Emin Çölaşan: İnsan Atatürk

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Kaynak Yayınları tarafından çıkarılan ‘‘Atatürk'ün Bütün Eserleri. Cilt 2’’ isimli kitapta, Mustafa Kemal Paşa'nın 1916 yılında kısa bir süre tuttuğu hatıra defteri aynen yayınlanıyor.

Büyük asker 1916 yılında Güneydoğu Anadolu'da 16. Kolordu Kumandanı olarak görev yapıyor. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı da olanca hızıyla sürüyor. Rus orduları Van, Bitlis, Muş gibi illerimizi işgal etmiş durumda.

Sözünü ettiğim kitap mutlaka okunmalı... Çünkü Atatürk'ün o dönemine ilişkin çok ilginç belge ve bilgiler var.

Ben bu yazıda sizlere ‘‘İnsan Atatürk’’ konusunda kitaptan yaptığım bazı alıntıları iletmekle yetineceğim. Göreceksiniz ki o sadece cephede dövüşen bir asker değil, aynı zamanda insan.

Yurtdışındaki arkadaşı Madam Corinne'e dağ başındaki karargáhından yazdığı 21 Mayıs 1916 tarihli mektuptan:

‘‘Aziz Corinne, tabii ki şu anda bulunduğum yeri bilmiyorsunuz. Burasını size tanıtamam da... Çünkü yerini gösterecek bir harita bile yok. Ruslar pek uzakta değil ama düşman Çanakkale'deki gibi yakın değil. Ben çok iyiyim. Ne bir gazete, ne bir haber, ne bir mektup ulaşıyor bana...’’

8 Ağustos 1916 tarihli telgrafı:

‘‘İkinci Ordu Kumandanlığına. Muş ve Bitlis bugün kolordumuz tarafından zapt ve işgal edilmiştir. Yenilgiye uğratılmış düşman (Rus) kuvvetleri takip edilmektedir. 16. Kolordu Kumandanı Mustafa Kemal.’’

Madam Corinne'e 17 Eylül 1916 günü yazdığı mektuptan:

‘‘Son muharebeleri idare ettiğim bir ay içinde Nuri Bey, Hüseyin Bey ve diğerleri ile her gün beraberdik. Sizin kıymet verdiğiniz insanlarla birlikte ateşe ve ölüme göğüs germek ne zevk. Bu muharebeler sırasında zavallı Faik Paşa alnından bir kurşun yiyeyek zafer meydanında can verdi...’’

***

Atatürk o dönemde bir de hatıra defteri tutuyor. Yazmaya 7 Kasım 1916 günü başlıyor ve her nedense, 25 Aralık 1916 günü son veriyor. Keşke ömrü boyunca yazsaydı. Şimdi size 48 gün yazılan bu defterden birkaç alıntı verip onun ‘‘insan’’ yüzünü bir kez daha göstermek istiyorum:

‘‘7 Kasım: Batman köprüsünü geçer geçmez yol üzerinde ölü gibi yatmış kalmış bir adam, açlıktan. Köprü ile konak yerimiz arasında aynı durumda iki adam. Göçmen imişler. Batman köprüsü ile Silvan arasında ve köprüden sonra yeni ölmüş iki beygir. İnsanlar ve hayvanlar açlıktan ölüyor.

8 Kasım: Şimdi saat 6.20. Alay kumandanı Fuat Bey benim çadırımda ud çalıyor.

9 Kasım: Yollarda birçok göçebe gördük. Hepsi aç, sefil, ölüme mahkûm bir halde. 4-5 yaşlarında bir çocuğu ebeveyni (anası babası) yol üzerinde terk etmiş. Bu da bir karıkocanın peşine takılmış. Onları ağlayarak yüz metreden takip ediyor. Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için azarladım. Bizim evladımız değildir dediler.

10 Kasım: Bitlis'e varış. Yol boyunca iki yerde insan cesetleri ve kemikleri görüldü. Açlıktan ölüp kalan hayvanlar gibi.

11 Kasım: Akşam rakı büfesi hazırlamışlar. Diğer subaylar için de böyle. Askere bu kadar yakın bulunan subaylar için bu durumu uygun görmedim. Yeni tümen kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Bey'le de bu husus görüşüldü.

13 Kasım: Yolda 300 kadar milis erine rastladım. Aç olduklarını söylediler. Bitlis'e iade ettim ve tümen kumandanına bunların karınlarını doyurup kendilerinden faydalanma yollarını bulmasını söyledim... Başımı yıkadım. Şimdi istirahat ediyorum.

14 Kasım: Geceyi öksürükten pek fena geçirdim.

16 Kasım: Bitlis'teki hastaneleri teftiş ettim. Temiz buldum. Şeyh Hazret ki, bir kolunu kesmişler, onunla görüştüm. Şerefiye denilen camiyi gezdim. Hayvan leşleriyle ve pisliklerle doluydu. Yolda 12 yaşında Ömer adlı öksüz bir çocuk gördüm. Bunu yanıma aldım. Bu görülünce, üç tane daha böyle anası babası ölmüş yetim getirdiler. Onlara da para vermekle yetindim.

19 Kasım: Bugün sağlık durumum pek iyidir.

20 Kasım: Nuh Bey kendi tayını getirdi. Hediye etmek istedi. Kabul etmedim... Sağlığın korunması için, bilhassa beynin parlaklığı için alkol almamalı.

22 Kasım: Kurmay Başkanı ile tesettürün (örtünmenin) kaldırılması ve sosyal hayatımızın iyileştirilmesi hakkında sohbet. 1- Muktedir ve hayatı bilen anneler yetiştirmek. 2- Kadınlara özgürlüğünü vermek. 3- Kadınlarla bir arada bulunmak erkeklerin ahlakı, fikirleri, duyguları üzerinde etkilidir. Doğuştan karşılıklı sevgi çekme eğilimi.

25 Kasım: Tabur kumandanından, Arıburnu'nda (Çanakkale'de) İngilizler'den alınmış bir masa örtüsü ve bir mitralyöz sınıfına mensup bir küçük kılınç (kasatura) aldım. Buna karşılık (Libya'da) İtalya muharebesinden beri muhafaza ettiğim bir İtalyan dürbünü ve bir masa verdim.

28 Kasım: Vali Bey'in evinde yalnız hamama gittim. Öğle yemeğini pek neşeyle yedik. Gece de pek samimi bir álemle geçirildi.

5 Aralık: Hamama gittim. Yemekten evvel Arıburnu raporunu not ettirmeye devam.

8 Aralık: Sadık Bey ve hemen bütün kurmaylarımla birlikte tavşan avına gittik. Hava fevkalade sisli idi. Saat 12.00'ye kadar dört tavşan, bir tilki tutuldu. Daha sonra kırda yemek yedik.

9 Aralık: Sabah erkenden Rauf geldi. Sadık Bey'in görmek istediğini söyledi. Kabul ettim. Bir tay hediye etmek istiyordu. Kabul etmedim.

12 Aralık: Bugün akşam Tahsin Bey'den (İstanbul'da Harbiye Nezareti'nden) bir sene kıdem eklendiği ve İzzet Paşa'nın yokluğu süresince 2. Ordu'ya (kumandanlığa) vekáleten tayin buyurulduğum telgrafı geldi. Yine bu gece İzzet Paşa'dan Elaziz (Elazığ) vilayeti hediyesi olan 4-5 yaşında 1.48 boyunda al tonda bir kısrağın kura ile bana isabet ettiği bildirildi.

25 Aralık 1916: Bugün mevziin sol kanadını...’’

Bölük pörçük alıntılar yaptığım hatıra defteri burada, bu yarım kalmış cümle ile bitiyor.

Keşke yaşamı boyunca her günü yazmış olsaydı.



Yazarın Tüm Yazıları