Delikanlı Elif Şafak

Geçenlerde Doğan Kitap’a uğradım, bir de ne göreyim: Masalardan birinde “İskender” diye bir kitabın sarı kapağı.

Haberin Devamı

Elif Şafak’ın son romanı ve kapakta bıçkın bir erkek!
Fakat yeterince bakamadan yayınevindeki arkadaşlar dikkatimi dağıtacak sorular sordular. Cevap verip masaya döndüğümde artık orada değildi kapak.
“Demin burada duran Elif’in kapağı mıydı?” diye sorduğumda “yok canım, ne alakası var?” deyip havalara baktılar.
Ben de sıcaklardan etkilenen beynimin oyunu olduğunu düşündüm. Ta ki aynı kapağı Ayşe Arman’ın röportajında görene kadar.
Meğer kapaktaki delikanlı Elif Şafak’ın ta kendisiymiş. Gayet yaratıcı bir şekilde, erkek kılığında resimlenmiş yazar. Samimiyetle söyleyeyim, bayıldım. Bence kapak tasarımında bir devrimdir.
Kitabın iyi olduğuna eminim (bir Elif Şafak kitabı ne kadar kötü olabilir) ama yayınevinin sürprizi koruma konusundaki ciddiyeti de bence takdire şayan.
Erkeğin kadın kılığına girmesi süper itici bir şeydir. Kabızlık çeken sit-com senaristleri bu numaraya başvurur ve komik olduklarını sanırlar.
Oysa “Bazıları Sıcak Sever” dışında bu fikir komik falan değildir. Şahsen kadın kılığına girmiş erkeğe bakamam bile. Gözüm ademelmasına kayar.
Ama güzel bir kadının erkek kılığına girmesi nedense baktırıyor işte. Shakespeare herhalde bu yüzden kızları erkek kılığına sokarken tersine pek başvurmamış.
“Benim annem iki kere öldü” diye başlıyormuş roman. Çok hoş bir açılış cümlesi. Tez vakitte çarşıdaki Kabalcı’dan bir tane alıp (bana gönderileceğini hiç sanmam) okumak arzusuyla yanıp tutuşuyorum.
Elif Şafak’ın romanını kadınları erkek ruhuna bakmaya ve anlamaya çağırdığını sandığım için merak ettim. Genellikle beklenen hep tersidir, malum.  

Haberin Devamı

Banu Güven olmak

Banu Güven’le NTV’deki son aylarında tanıştık. Romanımdan dolayı davet ettiğinde. Beni misafir odasına sokup “bir yere kaybolma, seni biriyle tanıştıracağım” dedi.
Görünce gözlerime inanamadım: Romanın geçtiği Yunan şehrinin Belediye Başkanı karşımda duruyordu.
Türkiye’yi ziyaret eden başkanla çekimlerimizi aynı güne denk getirmişti. Sırf tanışalım diye. Amacı jest yapmaktı, bizi beraber ağırlamıyor olmasına rağmen.
Şimdi düşününce anlıyorum ki, Banu Güven’i işten çıkarmak kolay olsa da Banu Güven olmak kolay değil. Galiba işin sırrı böyle “küçük” şeylerde.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Sihirli Annem: Dünyanın gece yarısı biten ilk çocuk dizisi.

Yazarın Tüm Yazıları