Dizi çalışanlarının isyanı internette başladı

Facebook’ta, Yeni Bir Dizi: İsyan adıyla bir grup oluşturulmuş, üye olmam için davet alınca, "Off yine yeni dizilerden biri galiba" diyerek ilgilenmedim bile.

Sonra gruba girip bakınca gördüm ki gerçekten isyan başlamış, ortada dizi falan yok yani, her şey gerçek...

Dizi çalışanları başkaldırmışlar, Facebook’ta örgütleniyorlar.

"Dizilerde isyan var" başlığıyla bir afiş hazırlanmış.

Afişte, "Sinema filmi uzunluğundaki dizi bölümlerini bir haftada çeken 15 bin dizi çalışanı patlama noktasında" yazıyor.

İsyanın manifestosu ise şöyle yazılmış;

"Türkiye’de artık dizi setlerinde çalışanlar yeni bir diziye başlıyor: İSYAN.

Şimdiki senaryo:

- Günde 16 saate çalışma temposu

- Normalde film süresi olan 1,5 saatlik bölümler

- 7 gün çalışma süresi

Ancak istenen senaryo ise:

- 8 saatlik iş günü

- Dünya standardında yayın süresine uygun çalışma programı

- Sigorta hakkı

- Sendika hakkı

- Dinlenme hakkı


Bu diziyi merakla izleyecek ve bu dizide büyük bir keyifle ROL ALACAĞIZ.

Unutmayın, Bu dizinin Başrol oyuncusu HEPİMİZİZ!!!

Yakında tüm kanallarda..."

Dizi çalışanları, ışıkçılar, yönetmenler, oyuncular, sesçilerden oluşan 450 üyesi olmuş şimdiden bu organizasyonun. Benim gözüme çarpan oyuncular arasında Selen Seyven, Sinan Tuzcu, Zeynep Beşerler, Begüm Birgören, Mehmet Esen, Zilan Odabaşı, Burak Tamdoğan, Elif Sümbül Sert gibi daha çok genç kuşak isimler vardı sitede...

Özellikle genç kuşak isimlerin yer alması dizi sektöründe gelecekte çok şeyin değişeceğine işaret.

Yapımcılar, senaristler, oyuncular, teknik ekip herkes şikayetçi 2 saate yakın çekilen dizilerden, 7 gün süren çalışmalardan.

Artık bölümler yetişmediği için iki ayrı set kurulur duruma geldi, öyle ancak yetişiyor.

Haklı olarak bu insanüstü çalışma temposuna sonunda isyan etti çalışanlar.

İnternette örgütlenerek de ilk adımı attılar.

Tablo bozulmasın/images/100/0x0/55eb5546f018fbb8f8ba849e

Fotoğrafı Almanya’dan bir arkadaşım gönderdi. Almanya-Türkiye maçı öncesi aynı apartmanda yaşayan Türk ailelerin hepsi camlarına Türk bayrakları asmış.

20’nin üzerinde Türk bayrağının ortasında ise tek bir Alman bayrağı sallanıyor.

Bütün Türk bayrakları aynı boy...

Türk ailelerin oturduğu apartmanda azınlık durumuna düşen Alman vatandaşı da kendi bayrağını asmış.

Bizim grubumuzdaki İsviçre-Portekiz maçında da benzer bir tablo vardı Basel’de... Almanya’daki Türkler gibi, İsviçre’de yıllardır ağır işlerde çalışan Portekizliler kendi bayraklarını gururla asmışlardı.

Portekiz ve İsviçre bayrakları yan yana dalgalandı. Şimdi Türk ve Almanlar aynı şekilde bu akşamki maça hazırlanıyor.

Umarım bu tablo bozulmaz, Türk bayrakları finale kadar pencerelerde asılı kalır. Ama ne olursa olsun, bu akşam dostluk kazansın...

HD yayın keyfi...

High Definition (HD) yayının keyfine nihayet Euro 2008’de doya doya vardım.

HD yayınlanan bizim lig maçlarında bu kalite yoktu, bu kez her şey dört dörtlük oldu.

Açıkçası sırf bu yüzden ben atv’den değil Lig TV’den izledim maçları. Çimleri saydık maçlarda, taraftarların yüzündeki mimikleri gördük, futbolcuların suratlarına yansıyan hırslarına tanık olduk, hele "super slow motion" görüntülerde yağmur damlaları eşliğinde yavaş dönen topa kafaya çıkan futbolcular tablo gibi görüntüler oluşturdu. Gerçekten deli bir şeymiş bu HD yayın...

İhmal ve umursamazlık

Türk milletinin en kötü alışkanlığı herhalde bu... Uyarı var, bariyer var ama yine de ’geçerim’ diyerek son anda tren yolundan geçmeye kalkıyor minibüs şoförü.

Sonuç; 10 ölü.

Rumelifeneri’nde denize hiçbir uyarı işareti koymadan dalış yapıyor doktor...Yukarıda bekleyen arkadaşı da tekneyle kısa süreliğine karaya dönünce ölüme davetiye çıkarıyorlar adeta... Bölgede dalış olduğuna dair herhangi bir işaret görmeyen bir başka tekne cerrahı biçiyor. İhmal ve umursamazlık genlerimize acil tedavi şart.
Yazarın Tüm Yazıları