Edirne katliamı

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Edirne'de, 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamın sahnelendiği ‘‘Avar Turizm’’ otobüsünde bulunan paranın 2 milyon 300 bin dolar ve yaklaşık 500 bin mark olduğu belirlendi.

Soruşturmada gelinen nokta, katliamı yapan canilerin 535 milyar lirayı alıp, sırra kadem bastıklarını gösteriyor.

NEDENLER VE BELGELER

Paralar gümrüğe deklare edilmemiş! Acaba neden? Laleli piyasası, genellikle kayıtdışı ekonomiyle yaşıyor. Birinci neden bu... İkinciye gelince... Bu rakamın içinde bir miktar uyuşturucu parası olduğu kanısındayız.

Elimizde bu görüşü doğrulayan belgeler var. Örneğin, katliamın olduğu 21 Aralık gecesinden tam 10 gün önce, Polonya'ya giriş yapan bir Türk otobüsünde 78 kilo eroin ve bir kilo külçe altın ele geçirildi. Aynı gün, bu otobüsten az önce ‘‘Avar Turizm’’in otobüsü Polonya'ya girdi. Eroin taşıyan otobüsteki üç Türk bir süre gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. ‘‘Reçko’’ lakaplı Recep Osmanovoski ise tutuklandı.

Otobüsteki eroinler bulunmamış olsa, bu uyuşturucunun parası da aynı yolla Türkiye'ye sokulacaktı.

Polonya'dan yola çıkan bir otobüste ‘‘zula’’ tabir edilen gizli bölmelerde böylesine yüklü miktarda dövizi taşımak, size çılgınca bir serüven gibi gelmiyor mu?

Doğrusu bana geliyor.

Şimdi gelelim, katliamın nedenlerine... Paralar götürüldüğüne göre, olayda gasp var. Ayrıca ‘‘Avar Turizm’’ otobüsünün, eroin taşıyan otobüsten önce Polonya'ya giriş yapmış olması da çok düşündürücü. Katliam bu nedenle intikam kokuyor. Yoksa bir taşla iki kuş birden vurulup, hem ihbarın intikamı, hem de yitirilen paraların karşılığı mı alındı?

KATİLLER PROFESYONEL

Kurbanların, enselerine sıkılan birer kurşunla öldürülmeleri ise, tetikçilerin profesyonel katiller olduğunu gösteriyor.

Evet, olayın tek görgü tanığı olan Polonyalı Renata Wesolowska'ya dokunmayan tetikçilerin, silah kullanmayı çok iyi bildikleri anlaşılıyor.

Sakın bu olayın ardından da, malum çeteye benzer bir organizasyon çıkmasın!

Çünkü burası Türkiye... İster inan, ister inanma türünden olayların ülkesi!..

Bezmen'in konukları...

HALİL Bezmen'i artık tanımayanımız yok. Sokaktaki adam, hileli iflaslarla şirketlerini batırdıktan sonra, trilyonluk vergi ve SSK prim borcu takıp Amerika'ya kaçan Halil Bezmen'i çok iyi tanıyor.

İşçilerini karda kışta aç susuz bırakıp, milyonlarca dolarla Amerika'ya uçan Bezmen, sadece kaçmakla yetinmiyor, oradan Türkiye'ye iftiralar kusuyor.

Sıktığı son palavraya, kargalar bile güler! Güya, Türkiye'deki Müslüman çoğunluk, Selanik kökenli Bezmen Ailesi'ne, sonradan dinimizi kabul ettikleri için iyi gözle bakmazmış!

Haydi canım sen de!

‘‘Bize iyi gözle bakmıyor!’’ dediğin bu toplum, seni 800 milyon dolarlık, yani 170 trilyon liralık bir sanayi imparatorluğunun sahibi yaptı.

Bir de iyi gözle (!) bakmış olsa, belki Rockfeller'den bile zengin olabilirdin.

Nankör Halil Bezmen'in bu iftiralarına en büyük tepkiyi, Santral Mensucat efsanesini yaratan Fuat Bezmen gösteriyor. Baba Fuat Bey, ‘‘Ülkeme iftiralar yağdıran bu kişi, benim evladım olamaz!’’ diyor.

Yaşlı sanayici, evladının geride bıraktığı pislikler için mahkeme kapılarında hesap verirken, Halil Bezmen, Connecticut'taki muhteşem malikânesinde partiler düzenleyip, özel konuklarını ağırlıyor.

Bunlardan biri de, ünlü karı-koca gazeteci çift.

Ünlü çift, yaz aylarında Bezmen'in konuğu oldukları gibi, hep birlikte Broadway'deki müzikalleri izlerken görülmüşler.

İnsanın arkadaşını seçmesi, doğal hakkıdır.

Ama kamu hakkının ve ödenmeyen işçi primlerinin takipçisi olması gereken gazetecinin, dostluğu bir yana bırakıp Bezmen'den hesap sorması gerekir.

Onlar hem bunu yapmıyor, hem de hesap soran gazeteciye ahlak dersi vermeye kalkıyorlar.



Yazarın Tüm Yazıları