyorlar!

Kentin göbeğindeki bu 25 dönümlük arazinin başkalarına gitmek üzere olduğunu duyan Sayıştay mensupları da hemen bir kooperatif kurmaya niyetleniyor. Adı Beldes.

Kuranlar, Sayıştay'ın belediye hesaplarını incelemekle yükümlü grubu!

Bu konuda Sayıştay'ı uyandıranın, Refah milletvekili Temel Karamollaoğlu'nun Sayıştay'da görevli oğlu Ömer Karamollaoğlu olduğu söyleniyor.

Bu fırsat elbette kaçmazdı! Sayıştay elemanlarından Osman Yazıcı ve Metin Toprak isimli şahıslar hemen ve elle bir dilekçe yazıp belediyeden, yani hesaplarını denetledikleri Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden 100 kişilik kooperatif için arsa istediler! Henüz üye falan yoktu. Kooperatifin adresi olarak Sayıştay Başkanlığı gösterildi.

Belediye, 25 dönümlük değerli araziyi bu üç kooperatif arasında pay etti. Ölmüş eşek fiyatına! Dikkatinizi çekerim, tahsis yapılırken Sayıştay kooperatifinin tüzel kişiliği henüz oluşmamıştı!

Sayıştay'ın belediye hesaplarını denetlemekle yükümlü uzmanları, kooperatifi ilk anda 80 kişilik kurdular. Üyeler arasında belediye grubunun şefi Erol Uğurlu, oğlu ve damadı, belediye grubu denetçilerinin tamamına yakını, Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül, Genel Sekreter Harun Erdoğan, İ. Melih Gökçek belediyesi ile bağlantıları kurduğu söylenen Ömer Karamollaoğlu ve Sayıştay'ın bazı daire başkanları, üyeleri vardı.

* * *

İmar planı değişiklikleri yapıldı. Bu 25 dönümlük alanda ticari işyerleri ile konutlar yapılacaktı.

As Yamaç'ın payına düşen arsaya Canerler tarafından süpermarket yapıldı. Üyelere 130 metrekarelik daireler verildi.

Güldem kooperatifi de payını müteahhide verdi, her biri evlerini aldı.

Sayıştay'ın Beldes kooperatifine üye olan Sayıştay mensupları da köşeyi döndüler! Arsa paylarını Metromülk isimli şirkete devrettiler ve kelle başına 70 bin mark para aldılar.

Ali İhsan Saner kitabında şöyle diyor:

‘‘Böyle kazanç ancak şans oyunlarında olur, o da haram! Oysa bu para, üyelerin analarının ak sütü kadar helal!..’’

Saner daha sonra ‘‘Ankara Büyükşehir Belediyesi ne kaybetti?’’ diye soruyor ve şu hesabı yapıyor:

‘‘Üç kooperatifin toplam üye sayısı 410. (Para olarak düşünülürse) Her biri ortalama 72 bin mark aldılar. Toplam 29 milyon 520 bin mark eder. Bu parayla Ankara halkına ne hizmetler yapılırdı kim bilir? Ama Melih Gökçek için bunun bir önemi olduğunu sanmıyoruz.’’

Yani eşe dosta sağlanan yaklaşık 15 trilyonluk bir rant!

Bu konuda yazılan raporlar da buharlaşmış. Yok daha neler, üzerinde işlem mi yapılacaktı?

Sevgili okuyucularım, şu işe bakın siz! Sayıştay'ın belediye hesaplarını denetlemekle yükümlü elemanlarına Ankara'nın en seçkin yerinde arazi veriliyor. Sonradan kurulan kooperatife Sayıştay Başkanı dahil bazı üst düzey yetkililer de üye oluyor. Sonra bunlar Mark'ları alıp köşeyi dönüyor...

Ve bunlar Ankara Büyükşehir Belediyesi hesaplarını denetleyecek haaa!

Saner bu bölümde şunları da yazıyor:

‘‘Yandaşlarına rant dağıtarak iflas eden belediyeler ne yapar? Önce vergi, sigorta ve emekli keseneklerini ilgili dairelere yatırmaz. Yeri geldiğinde Belediye Kanunu'nun yetersizliğinden söz eder ama kendi lüks harcamalarından, usulsüz kaynak aktarımlarından hiç söz etmez. Son çare olarak da halkın ekmeğine, suyuna, otobüsüne, vergisine, kömürüne, doğalgazına insafsızca zam yapar.’’

* * *

Kitapta bir yağma daha anlatılıyor. Kooperatif 18 isimli ‘‘ballı’’ milletvekilleri yağması. (Angora Evleri). Binlerce dönüm kamu arazisinin egemenler tarafından neredeyse bedavaya talan edilip kat karşılığı verilmesi. Kooperatifin ortakları arasında CHP'li ve FP'li belediye başkanları, her partiden milletvekilleri, parti başkanları ve gazeteciler var. Yağmada, vurgunda milli koalisyon! Bunlar da köşeyi dönüyor. Saner şöyle diyor:

‘‘Kooperatifin ilk listesinde yer almayan Tansu Çiller, Melih Gökçek gibi ünlüler... Bu kişiler başka üyelerden mi devir aldılar, Barmek İnşaat'tan parayla mı aldılar, bilmiyoruz. Bu tip işlerde bedelsiz ‘prestij üyeliği' verildiğini duymuştuk, kim bilir?’’

Bu yağma dosyası da Sayıştay’da buharlaşmış! Ne ilginç rastlantılar!

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu kitabı okusun veya okutsun, sonra konuyu Devlet Denetleme Kurulu'na havale etsin. Bakın neler çıkacak?

Civciv çıkacak kuş çıkacak!

Yazarın Tüm Yazıları