Emin Çölaşan: Bu rezilliği Yargıtay mı kaldıracak?






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

SEVGİLİ okuyucularım, Türkiye'de devlet çarkının ne kadar aciz durumda olduğunun somut göstergesini size bir kez daha Ankara'dan, yani Cumhuriyet'in başkentinden vereceğim. Bu konuyu daha önce de çeşitli zamanlarda yazdım. Ankara Valisi'ne uyarılarda bulundum. Valilik kararıyla yıllar sonra yasaklanan, ancak Ankara'nın her yerine İ. Melih Gökçek tarafından asılan ve astırılan hilkat garibesi amblemi kaldırmaya devletin gücü yetmiyor.

Şimdi size Ankara Valiliği tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen 25 Nisan 2001 tarih ve 537 sayılı yazıyı açıklayacağım. Altında Vali Yahya Gür'ün imzası var. Özetle şöyle diyor:

‘‘Ankara Valiliği bu amblemi yasaklamıştır. Mahkeme de bu doğrultuda karar vermiştir. Artık bu konuda en ufak bir tereddüt kalmamıştır. Durum Belediye'ye bildirilmiştir. Bu konuda suç duyurusu da yapılmıştır. Ancak halen kullanılmaktadır. Son olarak 23 Nisan günü kullanılmıştır...

Bu nedenle, Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek hakkında soruşturma açılmasını arz ve rica ederim.’’

İşte devletin aczi! Bu hilkat garibesi, bu din sömürüsü aracı amblem Ankara'nın her yerinde var ve devletin gücü bunları sökmeye yetmiyor! Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, hükümet ve Vali, gözlerinin önündeki bu rezaletle ilgili olarak hiçbir şey yapamıyor. Utanç verici bir durumdayız.

Bunu Yargıtay mı kaldırtacak?

* * *

Ankara'da ticari bir yer olan Atakule'nin tepesi kubbe gibi. Burası içkili lokanta. Bu içkili lokantanın hizasından iki minare fışkırtılmış ve olmuş sana cami!

Altında da başaşağı çevrilmiş bir ay ve göbeğinde yıldız.

Melih'in eseri hem Müslümanlığı, hem de bayrağımızı aşağılıyor, alay ediyor.

Bu rezilliğin başkent Ankara ile ne ilgisi var?

Fakat gelin görün ki, devletin gücü bunu kaldırmaya, sökmeye, yırtıp atmaya yetmiyor.

Ama bir parka valilik binası yapılacağı zaman Vali Yahya Bey oraya polis sevk ediyor. Belediye de, 50 yıllık ağaçları polis korumasında kesiyor. Devletin ve Vali Yahya Bey'in gücü ağaçlara geçiyor da, ambleme geçmiyor.

* * *

Şimdi size işin başka bir boyutunu anlatacağım. Bu amblem konusunda Ankara Valisi Yahya Beyefendi'yi de yazılarımda sürekli eleştirdim. En sonunda dediğime geldi. Fakat o yazılarım nedeniyle beni Savcılığa şikáyet edip hakkımda suç duyurusunda bulunmuş... Ve Savcılık, iddianame düzenleyip ceza davası açmış. Mahkeme tebligatı birkaç gün önce geldi. İddianame özetle şöyle:

‘‘Müşteki (Şikáyetçi Vali Beyefendi Hazretleri) başvurusunda, Hürriyet yazarı Emin Çölaşan'ın kendisi hakkında ‘Ankara Valisi olan zat nerede? Vali yok. Protokol Valisi' gibi deyimler kullanmak suretiyle hakaret edildiğini iddia etmiştir.

Söz konusu yazıların eleştiri sınırları içinde kalıp kalmadığının takdiri mahkemenize ait olmak üzere suç görüldüğü takdirde sanığın TCK'nın (falanca maddeleri) gereğince cezalandırılması (hapis cezası) talep olunur.’’

Vali Beyefendi Hazretleri şikáyet dilekçesinde diyor ki: ‘‘Bana protokol Valisi dedi. Ankara Valiliği, başkent valiliğidir. Valilik görevlerinin yanında, protokol gereği bir çok etkinliğe katılmak benim görevlerim arasındadır.’’

Suçum bu! Daha fazla yorum yapmıyorum.

SON ATATÜRKÇÜ MELİH

Şimdi size bir de müjdeli haberim olacak. Bu amblemi getirip kullanan Fazilet Partili Belediye Başkanı Melih, son zamanlarda ‘‘Atatürkçü’’ oldu!

Olmaz olmaz demeyin, vallahi oldu! Şimdi partisi zor günler yaşıyor ya, batan gemiyi terk edenler olur ya! Yeni bir parti kurup lider olacakmış! Bu yüzden de, çizgisini değiştirmek zorunda kalmış.

Noterden gönderdiği imzalı beyanında ‘‘Atatürkçü’’ olduğunu şu sözlerle vurguluyor:

‘‘Atatürkçülüğüme gelince... Ben Atatürk'ü ve Atatürkçülüğümü tartışmayı kendime hakaret kabul ederim.’’

Valla helal olsun! Melih’e de zaten bu yakışırdı. Ben en baştan biliyordum, aslında onun yeri Refah ve Fazilet değil CHP, DSP olmalıydı.

Devir değişti. Kuracağı yeni partinin ambleminde artık cami kubbesi, minare değil, mutlaka Anıtkabir veya altıok, güvercin olmalıdır!

Fazilet'teki ‘‘gizli cevherler’’ yeri ve zamanı gelince, gemi su almaya başlayınca tek tek ortaya çıkıyor. Şimdi anlıyorum, biz Melih gibileri yanlış tanımışız! Yaaaa!

Yazarın Tüm Yazıları