Demirel, ‘Başkomutan’ olarak konuşacak...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türk Watergate'i üzerinde uzun süredir suskun kalmayı yeğliyor. Ancak anlatılanlara göre, özellikle DYP ve RP'den gelen, ‘‘hükümeti Silahlı Kuvvetler'in kurdurduğu ve demokrasi dışı bir döneme girildiği''ne dönük sözleri Demirel'in canını oldukça sıkmış durumda.

Demirel, İspanya dönüşü yakın çevresi ile yaptığı değerlendirmede de bu duruma işaret ediyor. NATO zirvesinde gördüğü ilgiden söz ederken şu cümlesi dikkat çekiyor:

‘‘Elimi öyle bir sıkıyorlardı ki gözlerinin içi gülüyordu... Bir oralara yayılan havaya bakın, bir de burada edilen laflara...''

SÖYLEYECEKLERİM VAR

Demirel, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dönük sözlerden duyduğu rahatsızlığı böyle dile getiriyor. Ardından ekliyor:

‘‘Hükümetin güvenoyunu bekliyorum. Ondan sonra benim de söyleyeceklerim var...''

Yakın çevresine göre, Cumhurbaşkanı, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başkomutanı'' olarak yöneltilen eleştirilere doğrudan muhatap olacak.

Bunu yaparken askere, ‘‘Siz de polemiğe girmeyin'' yönünde mesaj vermeyi de ihmal etmeyecek.

Demirel, gerilimi düşürmek için çaba göstermeye hazırlanırken, koltuğunu bıraktığı DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in politikası bunun zıt noktasında.

Bir zamanlar iktidarının zeminini dayandırdığı askeri, Çiller şimdi karşısına alarak puan toplama niyetinde.

Bir haftadır konuşmalarında ima yollu başlattığı karşı propagandayı, ‘‘demokrasi mücadelesi yapıyorum'' deyip tonunu daha da artırarak sürdürme kararında. Çiller, bu yolla partinin tabanını tutacağına inanıyor.

Fakat, Çiller'in bu politikasına partisinden tepkiler yükselmeye başlamış durumda.

DYP'nin emniyet kökenli milletvekillerinden Ünal Erkan, izlenen politikayı tasvip etmediğini şu sözlerle dile getiriyor:

‘‘Terör satıp seçimlerde başarılı olduk. Askerin ve polisin başarısını sahiplendik. Şimdi karşımıza alıyoruz, demokrasi diyoruz. Biz önce parti içi demokrasiyi bir sağlayalım bakalım.''

Rahatsızlar sadece emniyet kökenlilerde de kalmıyor.

TBMM'de hükümet programı görüşmelerine katılmayan Necmettin Cevheri'nin de partideki gelişmelerden rahatsızlık duyduğu belirtiliyor.

Nitekim Çiller, önceki gün GİK toplantısından önce Cevheri'yi saatlerce aradıktan sonra bulup iki saat baş başa görüşüyor.

Nitekim dün Necmettin Cevheri rahatsızlığını telefonda da teyit ediyor:

‘‘Dün Demir Berberoğlu gittiğinde nasıl üzüldüysem, bugün de Yaman Törüner için aynı derecede üzülüyorum...''

Cevheri, ‘‘erimenin durması için üzüntü dışında ne yapacağı?'' sorusuna karşılık vermekten kaçınıyor:

‘‘Benim partide ne yetkim var ki? Ben ne yapabilirim ki? Üzülüyorum diyorum o kadar...''

CHP'NİN ALTI...

Milletvekillerinin ‘‘istifa et'' sözlerini yüzüne karşı dile getirdiği Çiller, önceki gün GİK'te partideki erimeler karşısında, ‘‘Giden gitsin, 60 kişi de yeter...'' diyerek farklı bir politika izliyor.

Şurası bir gerçek ki, Çiller elinde kalan son kalesi genel başkanlık koltuğunu, istifalara rağmen sonuna kadar savunmaktan kaçınmayacak.

Ancak, son dönemde kendisine çok yakınlaşan bir eski bakanı, Çiller'in bu mücadelesindeki eşiği de şu sözlerle dile getiriyor:

‘‘Yeter ki Meclis'teki sayımız CHP'nin altına düşmesin...''

Yazarın Tüm Yazıları