Ekonomi yönetiminde dağınıklığa dikkat

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Ekonomi yönetiminde baştan beri korkulan dağınıklık son günlerde kendini göstermeye başladı.

Başbakan Mesut Yılmaz, kabineyi kurarken aynen Özal döneminde olduğu gibi ekonomi yönetimiyle ilgili yetkiyi devlet Bakanları Güneş Taner ve Işın Çelebi arasında paylaştırdı.

Hem Taner'e, hem Çelebi'ye Özal dönemindeki kavgaları yaşamış gazeteciler olarak, yine aynı kavgaların yaşanıp yaşanmayacağını sormuştuk. İlk günlerinde her iki bakandan da ‘‘O zaman başkaydı, ders aldık, şimdi artık kavga olmayacak'' yanıtını almıştık.

İlk günlerde Işın Çelebi'nin stratejisini ‘‘Taner'in hata yapması'' üzerine kurduğu belli oluyordu. Taner de sanki Çelebi'nin isteğini yerine getirmek ister gibi verdiği demeçlerle tepki çekmekte gecikmedi. Piyasaların vereceği tepkileri düşünmeden enflasyonun yüzde 100'lere varacağını söyledi. Yapılan yüksek oranlı akaryakıt zamlarının bütün yükünü gönüllü olarak omuzladı...

Son günlerde görüyorsunuz: Ekonomiyle ilgili toplantılarda, hükümetin ekonomiyle ilgili açıklamalarında hep Işın Çelebi önde. Sütre gerisine çekilip bekleyen Çelebi, Taner beklediği gibi davranıp yıpranmaya başlayınca fırsatı kaçırmadı ve ekonomi yönetiminde öne çıktığını da göstermeye başladı.

Çelebi'nin ekonomi yönetiminde öne çıkma çabaları aslında daha öncesine dayanıyor. Para ve Kredi Kurulu başkanlığını alan Çelebi, baştan beri bu kurulun faaliyet alanı daha çok ihracat, destekleme alımları ve bazı fonla sınırlı olduğu halde, ‘‘Mevzuatta yazıyor'' diye para politikasından bütçeye kadar faaliyet alanını genişletti. Kurulu, bir anlamda, ‘‘Küçük bir yüksek planlama kurulu'' haline getirerek, bütün ekonomik alanlarda sözsahibi olmaya çalıştı.

Güneş Taner hem Mesut Yılmaz, hem de piyasalar nezdinde demeçleri nedeniyle yıprandığını gördüğü için şimdilik sessiz duruyor. Ancak Çelebi'nin son günlerde enflasyonla mücadele dahil, sanki hükümetin bütün ekonomik politikasını kendisi götürüyor gibi bir izlenim vermesi, Taner dahil çoğu kimsenin tepkisini çekiyor.

BÜROKRATLAR TEDİRGİN

Çelebi'nin kendisine bağlı olup olmadığına bakmaksızın, SPK'dan Özelleştirme İdaresine kadar bütün kurumlara müdahalelerde bulunmak istemesi bürokratları da fazlasıyla rahatsız etmeye başladı.

Çelebi'nin kendisine bağlı dış ticaret müsteşarlığında da yaptıkları tepki çekiyor. Her şeyden önce müsteşarlıkta bir oda hazırlatıp seçmenlerini ve işadamlarını bu odasında kabul etmesi teknik bir kurum olan müsteşarlığa siyasi bir kurum imajını veriyor. Bu imaj da müsteşarlık çalışanları tarafından tepkiyle karşılanıyor.

Politikacıların böyle davranması belki doğal karşılanabilir ama son sıralarda ekonomi bürokratlarının ‘‘En çok talepte bulunan bakan sıralaması''nda Çelebi'nin ilk sırada yeralması bu istekler için ısrarcı olduğunu da gösteriyor.

Ekonomi yönetimindeki dağınıklık ve Çelebi'nin son günlerde vermeye çalıştığı ‘‘Ekonominin patronu benim'' havasının hem piyasalarda hem de bürokratlar arasında hoş karşılanmadığını biliyoruz.

Turgut Özal döneminde de bakanların çekişmesi yüzünden zaman zaman ekonomi yönetiminde bu tür dağınıklıklar göze çarpardı. Ancak, Özal bu iki bakanı kapıştırır, çekişme zararlı olacağı noktaya geldiğinde ise ‘‘Durun bakalım'' deyip zaten hiç bırakmadığı ekonominin iplerini yeniden eline alırdı.

Şimdi Başbakan Mesut Yılmaz'a da aynı görev düşüyor. Yılmaz'ın, göreve getirdiği yetkin bürokratları sürekli dinleyip ipleri elinden bırakmaması gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları