Ekrandan küfür yağarken (Bir RTÜK ayıbı)

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Tansu-Özer ikilisi adına yayın yapan televizyon kanalından tehdit, küfür, hakaret ve şantaj yağmaya devam ediyor. RTÜK bütün bu olup biteni sessizce izliyor. Dün konuştuğum bir özel kanal yetkilisi ‘‘Bunların yaptığının binde birini biz yapsaydık, bir tek yayın için 10 gün kapatma alırdık’’ diyor.

RTÜK, bazı radyo ve televizyonları gerektiğinde 3 ay kapatıyor ve bunu yapmakta haklı. Ama DYP ve onun genel başkanı adına yayın yapan bu kanal, RTÜK tarafından açıkça korunup kollanıyor... Çünkü 9 RTÜK üyesi, bu konuda aralarında anlaşamıyor. Oraya Fazilet ve DYP tarafından seçilen bazı üyeler bu kanaldan her gün siyasetçilere, bürokratlara, işadamlarına ve gazetecilere yağdırılan yüzü açılmamış küfür, hakaret, tehdit ve şantaja göz yumuyorlar.

Bu iğrenç ve yüz kızartıcı uygulama, çoğu kez ekrandan geçilen alt yazılarla gerçekleşiyor.

***

Alt yazı olayı RTÜK tarafından galiba yasaklanmak üzere. Tansu-Özer kanalını kapatamayan, bu rezilliğe maalesef göz yuman RTÜK, şimdi alt yazıları yasaklamak için yönetmelik değişikliği yapacak. Her şey hazır.

Bu amaçla Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı'ndan bilimsel görüş istendi. Dekan Prof. Dr. Alemdar Yalçın, Doç. Dr. Ünlen Demiralp, Yard. Doç. Dr. Ahmet Çiftçi ve Yard. Doç. Dr. Şükrü Künüçen tarafından hazırlanan rapor, RTÜK'e verildi.

Raporun adı biraz uzun:

‘‘Ekranı Birden Fazla Kareye Bölerek ve/veya Sürekli Alt Yazıyla Görüntüden Farklı Haberler ya da Reklamlar Vermek Suretiyle Aynı Anda Birden Fazla Farklı Yayın Yapılıp Yapılamayacağı Hususunda Mütalaa’’

27 sayfadan oluşan bu raporda, alt yazı uygulamasının yayıncılık ilkeleriyle bağdaşmadığı vurgulanıyor. Üniversite, bilimsel raporunda elbette ki bu kanalın yaptığı utanç verici, yüz kızartıcı hakaretlere, savurduğu küfür ve tehditlere yer vermiyor. Konuya sadece yayıncılık ilkeleri ve ahlakı açısından yaklaşıyor. Şimdi bu rapordan bazı alıntılar yapıyorum:

‘‘Devletin radyo televizyon alanında hukuki düzenleme yapması doğaldır... Çünkü bu alandaki kurallar kamu düzenindendir. Radyo televizyon yayınları toplumu doğrudan ilgilendirir. Bu alanda yaşanacak başıboşluk veya hukuki düzenleme noksanlığı kargaşaya yol açıp toplum düzenini bozabilir.

Her ne kadar özelleşme sağlanmış olursa olsun, devlet, kamu yararı ve kamu düzeni açısından radyo ve televizyon yayıncılığının çeşitli yönlerine ilişkin hukuki düzenleme yapma hak ve yetkisine sahiptir.

Alt yazı uygulaması, yayıncılık ilkeleri ve ahlakı açısından sakınca teşkil etmektedir.

Alt yazıların sorumsuzca kullanılması, yayıncılık ilkeleri ve ahlakına aykırı düşmektedir.

Sürekli ve kesintisiz alt yazı yayınlayan televizyonların, 3984 sayılı Kanun'un (RTÜK Kanunu'nun) yayın ilkelerini düzenleyen 4. maddesine göre kamu hizmeti yayıncılığı anlayışını gerçekleştiremedikleri düşünülmektedir.

Yeni düzenlemeler yapılmasında fayda vardır.’’

***

Üniversite'nin bilimsel görüşü böyle. Tansu ile Özer'in hoşuna gitmeyen bir şey yapan, söz söyleyen veya yazan herkese, onların karılarına, kız çocuklarına, kız kardeşlerine bile 24 saat boyunca küfür, hakaret, tehdit ve şantaj yağdıran bu pis ve ilkel zihniyet sadece alt yazılarda kalır mı?

Alt yazıyı yasaklayacaksınız, bu kez aynı pisliği sesli olarak sergileyecekler.

Ne değişecek?

Çözüm, bu kanala RTÜK tarafından çok ağır kapama cezaları verilmesidir.

Aynı kanal bir RTÜK üyesinden, onun karısından, kız çocuklarından böyle söz etseydi, acaba RTÜK'ün Fazilet ve DYP tarafından seçilen üyeleri yine aynı duyarsızlığı gösterecek miydi?

Ya da bu terbiyesizliği Kanal-D, atv, Show, TGRT, TRT gibi kanallar yapsaydı, RTÜK yine böyle tepkisiz kalır mıydı?

***

Televizyon yayıncılığında böyle bir iğrençliğe ve kepazeliğe dünya tarihi tanık olmadı. RTÜK Yasası'nın hükümleri açık. Kişiler hakkında eleştiri sınırı ötesinde yayın yapmak, derhal kapatılmayı gerektiriyor.

O ekrandan her gün yayınlanan küfür ve hakaretleri görmezden gelen, arada sırada sadece bir günlük kapama cezası veren RTÜK, kendi yasasını kendi çiğniyor.

Ne uğruna?

Siyaset uğruna!

RTÜK üyeleri evlerinde bu kanaldan yükselen tehdit, küfür ve hakaretleri görmüyorlar mı? Onların karıları, çocukları, kız kardeşleri yok mu? Bu nasıl duyarsızlıktır?

Bu kepazeliğe ‘‘siyaset uğruna’’ nasıl göz yumulmaktadır?

Hele hele buna göz yumanların Fazilet ve DYP'li, yani ‘‘muhafazakâr’’ kişiler olmasına ne demeli?

***

Geçen bayramda üç DYP'li milletvekili ile birlikte olduk. Söz döndü dolaştı, bu konuya geldi. Hepsinin söylediği aynıydı:

‘‘Bu terbiyesizlikten biz de utanıyoruz ama Tansu Hanım'a ve kocasına bir türlü anlatamıyoruz. Bu yayını yapanlar bizden değil. Bunlar ayrı bir ekip. Partiye kötülük yaptıklarının farkında bile değiller.’’

Kim ne düşünürse düşünsün. Burada önemli olan RTÜK'ün tavrıdır. Eğer ortada bir ‘‘yasa’’ varsa, uygulanır.

Yok eğer RTÜK diyorsa ki ‘‘Ben yasayı keyfime ve partilere göre uygularım, adamına göre muamele yaparım’’, o takdirde bu kantar daha çoook yük kaldırır!

***

Bu yazıyı RTÜK üyeleri Şevki Göğüsger, Güneş Müftüoğlu, Emin Başer, Nedim Tekin, Fatih Karaca, Mehmet Doğan, Ercan San, Tülay Çetingüleç ve Başkan Kutlu Savaş'a armağan ediyor, gerçeği artık görmelerini istirham ediyorum.



Yazarın Tüm Yazıları