Domates, biber, patlıcan

Olmasa daha iyi olurdu tabii ama Başbakan Erdoğan’ın Norveç’te maruz kaldığı yumurtalı protestoyu, ‘Yine de şık yani, en azından Avrupai’ şeklinde değerlendirmem, esefle karşılandı.

‘Niye ya?’ dedim; ‘Tekme, tokat yok işte, ne güzel. Yumurta olsun, pasta olsun, böylesi besinler fırlatmak, Batı dünyasına has bir protesto şekli. AB yollarında iyi bir adım değil mi?’

‘Ne belli?’ diye itiraz etti Şermin; ‘Ya içinde dioksin olan yumurtalardansa? Yuşçenko’nun başına gelenleri düşün! Robert Redford gibi adamın suratı Çarşamba Pazarı’na döndü.’

‘Doğru be’ dedim; ‘Bak ben o tarafını hiç düşünmemiştim.’

Okuduğum gazetelerin başına döndüm.

* * *

Deniz sezonuna az kaldı ya, her tarafta şunu yap zayıfla, bunu yap forma gir haberleri.

Milliyet’te Taylan Kümeli, Bir Kibrit Kutusu Lezzet adlı köşesinde ‘Haftanın besini’ olarak çilek önermiş meselá.

‘Siyanür önerseymiş?’ diye söylendim. Taylan Hanım, son zamanlarda manav tezgahlarına pek göz atmıyor galiba. Memlekette çilek dediğini koyduysan bul.

Geçen gün bizim gazetenin barmeni Fikret, zarafet gösterip içkimizle birlikte bir tabak çilek ikram edecek oldu. Zaten bu aralar nemrutluğun şahikasında dolanıyorum, patates boyutlarındaki degrade renkli amorf garabete pis pis bakıp homurdandım: ‘Fikretçiğim, bizi öldürmenin daha kestirme yolları var. Sahte rakı yok muydu?’

Öğlen yemeğe indik. Emel salatanın yanına ızgara tavuk sipariş etti. ‘Tavuk mu? Eşcinsel eğilimler başgösterirse, bana hiç bulaşma, benden sana ekmek çıkmaz’ dedim.

‘Bugüne kadar çok lezbiyen asıldı; konu üzerinde derin düşünce mesaisi vermişliğim var. Kesinlikle heteroseksüelim. Lezbiyen olup şu erkek meselesinden yırtmayı istemez miydim, isterdim; ayrı... Yok yani; bünye meselesi...’

‘Ne diyorsun be?’ diye ters ters baktı Emel.

‘Erman Toroğlu tembihlerinden bihabersin galiba? Adam haftalarca yırtındı, tavuk yemek adamı eşcinsel yapar, üstelik de kepek sorunu olan eşcinsel yapar diye...’

‘O bildiğimiz Erman Toroğlu olabilmek için neyle besleniyormuş?’ diye sordu bunun karşılığında.

‘Güzel soru’ dedim. ‘Düşününce, o esas günlük rejimini yayınlasın, biz Erman Toroğlu olmamak adına onları yemeyelim; di mi ama?’

Kalkıp salata standının oraya gittim. Bir yanda salatalar, bir yanda zeytinyağlılar... Öööyle salak salak bakıyorum. Fasulyeler dirsek boyu, enginarlar kelle ebadında, domatesler zaten nicedir ne domatese benziyor, ne domates gibi kokuyor.

Ağzımın tadı yok, canım hiçbir şey çekmiyor.



* * *

Ne zamandır böyleyim üstelik. Peki nasıl oluyor da bu fani beden durduğu yerde şişip duruyor?

Neden sonra bir an kendimi yakaladım. Aaa, resmen zerzavatın karşısına geçmiş hisleniyorum, iyi mi!!!.

O sırada yanıbaşımda iki kadın belirdi; biri nasıl tonton... Standa baktı; zeytinyağlı biber dolmalarına doğru yüzünü ekşitti ve; ‘Amaan akşam evde de dolma var’ dedi.

Akşam yemeğinde dolma olan bir ev?.. Hormonsuz bir hayat?.. Ay sen benim gözler bunun üzerine bir dol, bir dol!!!
Yazarın Tüm Yazıları