Emin Çölaşan: Kendileri bilir!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Hükümete, Türkiye'nin bugünkü ortamında olumlu yaklaşıyoruz... Çünkü particilik yapılacak, duygusallıkla bakılacak zaman değil. Ülkenin içte ve dışta çok ciddi sorunları var. Üç ortak bir araya geldiler ve hükümeti kurdular. Alkışladık, başarılar diledik.

Ayrıca onlara bazı önerilerde bulunduk.

Önerilerin mürekkebi henüz kurumadı.

Örneğin, bendeniz yazdım: ‘‘Görüş ayrılıklarını kamuoyu önünde değil, aranızda bir çay içerek tartışın.’’

Hayır, daha ikinci hafta dolmadan çatlak sesler ortalığa yayıldı.

MHP itiraz etmeye başladı:

‘‘Memurluğa giriş sınavını ÖSYM'nin yapmasına karşıyız.’’

İyi ama kardeşim, hükümet protokolünün de mürekkebi henüz kurumamış. Orada bunu kabul etmişsiniz, bu sınavı ÖSYM'nin yapmasına onay verip altına imzanızı atmışsınız.

O halde nedir bu geriye dönüşün sebebi?

Şudur: Devlet birimlerinde MHP kadrolaşma beklemektedir. Türkiye'nin siyaset ölçülerine göre de haklıdır... Çünkü işbaşına gelen her parti, kendi adamlarını devlete doldurur.

Üst düzey atamalarda bu sorun yaşanmaz. Üst düzey atama sayısı azdır ve oralara mutlaka adamlarınızı getirirsiniz.

Ama MHP gibi partilerin bir de bekleyen, seçim öncesinde iş sözü verilmiş kadroları var. İş ve aş iseyen milyonlarca insanımız arasında elbette onlar da yer alıyor.

MHP bunu niçin hükümet protokolü imzalanırken düşünmemiş? Niçin kamuya merkezi sınavla personel alımını öngörmüş? Sınavı ÖSYM'nin yapmasını niçin kabul etmiş? Şimdi hangi gerekçeyle 180 derece çark ediyor?

MHP'nin bu yaptığı, devlet ciddiyetine sığmadı.

***

Nitekim hatalarını birkaç gün sonra anlamış olmalılar ki, bu kez MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu konuştu:

‘‘Merkezi sınavla alalım ama sınavı ÖSYM yapmasın.’’

Peki kim yapsın? O belli değil!

Türkiye'de merkezi sınav olayının bir tek uzmanı vardır, o da ÖSYM'dir. Beğenelim veya beğenmeyelim, bu bir gerçektir. Bugüne kadar ÖSYM tarafından hazırlanan sınav soruları -üniversite giriş sınavları dahil- dışarıya sızmadı, satılmadı, bu yetki kötüye kullanılmadı.

Bence Türkiye'de en düzgün yürüyen işlerden biri, merkezi sınav sistemidir.

Keşke kamu kesiminde merkezi sınav olayı otursa da, önüne gelen torpil arayıp Meclis'e, ona buna koşmasa.

Bir büyük rezalet sona erdirilse.

Burada MHP'nin amacı belli:

Kendi kadrolarını doğrudan işe almayı düşünürken, merkezi sınav olayına tosluyor.

İyi ama, öte yanda bir de, adına ‘‘devlet ciddiyeti’’ denilen kavram var. Sen dün altına imzanı attığın protokolü bugün inkára kalkışırsan, güvenilir olma niteliğini tümüyle yitirirsin.

Dün ‘‘Kamuya giriş sınavını ÖSYM düzenleyecek’’ deyip de bugün bu sözünden çark edersen, büyük yanlışa düşersin.

MHP bu ilk sınavdan başarısız çıktı. Bu konuda güvenilirliğini yitirdi.

Bu yanlışa bir daha düşmemesini dilerim.

***

Burada size çok açık bir şey söyleyeyim. MHP bu tutumunu başka konularda da sürdürürse, bu hükümetin cılkı çok çabuk çıkar.

Aynı şey DSP ve ANAP için de geçerlidir.

Devlet yönetimi ciddiyet ister, güven ister.

Haaa, eğer ÖSYM tarafından hazırlanan sorulara ve düzenlenen sınavlara teknik ve gerçekçi bir itirazın varsa, onu gündeme getirir ve tartışmaya açarsın. Ama devlette rahat kadrolaşmak amacıyla bu kurumu ve sistemi harcamaya çalışırsan, büyük yanlışa düşersin.

Biz Türkiye'de bu olaylara çok tanık olduk. Böyle anlamsız karşı çıkışlara bir sabredilir, iki sabredilir, üç sabredilir ama sonunda karşı taraf da patlayıverir...

Ve durup dururken, sudan sebeplerle ipler kopar, hükümet biter!

***

Günümüzde aynı olayı memur maaşlarında yaşıyoruz. MHP ile DSP arasında bu konuda da görüş ayrılığı çıkmış! Türkiye'nin rakamları belli, olanakları belli.

Ey iki parti, hükümette her ikinizin de ekonomiden sorumlu bakanlarınız ve üst düzey bürokratlarınız var. Bunlar bir araya gelip rakamları, tabloları, bütçe olanaklarını incelemiyor mu? Bir sonuca varamıyor mu?..

Aranızda niçin anlaşamıyorsunuz? Madem anlaşamıyorsunuz, bu konuları niçin kamuoyu önünde tartışıyorsunuz?

Bakınız, unutmayınız, bu ilk günler çok önemlidir.

Birbirinize olan güveni şimdiden yitirirseniz, birbirinize kazık atmaya şimdiden başlarsanız, bu işin sonunu getiremezsiniz. Sonra gidersiniz. Gitmeniz bir yana, arkanızdan teneke çalarlar. İktidarı altın tepsi içinde Necmettin Hocaefendi'nin adamlarına ve Tansu'ya teslim edersiniz. Kendilerine nasılsa üçüncü ortağı bulurlar.

***

Valla benden uyarması! Bunlar daha ikinci haftada böyle tartışmaya başlarsa, bu işin sonu gelmez. Getiremezler. Oluşan olumlu havayı yok ederler, birkaç kapris ve anlamsız inat uğruna Türkiye'ye en büyük kötülüğü yapmış olurlar.

Kendileri bilir!



Yazarın Tüm Yazıları