Eksik parça Ankara

Obama'nın IŞİD planı ve konuşmasında bahsetmediği kritik kısım Türkiye

Haberin Devamı

Bundan iki hafta önce Beyaz Saray basın toplantısı salonunda gazetecilerin karşısına geçtiğinde “Henüz bir stratejimiz yokdemişti.

Artık Amerikan Başkanı’nın da bir IŞİD stratejisi var.

Yere Amerikan askerinin postalını değdirmeyecek, ortak ve müttefiklerin desteğinden yararlanmayı amaçlayan, hem Irak hem Suriye’de vuracak, ayrıca Washington’a bölgede tekrar liderlik üstlendirecek dört aşamalı bir plan.

Gerçi 28 Ağustos 2014’te yaptığı basın toplantısının metnine bakın.

Aslında henüz stratejisi olmadığını söylerken bile ana hatları tamamen aynı bu minvalde bir strateji olduğunu görürsünüz.

Ama 4 Kasım’daki kritik ara seçimlerden önce bu konu Obama için aynı zamanda prime time’da Amerikalıların karşısına geçip kaslarını göstermesi için öyle bir fırsattı ki…

Onun da etkisi vardı.

*

Peki nedir bu planın anlamı?

Haberin Devamı

Dün akşam yaptığı konuşmanın son bölümünde verdiği seçim öncesi iç politika mesajlarından öte Obama’nın bu yeni IŞİD stratejisi dış politika açısından ne anlama geliyor?

Konuşmadan önce danışmanlarının gazetecilere verdiği “background” brifinginden çıkardığım notlardan da yararlanarak özetlersem:

* ABD Ortadoğu’da tekrar liderlik üstleniyor.

* Güvenliğin sağlanmasında bölge ülkelerinin ne kadar etkili olabileceklerini görmek istiyor.

* İran’ın bu Sünni ittifakla nasıl yan yana duracağını test ediyor.

* Ve terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin ortak paydasını arıyor.

Amerikan halkı bu stratejiden tatmin olur mu?

Onu iki aydan az bir süre sonra vereceği oylarla üç aşağı beş yukarı belli edecek.

Ama IŞİD açıklamasına yönelik iki temel eleştiri var ki...

Birincisi, zaman olarak niye bu kadar uzun süreceği söyleniyor, üç yıl dedikoduları var, niye bu kadar zamana ihtiyaç var?

İkincisi ise IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyondaki ortaklar ve müttefiklerden bahsediliyor ama bu ülkeler nasıl ikna edilecek? Kolay mı?

*

Zaman eleştirisi bir ölçüde haksız.

Sonuçta IŞİD Musul’u aldığı Haziran’dan beri bu kadar göz önünde ama örgütün Irak’ta 10 yıllık bir geçmişi olduğunu da unutmamak lazım.

Haberin Devamı

Dolayısıyla ortadan kaldırılması da bugünden yarına kolay olmayacaktır.

Bunun ötesinde asıl üzerinde durulması gereken, ikna edilecek müttefikler konusu.

Washington’ın diğer ülkeleri koalisyona hangi ölçüde katabileceği sorusu ki...

Obama’nın konuşmasındaki eksik parça da orası: Ankara.

*

Daha yeni şekilleniyor.

Yarın Ankara’ya gelebileceği belirtilen Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry’nin görüşmeleri de bu açıdan çok önemli.

Ama Obama’nın IŞİD konuşmasından bir gün önce görüştüğüm üst düzey bir Amerikan yetkilisinin sözlerinin, Ankara’dan bu konudaki beklentileri anlamamıza yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

“Obama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan Galler’deki toplantı, büyük oranda IŞİD’le ilgiliydi” diye başladı.

Sonra devam etti:

Haberin Devamı

“Türkiye ve ABD arasında amaçlar konusunda bir mutabakat olduğunu söyleyebilirim. İkisi de IŞİD’i bir tehdit olarak görüyor. İkisi de Suriye’de Esad’ın gitmesi gerektiğini düşünüyor. İkisi de Iraklı Kürtlerin güvenliğini önemsiyor, ki bu açıdan Türkiye’nin dış politikasında yaşanan dönüşüm çok dikkat çekici. İkisi de Irak’ta kapsayıcı bir hükümet kurulmasının önemine inanıyor. Farklılıklar taktiklerde. Ancak bu zorluklar da aşılabilir.”

*

Suriye’deki iç savaşın başladığı 2011’den beri Türkiye’nin yürüttüğü bölge politikalarının IŞİD tehdidinin büyümesinde etkisi olup olmadığı sordum.

“Son iki yılda yapılanların ele alınmasından çok mevcut durumu konuşmak daha doğru olacaktır” dedi.

Haberin Devamı

“Bugün buradayız ve böyle bir tehdit var. Türkiye’nin de bu tehdide karşı yürütülecek mücadelede lokasyon açısından önemi büyük. Bunun Türkiye iç politikasında tartışmalı bir konu olduğunu biliyorum, Türkiye’nin dış politikasında Sünni bir kimliğin yer almamasını savunanlar da var. Ancak Türkiye’nin Sünni çoğunluklu bir ülke olması da, bu tehdide karşı yürütülecek mücadelede önemli bir unsur.”

*

“ABD, IŞİD için şimdiye kadar Türkiye’den operasyonel açıdan somut olarak ne istedi” dedim.

“Sınırları kontrol etmekten öte İncirlik Üssü ve insansız hava aracı (İHA) operasyonlarıyla ilgili beklenti nedir?”

“Biz” dedi “şimdiye kadar Türkiye’den hiçbir somut talepte bulunmadık.

Haberin Devamı

“Başkan Obama ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşmede de böyle bir talepte bulunmadık, Savunma Bakanı Chuck Hagel’ın o toplantıdan sonraki bir devam görüşmesi olarak yaptığı Ankara ziyaretinde de bulunmadık. Ne İncirlik Üssü’nün kullanımıyla ilgili ne İHA operasyonları ile ilgili bir talebimiz oldu. Bakan Hagel’ın da dediği gibi Türkiye’nin hangi ölçüde bu mücadeleye katkı sağlayacağını anlamaya çalıştık. Asıl plan, Başkan’ın Çarşamba günü yapacağı açıklamadan sonra ortaya çıkacak. Ayrıca Bakan Hagel’ın ziyaretini, Türkiye’ye Ocak’ta yapmayı planladığı ama sonra zamanlamanın uygun olmadığını düşünerek ertelediğimiz ziyaret olarak düşünün. Türkiye’deki seçimlerden önce o ziyaret uygun olmazdı. Bir ülkede yapılacak seçimlerden önce o ülkeye üst düzey ziyaretler yapmayı, yanlış bir görüntü vermemek için tercih etmiyoruz.”

*

Türkiye koalisyona katılma konusunda isteksiz mi” dedim.

“İsteksizlik demezdim. Kaygıları var. Hepimizin kaygıları var” dedi.

“Türkiye’nin, IŞİD’in elindeki rehineler ve Suriye ile uzun bir sınırı olmasından kaynaklanan endişelerini anlıyoruz. Bunlar çok hassas konular.”

“Türkiye’nin rehineler sorununu çözmede yeterli adım attığını düşünüyor musunuz” dedim.

Bu konunun çözülmesini bekliyoruz ve Türkiye’nin bunu çözmeye çalıştığını düşünüyoruz” dedi.

“Rehineler konusunda ABD’nin Türkiye’ye yardım önerisi olmuştu, yardım istendi mi” dedim.

Şimdiye kadar bir yardım isteği olmadı. Biz yardıma hazır olduğumuzu sıklıkla tekrarlıyoruz. Tabii işin devam eden bilgi paylaşımı boyutu var. Bunu da unutmamak lazım” dedi.

*

“Peki” dedim “Türkiye ile yürütülen müzakereler açısından 2003’te Irak’ın işgali için kurulan koalisyon ile şimdi IŞİD’e karşı oluşturulmaya çalışılan koalisyon arasında ne fark var?

“Temel fark o zaman tehdit konusunda aramızda bir mutabakat yoktu” dedi.

Ve sonra görüşmemizin en ilginç sözlerinden birini etti.

“Saddam’ın devrilmesi gerektiği konusunda Türkiye ve ABD bir fikir birliği içinde değildi. Tezkere oylaması bu nedenle belki de doğru biçimde o dönem TBMM’de reddedildi. Ancak bugün IŞİD tehdidi konusunda tam bir mutabakat içindeyiz. Şartlar tamamen farklı.”

*

Son olarak “Bir takvim var mı“ diye sordum.

“Türkiye’nin bu koalisyonda üstleneceği role ne sürede karar vermesi gerekiyor?”

“Bu uzun süreli bir mücadele olacak” dedi.

“Başkan Obama’nın konuşmasının ardından Dışişleri Bakanı John Kerry de Türkiye’ye gidecek. O zaman konu daha somut ve detaylı biçimde ele alınabilecek.”

*

Obama dünkü konuşmasında bir kez daha taahhüt etti.

Esad rejiminin meşruiyetini kaybettiğini ve bir daha da geri kazanamayacağını söyledi.

Ama 2011’den beri devam eden Suriye iç savaşında Washington’ın önce öne çıkıp sonra geri çekilmesi ve işe haddinden fazla angaje olan Ankara ile bu yüzden farklılıklar yaşaması şimdi oluşturulmaya çalışılan koalisyonun en büyük zorluklarından biri.

Aynı soruyu Suudi Arabistan da soracaktır.

“Bu sefer niye güvenelim?” diyecekler.

“Bu işten Esad’ın faydalanmayacağından nasıl emin olalım?”

”Senin İran’la girdiğin yakınlaşma döneminin bu mücadeleyi bizim açımızdan olumsuz etkilemeyeceğini nasıl bilelim?”

Bu sorular yine işin en rasyonel kısmı.

Çünkü daha konuşmaya başlamadık ama...

Washington ve Ankara arasında bu konuda yaşanan derin farklılıkların bir de sosyal boyutu var.

Rehine krizi nedeniyle IŞİD’e sessiz kalan hükümetin tutumundan sonuçlar çıkarmaya başlayan Türk kamuoyunun bir bölümündeki IŞİD’e yönelik müspet tutum…

Türkiye’de kurulu bazı sivil toplum örgütlerinin IŞİD’le halihazırda geliştirdiği ilişkiler…

IŞİD’in Türkiye üzerinden yaptığı bazı gelir getirici faaliyetlerin yarattığı ilişkiler ağı…

İşin nasıl çetrefil olduğunu asıl bunları tartışmaya başladığımızda anlayacağız.

Yoksa koalisyon kurulur, “Ben de varım” denilir, ne olacak…

Yazarın Tüm Yazıları