Domateste sünger, muzda çiklet tadı

AMERİKAN manavıyla, tabiri caizse, tanışmamızın heyecanı hala hafızamda canlı.

‘Grand Union’ marketi manav bölümünde o güne kadar görmediğim, adlarını dahi duymadığım meyva ve sebze çeşitleriyle karşılaştım. Bolluğu bir yana tezgahları yanyana dizilse bir basketbol salonunu rahatça kaplayabilirdi. Oysa beni heyecanlandıran bolluk veya manavın büyüklüğü değil özellikle meyva çeşnisinin mevsimleri dışlaması idi. Kış başında kiraz, erik, kavun, karpuz, çilek, şeftali gibi ilkbahar-yaz meyvalarının bizim ‘turfanda’ları bir kalemde silip attığını müşahade etmiştim.

Oniki ay tüketime hazır olarak sunulan meyvaların renk, dirilik, şekil standartları beni ayrıca etkiledi. Cevizden büyük çilek ve üzümler, kan kırmızısı elmalar, Diyarbakır'ınkiyle boy ölçüşecek karpuzlar ve diğer meyvaların hep aynı boyda olmaları dikkati çekmişti.

Sıra bunların tadına bakmaya geldiğinde iş değişti. Meğer görünüşe aldanmışız. Bizde yüksük boyu Adapazarı çileğinin kokusu mutfağı kaplar. Lezzetinin üstüne yok. Buradaki çilek azmanını gözün kapalı çiğnemeye başla neyi yediğini bilemezsin. Türkiye'de şeftalinin suyu bol, yumuşak, tadı baklavayı aratmaz. İçi kuru, taş sertliğinde Amerikan şeftalisi birisinin kafasına isabet ettiğinde anında alnı, yanağı morarır. Bir tanıdığım marketten aldığı siyah üzümü yıkadıktan sonra parmaklarının şiştiğini, doktorun üzümün üstündeki haşarat koruyucusu yapışkan sıvıya allerjisi olduğunu söylediğini nakletti. Şovenist kabzımallığa kalkışacak değiliz ama bizdeki ezik, renk uyumsuz çilekten elmaya tüm meyveler 'Grand Union'daki görünüm cümbüşündekileri dörde katlar.

DEPODA BALIK ÇİFTLİĞİ

New York'a gelen dostlara gümrük müsaade etse dahi ‘‘Bir torbaya ıspanak, şeftali, çilek, domates doldurup getirin’’ diyecek değiliz, biz de manavda ne buluyorsak yemeye alıştık zaten. Gene de bu konuyu araştırmayı ihmal etmedik. New York bir ada. Yediğimiz herşey dışardan geliyor. Amerika kıta ülke. Mesafeler bol sıfırlı. California'dan Florida'ya, Carolina'lardan Texas ve Oklahoma'ya kadar sebze ve meyvalar ağaçta, tarlada haşerata karşı kimyevi sıvılarla yıkanıyor. Sonra toplanıp buzluklarda kamyonlarla sevkiyata hazırlanırken uzun yola dayanması için yeni ilaçlamalar yapılıyor. Aynı işlemler Kanada, Haiti, Meksika, Guatemala, Brezilya ve bazı Afrika ülkelerinden gelen gıda maddeleri için de geçerli. Domateste sünger, muzda çiklet tadı, elmadaki katmerli kırmızı bu yüzden.

Bu arada açıkgözler de boş durmuyor. Geçenlerde bir TV programında Brooklyn'de oto tamirhaneleri arasında bir antreponun balık çiftliğine dönüştüğü açıklandı. Ekrana dev bir havuz içinde zıplayıp çırpınan balık sürülerinin görüntüleri geldi. Bir lüks lokantanın şef garsonu rağbet gören ‘Şili lüferi’nin bir kısmının balık çiftliğine dönüştürülen antrepolarda üretildiğini söylüyor. Tanıdık şef ‘‘Marketlerde satılan sığır etleri, tavukların büyük çoğunluğu çabuk serpilip gelişsin diye hormon takviyeli yapay gıdalarla besleniyor. Biftek, tavuk ve tavuk yumurtası hep hormonlu. Dünyada gıdaya en düşkün millet Amerikalılar. Bu millete yiyecek yetiştirmek için üreticiler ilaç, hormon kullanmak zorunda’’ diye ekliyor.

Bu ifadede gerçek payı büyük. Yalnızca New York'ta değil, rastgele seçeceğiniz bir şehirde insanlara bakmanız kafi. Erkeklerdeki göbek, kadınlardaki kalça ve butlar Diyojen'in ‘Gölge etme başka ihsan istemem’ dediği cinsten. Beden deformasyonu fazla yiyecekten değil gıdalardaki hormon, kimyasal maddelerden.

Yiyecek-içecek konularına kulağını tıkarsan sorun yok. Eğer gazetelerde gastronomi sütunlarını izleyip ekranlarda beslenme uzmanlarını dinlersen Tanrı yardımcın olsun. Tavuk yeme ‘salmonella’dan zehirlenirsin. Yumurtada kolesterol fazla. Bifteğe dikkat et, kolesterol kanser kadar öldürür, ‘Deli Dana’yı da aklından çıkarma. Muz kabızlık yapar. Meyve ve sebzeler kimyasal boyayla kaplı. Hamburger iyi pişmemişse kansere yakalanırsın. Pastorize peynir allerjini ortaya çıkarır. Sağlıklı kalmak istiyorsan makarnadan uzak dur. Sodalı meşrubat bol şekerli su, şişmanlatır. Kahvedeki kafein vücudun kalsiyumunu eritir. Tansiyonu düşürmek için greyfrut ye. Ama tansiyon ilacı alıyorsan sakın ha! İlaçla greyfrut birlikte çok tehlikeli. Aç karnına portakal suyu içme, asidi mide zarını eritir. Sürekli çiğ sebze ülser yapar, haşlamadan yeme.

Tüm bunlardan sonra paranoyaya kapılıp ‘‘Bir kaç gün peynir, ekmekle idare edeyim. Mide, bağırsaklarımı dinlendirmiş olurum’’ diyebilirsiniz.

Ama bu harcıalem gıdalar dahi emin değil. Peynir tutkunu ressam Burhan Doğançay Paris yıllarında bir kaç hafta sabah akşam yediği peynirden zehirlenerek hastaneye kaldırıldığını söylüyor.

Peki ya ana gıdamız ekmek? Buğday, mısır, çavdar, arpa, yulaf, beğen beğen al. Buzdolabında aylarca bozulmadan kalıyor üstelik. Niye mi? İçindeki tahıla kimyasal yüklemelerden. Teknolojik yaşamın faturasını ödüyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları