Dünyanın en güçlü silahı, bir kadının kahkahası

Ne zaman yakınlardan yüksek sesli bir kahkaha duysam yüzümde otomatik olarak bir gülümseme belirir. Bayılırım yüksek sesle kahkaha atan insanlara, özellikle de kadınlara! Öyle bazıları gibi “Çüş, amma yüksek sesle gülüyor” tepkisi vermem hiç. “Hep gülsünler böyle” diye geçiririm içimden ve içten içe imrenirim onlara. Çok severim çünkü bir ağız dolusu gülmeyi ve yüksek sesle kahkaha atabilmeyi.

Haberin Devamı

Düşünüyorum da ne çok öyle kahkaha atardım eskiden. Özellikle de biricik dostum Dilara Uzunyayla Çöte ile ne gülerdik! Burnumdan makarna çıkardığımı, gülmekten dizimi dövdüğümü hatta dayanamayıp birazcık altıma kaçırdığımı bile hatırlarım onunla. Öyle dolu dolu öyle gür ve mükemmel bir kahkahası vardır ki Dilara’nın adeta bulaşıcıdır. O güldü mü sizi de güldürür. Beş yaşımızdan beri bir bakışımız yeter birbirimizi güldürmek için o yüzden. Ama sanki eskisi kadar çok kahkaha atmıyoruz artık. Sahi ne oldu o kahkahalarımıza? Neden daha az kahkaha atar olduk yaş aldıkça?


Yakınlarda fark ettim ki bu sadece bizim başımıza gelmemiş. Her insan büyüdükçe daha az kahkaha atarmış meğer. Haziran ayında piyasaya çıkan “Laughology: Improve Your Life With the Science of Laughter” adlı kitaptan öğrendim bunu. Bu kitap, kahkahanın ne olduğundan neleri tetiklediğine, çok gülenlerle az gülenlerin hayatlarının arasındaki farktan kahkahanın gücüne kadar pek çok konuyu açıklıyor. İçinde Stanford Üniversitesinden Harvard’a pek çok önemli okulda yapılmış kahkaha araştırmalarına yer verilmiş.

Haberin Devamı


İlgimi çeken şeylerden biri ilk kahkahamızı 3.5-4 aylıkken attığımızı öğrenmek oldu. Yani daha konuşmayı öğrenmeden kahkaha atmayı öğreniyormuşuz aslında. En çok da 5-6 yaşlarımızda gülüyormuşuz. Ancak ne üzücüdür ki insan büyüdükçe daha az kahkaha atmaya başlıyormuş.


Hayatta sizi güldürecek şeyler azaldığı için mi, daha az oyun oynadığınız veya daha çok sorunlarla karşılaştığınız için mi tam olarak bilinmiyor ama artık çok daha az kahkaha atıyormuşuz. Bazı kültürlerde (tıpkı bizimkisi gibi) bu azalma kadınlarda erkeklerden de daha çok oluyormuş.

Dünyanın en güçlü silahı, bir kadının kahkahası


Halbuki daha çok kahkaha atmak beynimizin bir takım kimyasallar salgılamasına neden oluyormuş. Bu kimyasal bizi daha pozitif, dışa vurumcu ve sosyal insanlar yapıyormuş. Ama bunlardan da önemlisi ve heyecan vericisi kahkaha atmak bizi zayıflatıyor ve gençleştiriyormuş! Kuvvetli ve içten atılmış bir kahkaha pek çok kasın çalışmasını sağlıyor ve bize kalori yaktırıyormuş. Üstelik kahkaha atmak yüzdeki kan akışını hızlandırdığı için cildin elastikiyeti ve rengi üstünde etki yaratıyormuş. Gözlerin parlamasını ve stresin azalmasını sağlıyormuş. Daha az stres daha az kırışıklık demekmiş zaten. Bitmedi! Gülme ve kahkaha atma bilinen en iyi afrodizyaktan bile daha etkiliymiş. Daha çok gülenlerin daha aktif ve sağlıklı bir seks hayatı oluyormuş!

Haberin Devamı

Dünyanın en güçlü silahı, bir kadının kahkahası


Düşünsenize bizi gençleştiriyor, güzelleştiriyor, zayıflatıyor, seksileştiriyor ve eğlendiriyor. O zaman neden git gide azalıyor? Gözümün önüne kareler geliyor. Yüksek sesle gülen çocuğunu ayıp diye cimcikleyen bir anne, çok dikkat çektiği için sevgilisini azarlayan bir adam, kahkaha atan bir grup kadına tek kaşı havada bakıp dişlerinin arasından “Cık cık” sesi çıkartan yaşlı bir teyze…


Belki de hayatta kahkaha atacak şeyler azalmıyor da kahkaha atmamıza verilen izin azalıyor. Belki toplum bizim gülme sesimize tahammül edemiyor. Malum ülkemizde çok gülen kadın işveli, işveli kadın hafif meşrep, hafif meşrep kadın da kötü. Bizde gülecekse edebiyle gülmeli kadın. Sessizce, kimseyi baştan çıkarmadan, seksi ve güzel görünmeden. Hatta mümkünse içinden gülmeli.

Haberin Devamı


Bunları düşündükçe çekin elinizi kahkahamızdan diye bağırmak geliyor içimden ama önce kendi oto-sansürümüzden kurtulmamız lazım aslında. Tamam onlar sevmiyor da biz niye onları dinliyoruz? Niye kısıtlıyoruz kendimizi? Niye öğreniyoruz daha az kahkaha atmayı ya da daha hanım hanımcık gülmeyi. Bizi güldüren erkeklerden önce gülmemizden rahatsız olmayan erkekleri seçmeliyiz belki de. Ve içimizden geldiği gibi, dolu dolu gülmeye hakkımız olduğuna kendimizi inandırmalıyız önce. Sonra da daha güzel bir cilt, daha genç bir görünüm, daha zayıf ve seksi bir kadın olarak hayatın tadını çıkarmaya devam edebiliriz…


Erkekgiller


Kadınlar kendini güldüren erkeklerden hoşlanırmış. Hep bilinir hep söylenir bu. Şimdi de bilim adamları tarafından kanıtlanmış. Stanford Üniversitesinde yapılan ve Journal of Social Neuroscience adlı jurnalde yayınlanan bir araştırma bunun en son kanıtı.

Haberin Devamı


Erkekler boşuna komik olmaya çalışmıyor yani. Hem zaten komik erkekler, yakışıklı erkeklerden bile daha çok ilgi çekiyor günümüzde. Ama komiklik her erkeğin harcı da değil. O yüzden sevgili erkekgiller, komiklik yapacağım diye komik duruma düşmeden önce bir kez daha düşünün. Hele başkalarının eksiklikleri üzerinden yaptığınız şakalara çok dikkat edin. Çünkü biz kadınlar her ne kadar komik erkeklerden hoşlansak da zalim erkeklerden nefret ederiz. Ve eğer beceremiyorsanız lütfen zorlamayın. Her erkek komik olacak diye bir şey yok. Eminim sizin de bir kadını etkileyecek kendinize göre değerli bir yanınız vardır. Daha fazla kendinizi rezil etmeden o yanınızı bulup geliştirin!

Haberin Devamı



https://twitter.com/Sabanur




Yazarın son yazıları


#19 Ağustos 2013 Erkekler neden güçlü kadın sevmez
#19 Ağustos 2013 Bir teknoloji manyağı ile çıkmamanız için 10 neden
#15 Ağustos 2013 Yer yoksa, beni de yıkın yerime AVM yapın!
#5 Ağustos 2013 Aşkım ben tatile çıkıyorum, varınca seni ararım!
#1 Ağustos 2013 Her eve bir astrolog lazım
#29 Temmuz 2013 Kadınlığımdan utanmamı istiyorsan çok beklersin!
#25 Temmuz 2013 Ramazan ’da aşk başkadır


YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>


Yazarın Tüm Yazıları