Devletin bekâret merakı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ün yıllardır herkesi rahatsız eden, ama hiçbir zaman tatmin edici bir çözüme kavuşturulamayan ‘‘bekâret zarı kontrolü’’ konusunda bir çalışma başlattığı bildiriliyor.

Anlaşılan İstanbul'daki Bahçelievler Yurdu'nda yaşanan son olay Sayın Türk'ün harekete geçmesine yol açtı.

Bilindiği gibi bu yurtta barınan 12-17 yaşlarında altı genç kız, eylül ayının sonlarında ''yurttan kaçtıkları'' iddiasıyla ''bekâret kontrolü''ne gönderilmişlerdi. Bu genç kızlar fare zehri içerek intihara teşebbüs etmişler, ancak son dakikada kurtarılmışlardı.

Hepimiz biliyoruz: Adli bir olayın çözümü için zorunlu olmadıkça yapılan bekâret kontrolü, bu toplumun çok eski ve çok ilkel bir gerçeği.

O nedenle insan onuruna zerre kadar saygısı olan bir kimsenin bu uygulamayı savunması mümkün değildir.

Ama ''hukuk devleti'' olduğunu ileri süren Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yıllardır uygulama sürer gider. Anlamsız bir merak uğruna genç kızların onuru çok derinden zedelenir.

Nitekim bu uygulama yüzünden intiharlar olur. Ama sonuç değişmez.

Bir örnek hâlâ hafızalardadır:

Kütahya'nın Simav İlçesi'ndeki İmam Hatip Lisesi'nin öğrencisi dört genç kız, 1992 yılının bahar aylarında bir gün, Gölcük Yaylası'na pikniğe gittiler. Orada neşeli bir gün geçirdiler. Ancak onları gören Orman Muhafaza Memurları, genç kızları okula şikâyet ettiler.

Okul müdürü, kızları, bekâretlerinin kontrol edilmesi için Simav Devlet Hastanesi'ne sevk etti. Ve ''iffetsizlik''le suçlanan kızların buradaki ''muayeneleri''nin (!?) bir tek sonucu oldu. Dört öğrenciden ikisi intihara teşebbüs etti. Bunlardan S.A. Simav Devlet Hastanesi'nde kurtarıldı, ama H.K. öldü.

Aynı şey, o tarihlerde Ula Atatürk Lisesi öğrencilerinden G.Ö.'nün başından da geçecekti. Çünkü, okul müdürü Turan Kabasakal, G.Ö.'nün babasını çağırıp ''kızının bakire olmayabileceğini'' söylemiş ve ''bekâret kontrolü yaptırmasını'' tavsiye etmişti.

Ancak G.Ö. buna fırsat bırakmadı. Çünkü, uçuruma atlayıp intihar etti.

Ama bu iki hazin olay, büyüklerimizin aklını başına getirmeye yetmedi. Dahası: Milli Eğitim Bakanlığı, 1995 yılında bir ''Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği'' yayınladı ve burada genç kızların bekâret kontrolüne gönderilmesi için okul disiplin kurulunu yetkilendirdi.

''Kişilik haklarına müdahale''nin bu en kaba ve ilkel şeklinin ortadan kaldırılması için İzmir Çağdaş Hukukçular Derneği o tarihte Danıştay nezdinde dava açtı. Ne var ki, Danıştay'ın Sekizinci Dairesi, 95/3322 Esas No'lu davayı hâlâ karara bağlamadı.

Görüldüğü gibi insanları yasal bir sebebe dayanmadan ''iffetli'' ve ''iffetsiz'' diye ayırma yetkisini kendisinde gören, kaba ve ilkel bir devlet anlayışı bizi yönetiyor. O kadar kaba

ki, bunu yüzüne vurduğunuz zaman da ders almıyor.

Hikmet Sami Türk, umarız bu çirkin gerçeği ortadan kaldırır.

Yazarın Tüm Yazıları